Tarihçe-i Hayat - page 161

Yani, iman bunu iktiza ediyor ki:
Tahakküm ve istib-
dat ile baflkas›n› tezlil etmemek ve zillete düflürmemek ve
zalimlere tezellül etmemek. Allah
a hakikî abd olan, bafl-
kalara abd olamaz, Birbirinizi —Allah’tan baflka— ken-
dinize Rab yapmay›n›z. Yani, Allah’› tan›mayan, her fle-
ye, herkese, nispetine göre bir rububiyet tevehhüm eder,
bafl›na musallat eder.
Evet,
hürriyet-i fler
iye Cenab-› Hakk›n Rahman, Ra-
hîm tecellisiyle bir ihsan›d›r ve iman›n bir hassas›d›r.
i'
Qƒ°t
ûdGn
h i'
ƒr
?s
àdGn
h o
ás
Ñn
`ën
Ÿr
G p
?o
ón
à`r
?n
a ¢o
S r
CÉn
«r
dG¢n
TÉn
Y n
’n
h o
¥r
ó°u
üdG n
?r
ën
«r
?n
a
…n
óo
¡r
dG n
™n
Ñs
JG p
øn
e '
¤n
Y o
?n
Ó°s
ùdGn
h i'
ƒn
¡r
dG n
™n
Ñs
JG p
øn
e '
¤n
Y o
?n
Ón
ª`r
dG
Yaflas›n s›dk, ölsün yeis! Muhabbet devam etsin, flûra
kuvvet bulsun! Bütün levm ve itap ve nefret heva, heve-
se tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet hüdaya tâbi
olanlar üstüne olsun.
Âmin...
* * *
fiam’da fazla kalmad›. fiarkî Anadolu’da Medresetüz-
zehra nam›yla vücuda getirmek istedi¤i dârülfünunun kü-
flad› için çal›flmak üzere ‹stanbul’a geldi. Sultan Reflad’›n
Rumeli’ye seyahati münasebetiyle Vilâyat-› fiarkiye na-
m›na refakat etti. Yolda, flimendiferde iki mektep mual-
limi ile aralar›nda bir bahis aç›l›r. fiimendiferde yapt›klar›
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 161
LK
H
AYATI
reten.
musallat:
rahats›z eden, sataflan.
münasebet:
iki fley aras›ndaki
uygunluk, yak›nl›k, ba¤l›l›k, yak›fl-
mak, vesile, alâka.
nam:
isim, ün, flan.
nefret:
tiksinme, tiksinti.
nispet:
oran, miktar.
Rahîm:
“sonsuz flefkat ve merha-
met sahibi, çok ba¤›fllay›c› olan”
anlam›nda Allah’›n bir ismi.
Rahman:
“sonsuz merhamet ve
flefkatle bütün varl›klar› r›z›klan-
d›ran” anlam›nda Allah’›n bir ismi.
refakat:
arkadafll›k, beraberlik.
rububiyet:
Cenâb-› Hakk›n her
zaman, her yerde ve her mahlû-
ka muhtaç oldu¤u fleyleri verme-
si, onu terbiye etmesi ve idâresi
alt›nda bulundurmas› vasf›.
selâmet:
tehlikeden, korktukla-
r›ndan ve kötülüklerden kurtul-
ma; (edebiyatta) do¤ruluk, sa¤-
laml›k.
s›dk:
do¤ruluk.
fiarkî Anadolu:
Do¤u ve Güydo¤u
Anadolu bölgesi.
flimendifer:
demiryolu katar›,
tren.
flûra:
dan›flma.
tâbi:
kitap basan.
tahakküm:
zorbal›k etme; zorla
hükmetme, mânevî bask›.
tecelli:
görünme, bilinme; Allah’›n
her bir isminin mânâs›n› icrâ et-
mesi; Allah’›n Rezzak ismiyle r›z›k
vermesi, Muhyî ismiyle diriltmesi,
fiâfi ismiyle hastalara flifâ verme-
si gibi.
tevehhüm:
zannetme, evham-
lanma, yok olan› var zannetmek-
le ümitsizli¤e ve korkuya düflme.
tezellül:
alçalma, hor ve hakir ol-
ma, zillete düflme.
tezlil:
zillete düflürme, alçaltma.
Vilâyat-› fiarkiye:
flark, do¤u vilâ-
yetleri.
yeis:
ümitsizlik.
zalim:
zulmeden, haks›zl›k ya-
pan.
zillet:
afla¤›l›k, horluk, alçakl›k.
abd:
kul, köle, hizmetçi.
âmin:
“Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” mânâs›nda du-
âdan sonra söylenir.
bahis:
bahsedilen konu.
Cenab-› Hak:
Allah.
dârülfünun:
üniversite.
hakikî:
gerçek.
hassa:
birfleye mahsus özel-
lik, tesir, his, duygu.
heva:
istek, heves, nefsin ar-
zusu.
heves:
gelip geçici istek.
hüda:
do¤ru yol, istikàmet.
hürriyet-i fler’iye:
dînî hürri-
yet.
ihsan:
iyilik etmek, ba¤›flta
bulunmak.
iktiza:
gerekme, gerektirme,
laz›m gelme, ifle yarama, icab
etme.
iman:
inanma, itikat; Resul-i
Ekrem’in (a.s.m.) tebli¤ etti¤i
inan›lmas› gerekli esaslar›
tasdik etmekten do¤an bir
nurdur.
istibdat:
kànuna ve nizâma
tâbî olmayan, keyfî, bask›c›
yönetim; zulüm ve tahak-
küm.
itab:
tekdir etme, azarlama.
küflad:
açmak, aç›l›fl.
levm:
k›nama.
Medresetüzzehra:
Bediüzza-
man’›n Do¤u’da yap›lmas›n›
idarecilere teklif etti¤i, fen
ilimleriyle müsbet ilimlerin
birlikte okutulmas›n› düflün-
dü¤ü üniversite.
mektep:
okul; yaz› yazacak
yer.
muallim:
ö¤retmen, ilim ö¤-
1...,151,152,153,154,155,156,157,158,159,160 162,163,164,165,166,167,168,169,170,171,...1390
Powered by FlippingBook