Dokuzuncu Sual:
Acaba bahçvan bir bahçenin
kapsn açsa, herkese ibahe etse, sonra da zayiat vuku
bulsa; kabahat kimdedir?
Onuncu Sual:
Fikir ve söz hürriyeti verilse, sonra
da muaheze olunsa; acaba bîçare milleti atefle atmak için
bir plân olmaz m? Böyle olmasa idi, baflka bahaneyle
mevki-i tatbike konulaca¤ hayale gelmez mi idi?
On Birinci Sual:
Herkes meflrutiyete yemin edi-
yor. Hâlbuki ya müsemma-i meflrutiyete kendi muhalif
veya muhalefet edenlere karfl sükût etse, acaba kefaret-i
yemin vermek lâzm gelmez mi? Ve millet yalanc olmaz
m? Ve masum olan efkâr- umumiye; yalanc, bunak ve
gayr-i mümeyyiz addolunmaz m?
Elhâsl:
fiedit bir istibdat ve tahakküm, cehalet cihetiy-
le flimdi hükümfermadr. Güya istibdat ve hafiyelik tena-
suh etmifl. Ve maksat da Sultan Abdülhamidden istir-
dad- hürriyet de¤ilmifl. Belki, hafif ve az istibdad, flid-
detli ve kesretli yapmakmfl!
Yarm Sual:
Nazik ve zayf bir vücut ki, sivrisinek-
lerin ve arlarn srmasna tahammül edemedi¤i için, ga-
yet telâfl ve zahmetle onlar defe çalflrken; biri çksa,
dese ki: Maksad sivrisinekleri, arlar defetmek de¤il,
belki büyük aslan ikaz edip kendine musallat etmek is-
ter. Acaba böyle demekle hangi ahma¤ kandracaktr?
Sualin di¤er yars çkmaya izin yoktur.
bahane:
yalandan özür.
bîçare:
çaresiz, zavall.
cehalet:
bilgisizlik, cahillik.
cihet:
yön, taraf; vesile, sebep,
bahâne.
def:
uzaklafltrma, itme, kovma.
efkâr- umumi:
kamuoyu, umu-
mun fikiri.
elhasl:
ksacas, netice olarak,
özetle.
fikr:
düflünce.
gayr-i mümeyyiz:
temyiz ça¤na
gelmemifl.
güya:
sanki.
hafiye:
ajan, casus; polis; gizli ça-
lflan.
hayal:
zihinde tasarlanan, canlan-
drlan ve gerçekleflmesi özlenen
fley, düfl, hulya; görüntü; belli be-
lirsiz görülen fley, gölge.
hükümferma:
hüküm süren,
hükmünü geçiren.
hürriyet:
özgürlük, ba¤mszlk,
serbestlik
ibahe:
mübah klmak, helâl et-
mek, sevap veya günah olma-
mak, bir fleyin yasak ve haram
olmaktan çkmas, izin vermek.
istibdat:
kanuna ve nizâma tâbî
120 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
LK
H
AYATI
olmayan, keyfî, baskc yöne-
tim; zulüm ve tahakküm.
kefaret-i yemin:
yemin kefa-
reti.
kesret:
çokluk, sklk.
maksat:
ana fikir; kastedil-
mifl, istenilen fley.
masum:
günah, kötülü¤ü ol-
mayan, suçsuz.
meflrutiyet:
bir hükümdarn
baflkanl¤ altndaki millet
meclisi ile idâre edilen devlet
sistemi.
mevki-i tatbik:
uygulama
mevkii.
muaheze:
sorgulama, hesâba
çekme.
muhalefet:
karfl gelme.
muhalif:
uymayan, zt olan,
karfl duran.
musallat:
rahatsz eden, sata-
flan.
müsemma-i
meflrutiyet:
meflrutiyet olarak isim-
lendirilen, meflrutiyet denilen
fley.
nazik:
nezaketli, terbiyeli, za-
rif, ince, dayanksz; ehemmi-
yet verilmesi gereken; tehli-
keli husus.
sual:
isteme, sorma.
sükût:
suskunluk, sessizlik.
fiedit:
fliddetli.
tahakküm:
zorbalk etme;
zorla hükmetme, manevî
bask.
tahammül:
sabretme, katlan-
ma, dayanma.
tenasuh:
birbirine nasihat et-
me.
vuku:
meydana gelme.
zayiat:
kayplar, zararlar.