Sakn kardefllerim, tevehhüm, tahayyül etmeyiniz ki,
ben bu sözlerimle siyasetle ifltigal için himmetinizi tahrik
ediyorum. Hâflâ! Hakikat-i slâmiye bütün siyasatn fev-
kindedir. Bütün siyasetler ona hizmetkâr olabilir. Hiçbir
siyasetin haddi de¤il ki, slâmiyeti kendine alet etsin.
Ben kusurlu fehmimle flu zamanda, heyet-i içtimaiye-i
slâmiyeyi, çok çark ve dolaplar bulunan bir fabrika su-
retinde tasavvur ediyorum. O fabrikann bir çark geri
kalsa, yahut bir arkadafl olan baflka çarka tecavüz etse,
makinenin mihanikiyeti bozulur. Onun için, ittihad- slâ-
mn tam zaman gelmeye bafllyor. Birbirinizin flahsî ku-
surlarna bakmamak gerektir.
Bunu da teessüf ve teellümle size beyan ediyorum ki:
Ecnebilerin bir ksm, nasl kymettar malmz ve vatan-
larmz bizden aldlar, onun bedeline çürük bir mal ver-
diler; aynen öyle de, yüksek ahlâkmz ve yüksek ahlâk-
mzdan çkan ve hayat- içtimaiyeye temas eden seciye-
lerimizin bir ksmn bizden aldlar, terakkilerine medar
ettiler. Ve onun fiyat olarak bize verdikleri, sefihâne ah-
lâk- seyyieleridir, sefihâne seciyeleridir.
Meselâ, bizden aldklar seciye-i milliye ile, bir adam
onlarda der: E¤er ben ölsem milletim sa¤ olsun. Çün-
kü, milletimin içinde bir hayat- bâkiyem var. flte bu ke-
limeyi bizden almfllar; ve terakkiyatlarnda en metin
esas budur. Bizden hrszlamfllar. Bu kelime ise din-i
haktan ve iman hakikatlerinden çkar. O, bizim, ehl-i
imann maldr. Hâlbuki, ecnebilerden içimize giren pis,
ahlâk- seyyie:
kötü huy, çirkin
ahlâk.
bedel:
karfllk, yerine.
beyan:
açklama; izah; anlatma.
çark:.
din-i hak:
hak din, slâmiyet.
ecnebi:
yabanc; garip, alfllma-
mfl; baflka milletten olan.
ehl-i iman:
hakk kabul ve tasdik
etmifl olanlar, dînin bütün hakî-
katlerini kabul edenler, îman sa-
hipleri.
esas:
bir fleyin özünü oluflturan
ana ö¤e, temel, hakikat ve mahi-
yet; do¤ru biçim; ana, temel ola-
rak alnan,bafllca, asal, esasî, rü-
kün, flart.
fehm:
anlama; anlayfl, zihnen
kavrayfl.
fevk:
üst, üzeri.
had:
yetki, snr.
hakikat:
gerçek.
hakikat-i slâmiye:
slâmiyet ha-
kikat.
hâflâ:
aslâ, katiyen, öyle de¤il, Al-
lah korusun.
hayat- bâkîye:
ebedî, baki, son-
suz âhiret hayat.
hayat- içtimaiye:
sosyal hayat.
heyet-i içtimaiye-i slâmiye:
Müslümanlarn sosyal hayat. slâ-
mî topluluk ve gruplar.
himmet:
ciddî gayret, kalb ile
gösterilen samîmi gayret.
hizmetkâr:
hizmetçi.
iman:
inanma, itikat; Resul-i Ek-
remin (a.s.m.) tebli¤ etti¤i inanl-
mas gerekli esaslar tasdik et-
mekten do¤an bir nurdur.
ifltigal:
bir ifl iflleme, u¤raflma, ça-
lflma.
ittihad- islâm:
slâm Birli¤i.
kymettar:
de¤erli, pahal, ky-
158 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
LK
H
AYATI
metli.
medar:
sebep, vâsta, vesîle.
metin:
kuvvetli, yklmaz,
sa¤lam, güçlü, metanetli.
mihanikiyet:
cansz, duygu-
suz, fakat âhenkli hareket ve
hareket kabiliyeti.
seciye:
huy, karakter, güzel
ahlâk.
sefihâne:
helâl olmayan zevk
ve e¤lencelere düflkün ola-
rak.
siyaset:
idare etme sanat,
politika.
suret:
resim, flekil, görünüfl;
tarz, üslûp, cihet.
flahsî:
kiflisel, özel.
tahayyül:
hayâle getirme, fi-
kir kurma, hayalde canlandr-
ma.
tahrik:
harekete geçirme;
kflkrtma.
tasavvur:
birfleyi zihinde fle-
killendirme; düflünce, tasar;
tasarlama.
tecavüz:
haddini aflma; söz
veya hareketle ileri gitme,
saldrma.
teellüm:
kederlenme, tasa-
lanma.
teessüf:
üzülme, be¤enme-
me ve râz olmad¤n ifâde
etme, eseflenme.
temas:
de¤mek.
terakki:
yükselme, ilerleme.
terakkiyat:
yükselifller, ilerle-
meler.
tevehhüm:
zannetme, ev-
hamlanma, yok olan var zan-
netmekle ümitsizli¤e ve kor-
kuya düflme.