OTUZ BR MART HÂDSES HAKKINDA
BR CEVABI
Ben 31 Mart Hâdisesinde fluna yakn bir hâl gördüm.
Zira, slâmiyetin meflrutiyetperver ve hamiyetli fedaîleri,
cevher-i hayat makamnda bildikleri nimet-i meflrutiyeti
fleriata tatbik edip, ehl-i hükûmeti adalet namaznda kb-
leye irflat ve nam mukaddes fleriat meflrutiyet kuvvetiy-
le ilâ ve meflrutiyeti fleriat kuvvetiyle ibka ve bütün seyyi-
at- sabkay muhalefet-i fleriat üzerine ilka etmek için ba-
z telkinatta ve teferruatn tatbikatnda bulundular. Son-
ra, sa¤n solundan fark edemeyenler, hâflâ fleriat
istibdada müsait zannederek, tûti kufllar taklidi gibi,
fieriat isteriz! demekle, hakikî maksat ortada anlafll-
maz oldu. Zaten plânlar serilmiflti. flte o zaman, yalan
olarak hamiyet maskesini taknan baz herifler, o ism-i
mukaddese tecavüz ettiler. flte cây- ibret bir nokta-i si-
yah!..
(HAfiYE)
............
Hakikaten, bence
Müslüman neslinden gelen bir ada-
mn akl ve fikri slâmiyetten tecerrüt etse bile, ftrat ve
vicdan hiçbir vakit slâmiyetten vazgeçemez; en ebleh
ve en sefih bile, sedd-i rasin-i istinadmz olan slâmiyete
bütün mevcudiyetiyle taraftardr lâsiyyema, siyasetten
haberdar olanlar...
TARHÇE- HAYATI
| 133
LK
H
AYATI
muhalefet-i fleriat:
slâma mu-
halefet.
mukaddes:
kudsî, temiz, pâk, ârî.
müsait:
uygun.
nesil:
soy, sop, zürriyet, döl, ku-
flak; halk; çocuk yapmak.
nokta-i siyah:
dikkat edilmesi
gereken bir nokta.
sefih:
helâl olmayan zevk ve e¤-
lencelere düflkün, sefâlete düfl-
müfl kimse.
seyyiat-i sabka:
geçmifl kötü-
lükler.
fleriat:
do¤ru yol, hak din yolu; s-
lâm dini, slâmn bütün hüküm-
leri.
taklit:
benzetmeye ve benzeme-
ye çalflmak, benzerini yapmak,
birine benzemeye çalflmak.
tatbik:
yerine getirme, îfâ etme.
tecavüz:
haddini aflma; söz veya
hareketle ileri gitme, saldrma.
tecerrüt:
syrlma, soyunma, çp-
lak olma.
teferruat:
bir fleyin bütün incelik-
leri, ayrntlar, detaylar.
telkinat:
afllamalar, telkinler.
tûti:
papa¤an.
zan:
flüphe, zannetmek, sanmak,
sezme.
HAfiYE:
Gitme, dikkat et, âlihimmet olanlar o hâdisede sükût ettiler.
Garazkâr cerideler, hakikî hürriyetin sadasn susturdular. Meflrutiyet pek
az adamlarn üstüne münhasr kald, fedakârlar da da¤ldlar.
adalet:
do¤ruluk, hakkaniyet.
cây- ibret:
ibret verici.
cevher-i hayat:
hayat cevhe-
ri, can.
ebleh:
ahmak, budala, aptal.
ehl-i hükûmet:
hükûmette
olanlar.
fedaî:
fedakar, kendini bir
hizmete adayan.
ftrat:
yaratlfl, huy, tabiat.
haberdar:
haberi olan.
hâdise:
olay.
hakikî:
gerçek.
hamiyet:
îman ve slâm sa-
vunma gayreti.
hâflâ:
aslâ, katiyen, öyle de¤il,
Allah korusun.
Hafliye:
dipnot.
ibka:
ayakta tutma, devam
ettirme, bâkîlefltirme, sonsuz-
lafltrma.
ilka:
koyma, brakma.
irflat:
do¤ru yolu gösterme;
gafletten uyandrp hidâyet
yolunu gösterme.
ism-i mukaddes:
kutsal isim.
istibdat:
kànuna ve nizâma
tâbî olmayan, keyfî, baskc
yönetim; zulüm ve tahak-
küm.
kble:
Kâbe yönü.
lâsiyyema:
bilhassa, husu-
san, özellikle.
maksat:
ana fikir; kastedil-
mifl, istenilen fley.
meflrutiyet:
bir hükümdarn
baflkanl¤ altndaki millet
meclisi ile idâre edilen devlet
sistemi.
meflrutiyetperver:
meflrûti-
yete düflkün.
mevcudiyet:
varlk, var olma.