Tarihçe-i Hayat - page 151

kâinatta f›trat-› befleriyede f›traten derç edilmifl; elbette
beflerin zulüm ve hatas›yla bafl›na çabuk bir k›yamet kop-
mazsa istikbalde, hak ve hakikat, âlem-i ‹slâmda nev-i
beflerin eski hatiat›na kefaret olacak bir saadet-i dünye-
viyeyi de gösterecek, inflaallah.
Evet, bak›n›z,
zaman hatt-› müstakim üzerine hareket
etmiyor ki, mebde ve müntehas› birbirinden uzaklafls›n
.
Belki küre-i arz›n hareketi gibi bir daire içinde dönüyor.
Bazen terakki içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir, ba-
zen tedenni içinde k›fl ve f›rt›na mevsimi gösterir. Her
k›fltan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah ol-
du¤u gibi, nev-i beflerin dahi bir sabah›, bir bahar› olacak
inflaallah. Hakikat-i ‹slâmiyenin günefliyle, sulh-i umumî
dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi rahmet-i ‹lâhiye-
den bekleyebilirsiniz.
‹K‹NC‹ KEL‹ME:
Müddet-i hayat›mda tecrübelerimle fikrimde tevellüt
eden fludur:
Yeis en dehfletli bir hastal›kt›r ki, âlem-i ‹slâm›n kalbi-
ne girmifl. ‹flte o yeistir ki, bizi öldürmüfl gibi, garpta bir-
iki milyonluk küçük bir devlet, flarkta yirmi milyon Müs-
lümanlar› kendine hizmetkâr ve vatanlar›n› müstemleke
hükmüne getirmifl. Hem o yeistir ki, yüksek ahlâk›m›z›
öldürmüfl, menfaat-i umumiyeyi b›rak›p menfaat-i flahsi-
yeye nazar›m›z› hasrettirmifl. Hem o yeistir ki, kuvve-i
maneviyemizi k›rm›fl. Az bir kuvvetle, imandan gelen
kuvve-i maneviye ile flarktan garba kadar istilâ etti¤i
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 151
‹
LK
H
AYATI
kefaret:
ifllenen bir günah›n kar-
fl›l›kla giderilmesi.
k›yamet:
bütün kâinât›n Allah ta-
raf›ndan tâyin edilen bir vakitte
y›k›l›p mahvolmas›.
kuvve-i maneviye:
mânevi kuv-
vet, moral, mâneviyâttan gelen
dayanma gücü.
küre-i arz:
yerküre; dünya.
mebde:
bafllama, bafllangݍ, kay-
nak, kök, esas.
medeniyet:
sosyal meselelerde,
ilim, fen ve sanatta daha tekâmül
etmifl geliflmifl cemiyet.
menfaat-i flahsiye:
flahsî menfa-
at.
menfaat-i umumiye:
genel men-
faat.
müddet-i hayat:
hayat müddeti;
ömür.
münteha:
son, en son derece, en
son yer, nihâyet.
müstemleke:
sömürge.
nazar:
bakma, bak›fl, göz atma;
düflünme.
nev-i befler:
insan nev’i, insanl›k,
bütün insanlar.
rahmet-i ‹lâhiye:
Allah’›n rahme-
ti.
saadet-i dünyeviye:
dünya mut-
lulu¤u.
sulh-i umumî:
genel bar›fl.
flark:
do¤u.
tedenni:
afla¤› düflme, daha kötü
bir dereceye düflme, alçalma.
terakki:
yükselme, ilerleme.
tevellüt:
do¤ma, do¤um, do¤-
muflluk.
yeis:
ümitsizlik.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet.
ahlâk:
görgü, huy, terbiye.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi.
befler:
insan.
dehflet:
bir tehlike veya kor-
kunç birfley karfl›s›nda duyu-
lan ürküntü; ola¤anüstü fley-
ler karfl›s›ndaki flaflk›nl›k.
derç:
içine alma, katma, koy-
ma, yerlefltirme.
f›traten:
yarat›l›fl olarak, ya-
rat›l›fl bak›m›ndan.
f›trat-› befleriye:
insan yara-
t›l›fl›; insan tabiat›.
garp:
bat›.
hak:
do¤ru, gerçek; adalet;
pay; geçmifl ve harcanm›fl
emek; herfleyi hakk›yla yara-
tan, varl›¤› hak olan ve her
hakk›n sahibi olan anlam›nda
Allah’›n ismi.
hakikat,:
gerçek.
hakikat-i ‹slâmiye:
‹slâmiyet
hakikat›.
hakikî:
gerçek.
hasr:
çekme, mâl etme, mah-
sus k›lma.
hatiat:
hatâlar; günahlar; kö-
tülükler; yanl›fllar.
hatt-› müstakim:
do¤ru çizgi,
do¤ru yol.
hizmetkâr:
hizmetçi.
iman:
inanma, itikat; Resul-i
Ekrem’in (a.s.m.) tebli¤ etti¤i
inan›lmas› gerekli esaslar›
tasdik etmekten do¤an bir
nurdur.
istikbal:
gelecek zaman.
istilâ:
kaplama, yay›lma, ele
geçirme.
kâinat:
Allah’›n d›fl›nda var
olan herfley, bütün varl›klar,
dünya.
1...,141,142,143,144,145,146,147,148,149,150 152,153,154,155,156,157,158,159,160,161,...1390
Powered by FlippingBook