Tarihçe-i Hayat - page 152

hâlde, o kuvve-i maneviye-i harika me’yusiyetle k›r›ld›¤›
için, zalim ecnebiler dört yüz seneden beri üç yüz milyon
Müslüman› kendilerine esir etmifl. Hatta bu yeisle, bafl-
kas›n›n lâkaytl›¤›n› ve füturunu kendi tembelli¤ine özür
zanneder, “Neme lâz›m,” der, “herkes benim gibi ber-
batt›r” diye flehamet-i imaniyeyi terk edip hizmet-i ‹slâ-
miyeyi yapm›yor.
Madem bu derece bu hastal›k bize bu zulmü etmifl, bi-
zi öldürüyor; biz de o katilimizden k›sas›m›z› al›p öldüre-
ce¤iz.
1
$G p
án
ªr
Mn
Q r
øp
e Gƒ o
£n
ær
?n
J n
k›l›nc› ile o ye’sin bafl›n› par-
çalayaca¤›z.
2
o
¬ t
?o
c o
?n
ôr
ào
j n
’ o
¬ t
?o
c o
?n
Qr
óo
j n
’ Én
e
hadisinin hakika-
tiyle belini k›raca¤›z inflaallah.
Yeis, ümmetlerin, milletlerin “seretan” denilen en
dehfletli bir hastal›¤›d›r. Ve kemalâta mâni ve
3
?``p
H ip
ór
Ñn
Y u
ø n
X p
ør
°ùo
M ór
æp
Y Én
fn
G
hakikatine muhaliftir; korkak,
afla¤›, âcizlerin fle’nidir, bahaneleridir. fiehamet-i ‹slâmi-
yenin fle’ni de¤ildir. Hususan Arap gibi nev-i beflerde
medar-› iftihar yüksek seciyelerle mümtaz bir kavmin
fle’ni olamaz. Âlem-i ‹slâm milletleri Arab›n metanetin-
den ders alm›fllar. ‹nflaallah, yine Araplar ye’si b›rak›p, ‹s-
lâmiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir te-
sanüt ittifak ile el ele verip Kur’ân’›n bayra¤›n› dünyan›n
her taraf›nda ilân edeceklerdir.
âciz:
güçsüz, gücü yetmez olan;
beceriksiz, eli ermez; kabiliyetsiz.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi.
dehflet:
bir tehlike veya korkunç
birfley karfl›s›nda duyulan ürkün-
tü; ola¤anüstü fleyler karfl›s›ndaki
flaflk›nl›k.
ecnebî:
yabanc›; garip, al›fl›lma-
m›fl; baflka milletten olan.
esir:
bütün kâinatta bulunan ve
her taraf› kaplam›fl olan lâtif
madde, elektrik, ›fl›k ve s›cakl›¤›n
yay›lmas›na vas›tal›k eden mad-
de.
fütur:
yeis, ümidsizlik, usanç; za-
af; keder, gam; gevfleklik.
hadis:
Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed’in (a.s.m.) genel kural
de¤erindeki söz ve davran›fllar›;
bu söz ve davran›fllar› inceleyen
bilim.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
hizmet-i ‹slâmiye:
‹slâmla ilgili
hizmet.
ittifak:
birleflme.
kavim:
millet, aralar›nda dil, âdet,
örf, kültür birli¤i olan insan toplu-
lu¤u.
kemalât:
olgunluklar, mükem-
mellikler, faziletler.
k›sas:
bir suç iflleyenin ayn› flekil-
de cezaland›r›lmas›.
kuvve-i maneviye-i harika:
ola-
¤anüstü moral gücü.
lâkayt:
kar›flmayan, k›ymet ve
ehemmiyet vermeyen, ilgisiz.
mâni:
engel.
medar-› iftihar:
iftihar sebebi.
metanet:
kararl›l›k, dayan›kl›l›k,
sa¤laml›k.
me’yusiyet:
ümitsizlik.
muhalif:
uymayan, z›t olan,
karfl› duran.
mümtaz:
seçkin, üstün.
nev-i befler:
insan nev’i, in-
sanl›k, bütün insanlar.
seciye:
huy, karakter, güzel
ahlâk.
seretan:
kangren.
flahamet-i imaniye:
imandan
gelen coflkunluk.
flahamet-i ‹slâmiye:
ak›l ve
zeka ile birlikte olan ‹slâmî yi-
¤itlik.
fle’n:
ifl, gerek, tav›r, hal, bir-
fleyin husûsiyetinin fiilî görü-
nümü, neticesi ve eseri.
tesanüt:
dayan›flma, birbirini
destekleme.
ümmet:
bir peygambere ina-
n›p onun yolunda gidenlerin
hepsi.
yeis:
ümitsizlik.
zalim:
zulmeden, haks›zl›k
yapan.
zan:
flüphe, zannetmek, san-
mak, sezme.
zulm:
zulüm.
1.
Allah'›n rahmetinden ümidinizi kesmeyin! (Zümer Suresi: 53.)
2.
Tamam› elde edilemeyen fleyin, hepsi terk edilmez. (
Keflfü'l-Hafâ
, 2:196, hadis no: 2258.)
3.
Ben kulumun güzel zann› yan›nday›m. (
Buharî
, Tevhid: 15;
Tirmizî
, Tevbe: 1.)
152 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
LK
H
AYATI
1...,142,143,144,145,146,147,148,149,150,151 153,154,155,156,157,158,159,160,161,162,...1390
Powered by FlippingBook