BEDÜZZAMAN
IN fiARKTAK AfiARLE
MUHAVERE VE MÜNAZARALARINDAN
BRKAÇ MSAL
Sual:
Dine zarar olmasn, ne olursa olsun?
Cevap:
slâmiyet günefl gibidir, üflemekle sönmez;
gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü ka-
payan, yalnz kendine gece yapar. Hem de, ma¤lûp bî-
çare bir reise yahut müdahin memurlara veyahut man-
tksz bir ksm zabitlere itimat edilirse ve dinin himayesi
onlara braklrsa m daha iyidir? Yoksa efkâr- amme-i
milletin arkasndaki hissiyat- slâmiyenin madeni olan ve
herkesin kalbindeki flefkat-i imaniye olan envar- lâhî-
nin lemaatnn içtimalarndan ve hamiyet-i slâmiyenin
flerarat- neyyirânesinin imtizacndan hâsl olan amud-i
nuranînin ve o seyf-i elmasn hamiyetine braklrsa m
daha iyidir? Siz muhakeme ediniz.
Evet, fiu amud-i nuranî, dinin himayetini flehametinin
baflna, murakabenin gözüne, hamiyetinin omuzuna ala-
caktr. Görüyorsunuz ki, lemaat- müteferrika telelüe
bafllamfl, yavafl yavafl incizap ile imtizaç edecektir. Fenn-
i hikmette takarrür etmifltir ki, hiss-i dinî, lâsiyyema (ba-
husus) din-i hakk- ftrînin sözü daha nafiz, hükmü daha
âlî, tesiri daha fledittir.
Evet, evet!.. E¤er sivrisinek tantanasn kesse, bal ars
demdemesini bozsa, sizin flevkiniz hiç bozulmasn, hiç te-
essüf etmeyiniz. Zira, kâinat na¤amatyla raksa getiren
âlî,:
yüce, yüksek.
amud
-i
nuranî:
nurdan sütun.
aflair:
kabileler, afliretler.
bîçare:
çaresiz, zavall.
demdeme:
hiddetli söz, hofla git-
meyen söz, avaz; sinek vzlts.
din-i hakk- ftrî:
insann yaratl-
flna uygun hak din; slâmiyet.
efkâr- amme-i millet:
millet ka-
muoyu.
envar- lâhî:
lâhî nurlar.
fenn-i hikmet:
felsefe.
hamiyet:
îman ve slâm savun-
ma gayreti.
hamiyet-i slâmiye:
slâm koru-
ma, Müslümanlara sahip çkma
gayreti.
hâsl:
husûle gelen, çkan, mey-
dana gelen.
himayet:
koruma, korunma.
hiss-i dinî,:
din hissi.
hissiyat- slâmiye:
slâmî duy-
gular.
içtima:
toplant, toplanma.
imtizaç:
kaynaflmak, uygun ve
mutabk olmak, mezcolmak,
uyuflmak, iyi geçinmek.
incizap:
cezb edilme, çekilme.
itimat:
güvenme, emniyet etme,
birfleye kalben güvenip dayan-
ma.
kâinat:
Allahn dflnda var olan
herfley, bütün varlklar, dünya.
lemeat:
lemalar, parlayfllar, pa-
rltlar. Risâle-i Nur Külliyatndan
bir eserin ad.
maden:
asl, esas, kaynak; men-
128 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
LK
H
AYATI
bâ.
misal:
benzer, örnek.
muhakeme:
akl yürütüp
do¤ru bir netice elde edebil-
me, tartma, de¤erlendirme;
yarglama.
muhavere:
konuflma, görü-
flerek konuflma.
murakabe:
kontrol etmek,
teftifl etmek; gözetmek.
müdahin:
dalkavuk, yüze gü-
len.
münazara:
karfllkl konufl-
ma, tartflma.
nafiz,:
içe iflleyen, delip ge-
çen, içeri giren, tesirli.
na¤amat:
na¤meler, güzel
sesler.
raks:
oynama.
reis:
baflkan.
seyf-i elmas:
elmas klnç.
sual:
isteme, sorma.
flark:
do¤u.
fledit:
fliddetli.
flefkat-i imaniye:
imandan
gelen flefkat.
flehamet:
cesaretlilik.
flerarat- neyyirane:
parlak
kvlcmlar.
flevk:
çok fliddetli arzu, nefle.
takarrür:
yerleflme, kararlafl-
ma.
tantana:
lüks, gösterifl; gürül-
tü, patrt.
teessüf:
üzülme, be¤enme-
me ve râz olmad¤n ifâde
etme, eseflenme.
telelü:
parldama.
tesir:
etki; iz brakma.
zabit:
subay, askere kuman-
da eden rütbeli asker, kuv-
vetli, yavuz; zabteden.