Tarihçe-i Hayat - page 142

Sonra Van’dan fiam’a gider. fiam ulemas›n›n ilhah› ve
›srar› üzerine, Camiü’l-Emevî’de on bine yak›n ve içeri-
sinde yüz ehl-i ilim bulunan azîm bir cemaate karfl› bir
hutbe irad eder. Bu hutbe fevkalâde takdir ve tahsin ile
kabule mazhar olur. Bilahare, buradaki hutbesi,
Hutbe-i
fiamiye
nam›yla tab edilmifltir.
Bu hutbe-i fiamiye, ‹slâm âleminin içinde bulundu¤u
maddî-manevî hastal›klar›n nelerden ibaret bulundu¤u-
nu, felâket ve esarete hangi sebeplerden dolay› maruz
kald›klar›n› bildiren ve buna karfl› çare-i halâs gösteren
ve bundan sonra ‹slâmiyetin zemin yüzünde maddî-ma-
nevî en yüksek terakkiyi gösterece¤ini, ‹slâmî medeniye-
tin kemal-i haflmetle meydana gelece¤ini ve zemin yüzü-
nü pisliklerden temizleyece¤ini delâil-i akliye ile ispat
eden, müjde veren çok k›ymettar, bütün Müslümanlara,
hatta insanl›¤a flamil bir derstir, bir hutbedir.
Hutbe-i fiamiye’nin bafl taraflar›nda diyor:
Ben bu zaman ve zeminde, beflerin hayat-› içtimaiye
medresesinde ders ald›m ve bildim ki: Ecnebîler, Avrupa-
l›lar terakkide istikbale uçmalar›yla beraber, bizi maddî
cihette Kurun-i Vustada durduran ve tevkif eden alt› ta-
ne hastal›kt›r. O hastal›klar da bunlard›r:
1.
Ye’sin, (ümitsizli¤in) içimizde hayat bulup dirilmesi.
2.
S›dk›n hayat-› içtimaiye-i siyasiyede ölmesi.
3.
Adavete muhabbet.
adavet:
düflmanl›k, kin.
âlem:
dünya, kâinat.
azîm:
büyük, yüce, çok ileri.
befler:
insan.
bilâhare:
sonra, sonradan.
Camiü’l-Emevî:
fiam’daki meflhur
Emevî Camii.
cemaat:
topluluk.
cihet:
yön, taraf; vesile, sebep,
bahâne.
çare-i halâs:
kurtulufl çâresi.
delâil-i akliye:
aklî ve mant›kî
deliller.
ecnebî:
yabanc›; garip, al›fl›lma-
m›fl; baflka milletten olan.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri.
esaret:
esirlik.
felâket:
âfet, belâ, musîbet.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
hayat-› içtimaiye:
sosyal hayat.
hayat-› içtimaiye-i siyasiye:.
hutbe:
Cuma günleri minberden
cemaate okunan ve dinlenilmesi
Cuman›n farzlar›ndan olan ilâhî
emir ve nehiylerin tebli¤i.
›srar:
üsteleme
ibaret:
meydana gelmifl, toplan-
142 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
m›fl.
ilhah:
birfleyin kabulü için ›s-
rarla üzerine düflmek.
irad:
söylemek, getirmek.
ispat:
do¤ruyu delil göstere-
rek meydana koyma.
istikbal:
gelecek zaman.
kemal-i haflmet:
mükemmel
heybet ve büyüklük.
Kurun-i Vusta:
Orta Ça¤.
maruz:
birfleyin karfl›s›nda ve
tesiri alt›nda bulunan, u¤ra-
ma.
mazhar:
nail olma, flereflen-
me, kavuflma, ortaya ç›kma
ve görünme yeri.
medeniyet:
sosyal mesele-
lerde, ilim, fen ve sanatta da-
ha tekâmül etmifl geliflmifl
cemiyet.
medrese:
‹slâm tarihi boyun-
ca üniversite seviyesinde e¤i-
tim yap›lan müessese.
muhabbet:
sevgi, sevmek.
nam:
isim, ün, flan.
s›dk:
do¤ruluk.
flamil:
kaplayan, içine alan,
ihtivâ eden, çevreleyen.
tab:
basma, bask›.
tahsin:
be¤enme ve alk›flla-
ma, güzellefltirme, iyi ve gü-
zel bulma.
takdir:
k›ymet vermek; de¤e-
rini, lüzumunu anlamak; ilm-i
ilâhî ile bir nizam verilmesi.
terakki:
yükselme, ilerleme.
tevkif:
hapsetmek, durdur-
mak.
ulema:
âlimler, bilginler.
yeis:
ümitsizlik.
zemin:
yer; yüzey, sat›h.
1...,132,133,134,135,136,137,138,139,140,141 143,144,145,146,147,148,149,150,151,152,...1390
Powered by FlippingBook