Tarihçe-i Hayat - page 112

ve bir menba› da medreseler olmak lâz›md›r. Tâ ulema-i
din, fünun ile ünsiyet peyda etsin.
Zira, o vilâyatta yar›
bedevî vatandafllar›n zimam-› ihtiyar›, ulema elindedir.
Ve o saik ile Dersaadet’e geldim. Saadet tevehhümü
ile, o vakitte, —flimdi münkas›m olmufl, fliddetlenmifl
olan— istibdatlar, merhum Sultan-› Mahlûa isnat edildi¤i
hâlde; onun zaptiye naz›r› ile bana verdi¤i maafl ve ih-
san-› flahanesini kabul etmedim, reddettim; hata ettim.
Fakat o hatam, medrese ilmi ile dünya mal›n› isteyenle-
rin yanl›fllar›n› göstermekle hay›r oldu. Akl›m› feda et-
tim. Hürriyetimi terk etmedim. O flefkatli Sultana boyun
e¤medim. fiahsî menfaatimi terk ettim.
fiimdiki sivrisinekler beni cebir ile de¤il; muhabbetle
kendilerine müttefik edebilirler. Bir buçuk senedir bura-
da memleketimin neflr-i maarifi için çal›fl›yorum. ‹stan-
bul’un ekserîsi bunu bilir.
Ben ki bir hamal›n o¤luyum. Bu kadar dünya bana
müyesser iken kendi nefsimi hamal o¤ullu¤undan ve
fakr-› hâlden ç›karmad›m. Ve dünya ile kökleflemedi¤im
ve en sevdi¤im mevki olan Vilâyat-› fiarkiyenin yüksek
da¤lar›n› terk etmekle millet için t›marhaneye, tevkifha-
neye ve Meflrutiyet zaman›nda iflkenceli hapishaneye
düflmeme sebebiyet veren öyle umurlara teflebbüs et-
mekle büyük bir cinayet eyledim ki; bu dehfletli mahke-
meye girdim.
cinayet:
birisini öldürmek, katl.
dehflet:
bir tehlike veya korkunç
birfley karfl›s›nda duyulan ürkün-
tü; ola¤anüstü fleyler karfl›s›ndaki
flaflk›nl›k.
Dersaadet:
baflkent, ‹stanbul.
fakr-i hâl:
fakir olma hâli, yoksul-
luk, fakirlik.
fünun:
fenler.
ihsan-› flahane:
padiflaha mah-
suz ihsan, mükâfat.
isnat:
dayand›rma, mal etme, bi-
risi için bir fleyi söyledi veya yap-
t› demek.
istibdat:
kànuna ve nizâma tâbî
olmayan, keyfî, bask›c› yönetim;
zulüm ve tahakküm.
medrese:
‹slâm tarihi boyunca
üniversite seviyesinde e¤itim ya-
p›lan müessese.
menba:
kaynak, merkez.
menfaat:
fayda.
merhum:
ölmüfl, rahmete kavufl-
mufl.
Meflrutiyet:
bir hükümdar›n bafl-
kanl›¤› alt›ndaki millet meclisi ile
idâre edilen devlet sistemi.
mevki:
yer, bir fleyin bulundu¤u
veya meydana geldi¤i yer.
münkasim:
k›s›mlara, bölümlere
ayr›lm›fl.
müttefik:
birbirleriyle ayn› fikirde
olan, birleflmifl, anlaflm›fl olan.
müyesser:
nâsib olma.
naz›r:
benzer olan.
nefis:
menfaatli her fleyi elde et-
mek isteyen flehvet, zararl› gör-
dü¤ü herfleyi uzaklaflt›rmak iste-
yen gadap duygular›n›n kayna¤›;
yarat›l›flla verilmifl olan arzu ve is-
112 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
tekler, meyiller, bedenin hissî
istekleri; can, kifli, öz varl›k;
bir fleyin zat› olan, kendisi.
neflr-i maarif:
ilim ve kültürü
yayma. E¤itimin yayg›nlafl-
mas›.
peyda:
mevcut, aç›k, âflikâr,
meydanda olan.
saadet:
mutluluk.
saik:
sevkeden.
sebebiyet:
sebep olma, se-
beplik.
Sultan:
hükümdar, saltanat
sahibi.
Sultan-› Mahlû:
tahttan indi-
rilmifl olan sultan; II. Abdülha-
mit.
flefkat:
karfl›l›ks›z, sâfî sevgi
besleme; baflkas›n›n kederiy-
le alâkalanma, ac›yarak mer-
hamet etme.
teflebbüs:
bir ifle giriflmek,
sa¤lam bir niyetle bir fleye
bafllamak.
tevehhüm:
zannetme, ev-
hamlanma, yok olan› var zan-
netmekle ümitsizli¤e ve kor-
kuya düflme.
tevkifhane:
tevkif yeri, hapis-
hane.
ulema:
âlimler, bilginler.
ulema-i din:
din âlimleri.
umur:
ifller.
ünsiyet:
al›flkanl›k, dostluk,
ahbapl›k, yak›nl›k.
vilâyat:
iller.
vilâyat-› flarkiye:
Kürdistan
olarak da tâbir edilen do¤u
vilâyetleri.
zaptiye:
askerlik, subayl›k.
zimam-› ihtiyar:
insan›n ter-
cih etme iradesi, ihtiyar›.
1...,102,103,104,105,106,107,108,109,110,111 113,114,115,116,117,118,119,120,121,122,...1390
Powered by FlippingBook