Tarihçe-i Hayat - page 120

Dokuzuncu Sual:
Acaba bahç›van bir bahçenin
kap›s›n› açsa, herkese ibahe etse, sonra da zayiat vuku
bulsa; kabahat kimdedir?
Onuncu Sual:
Fikir ve söz hürriyeti verilse, sonra
da muaheze olunsa; acaba bîçare milleti atefle atmak için
bir plân olmaz m›? Böyle olmasa idi, baflka bahaneyle
mevki-i tatbike konulaca¤› hayale gelmez mi idi?
On Birinci Sual:
Herkes meflrutiyete yemin edi-
yor. Hâlbuki ya müsemma-i meflrutiyete kendi muhalif
veya muhalefet edenlere karfl› sükût etse, acaba kefaret-i
yemin vermek lâz›m gelmez mi? Ve millet yalanc› olmaz
m›? Ve masum olan efkâr-› umumiye; yalanc›, bunak ve
gayr-i mümeyyiz addolunmaz m›?
Elhâs›l:
fiedit bir istibdat ve tahakküm, cehalet cihetiy-
le flimdi hükümfermad›r. Güya istibdat ve hafiyelik tena-
suh etmifl. Ve maksat da Sultan Abdülhamid’den istir-
dad-› hürriyet de¤ilmifl. Belki, hafif ve az istibdad›, flid-
detli ve kesretli yapmakm›fl!
Yar›m Sual:
Nazik ve zay›f bir vücut ki, sivrisinek-
lerin ve ar›lar›n ›s›rmas›na tahammül edemedi¤i için, ga-
yet telâfl ve zahmetle onlar› def’e çal›fl›rken; biri ç›ksa,
dese ki: “Maksad› sivrisinekleri, ar›lar› defetmek de¤il,
belki büyük aslan› ikaz edip kendine musallat etmek is-
ter.” Acaba böyle demekle hangi ahma¤› kand›racakt›r?
Sualin di¤er yar›s› ç›kmaya izin yoktur.
bahane:
yalandan özür.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
cehalet:
bilgisizlik, cahillik.
cihet:
yön, taraf; vesile, sebep,
bahâne.
def:
uzaklaflt›rma, itme, kovma.
efkâr-› umumi:
kamuoyu, umu-
mun fikiri.
elhas›l:
k›sacas›, netice olarak,
özetle.
fikr:
düflünce.
gayr-i mümeyyiz:
temyiz ça¤›na
gelmemifl.
güya:
sanki.
hafiye:
ajan, casus; polis; gizli ça-
l›flan.
hayal:
zihinde tasarlanan, canlan-
d›r›lan ve gerçekleflmesi özlenen
fley, düfl, hulya; görüntü; belli be-
lirsiz görülen fley, gölge.
hükümferma:
hüküm süren,
hükmünü geçiren.
hürriyet:
özgürlük, ba¤›ms›zl›k,
serbestlik
ibahe:
mübah k›lmak, helâl et-
mek, sevap veya günah olma-
mak, bir fleyin yasak ve haram
olmaktan ç›kmas›, izin vermek.
istibdat:
kanuna ve nizâma tâbî
120 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
olmayan, keyfî, bask›c› yöne-
tim; zulüm ve tahakküm.
kefaret-i yemin:
yemin kefa-
reti.
kesret:
çokluk, s›kl›k.
maksat:
ana fikir; kastedil-
mifl, istenilen fley.
masum:
günah›, kötülü¤ü ol-
mayan, suçsuz.
meflrutiyet:
bir hükümdar›n
baflkanl›¤› alt›ndaki millet
meclisi ile idâre edilen devlet
sistemi.
mevki-i tatbik:
uygulama
mevkii.
muaheze:
sorgulama, hesâba
çekme.
muhalefet:
karfl› gelme.
muhalif:
uymayan, z›t olan,
karfl› duran.
musallat:
rahats›z eden, sata-
flan.
müsemma-i
meflrutiyet:
meflrutiyet olarak isim-
lendirilen, meflrutiyet denilen
fley.
nazik:
nezaketli, terbiyeli, za-
rif, ince, dayan›ks›z; ehemmi-
yet verilmesi gereken; tehli-
keli husus.
sual:
isteme, sorma.
sükût:
suskunluk, sessizlik.
fiedit:
fliddetli.
tahakküm:
zorbal›k etme;
zorla hükmetme, manevî
bask›.
tahammül:
sabretme, katlan-
ma, dayanma.
tenasuh:
birbirine nasihat et-
me.
vuku:
meydana gelme.
zayiat:
kay›plar, zararlar.
1...,110,111,112,113,114,115,116,117,118,119 121,122,123,124,125,126,127,128,129,130,...1390
Powered by FlippingBook