Tarihçe-i Hayat - page 157

milyonlar ehl-i imana manen fayda verebilir, hayat-› ma-
neviye ve maddiyesinin rab›tas›na kuvvet verebilir. Onun
için, “Neme lâz›m” deyip kendini tembellik döfle¤ine at-
mak zaman› de¤il!
Ey bu camideki kardefllerim ve k›rk-elli sene sonraki
âlem-i ‹slâm mescid-i kebirindeki ihvanlar›m! Zannetme-
yiniz ki, ben bu ders makam›na size nasihat etmek için
ç›kt›m. Belki buraya ç›kt›m, sizde olan hakk›m›z› dava
ediyorum. Yani, Kürt gibi küçük taifelerin menfaati ve
saadet-i dünyeviyeleri ve uhreviyeleri sizin gibi büyük,
muazzam taife olan Arap ve Türk gibi hâkim üstatlarla
ba¤l›d›r. Sizin tembelli¤iniz ve füturunuzla, biz bîçare kü-
çük kardeflleriniz olan ‹slâm taifeleri zarar görüyoruz.
Hususan ey muazzam ve büyük ve tam intibaha gelmifl
veya gelecek olan Araplar! En evvel bu sözlerle sizinle
konufluyorum. Çünkü, bizim ve bütün ‹slâm taifelerinin
üstatlar›, imamlar› ve ‹slâmiyetin mücahitleri sizlerdiniz.
Sonra muazzam Türk milleti o kudsî vazifenize tam yar-
d›m ettiler.
Onun için, tembellikle günah›n›z büyüktür. Ve iyili¤iniz
ve haseneniz de gayet büyük ve ulvîdir. Hususan k›rk-el-
li sene sonra, Arap taifeleri, Cemahir-i Müttefika-i Ame-
rika gibi, en ulvî bir vaziyete girmeye, esarette kalan hâ-
kimiyet-i ‹slâmiyeyi eski zaman gibi küre-i arz›n n›sf›nda,
belki ekserîsinde tesisine muvaffak olman›z› rahmet-i ‹lâ-
hiyeden kuvvetle bekliyoruz. Bir k›yamet çabuk kopmaz-
sa, inflaallah nesl-i ati görecek.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 157
‹
LK
H
AYATI
ca.
muvaffak:
baflar›l›.
mücahit:
cihad eden, din için ça-
l›flan, din için düflmanla çarp›flan.
nasihat:
ö¤üt.
nesl-i âti:
gelecek nesil.
n›sf:
yar›.
rab›ta:
ba¤, ba¤layan, rabteden,
bitifltiren.
rahmet-i ‹lâhiye:
Allah’›n rahme-
ti.
saadet-i dünyeviye:
dünya mut-
lulu¤u.
taife:
kavim, kabîle, tak›m, husu-
sî bir s›n›f meydana getiren in-
sanlar.
uhreviye:
âhirete âit.
ulvî:
yüce, yüksek.
üstat:
ilim veya sanatta üstün
olan kimse, usta, sanatkar, mual-
lim.
vaziyet:
durum.
zan:
flüphe, zannetmek, sanmak,
sezme.
âlem-i islâm:
‹slâm âlemi.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
Cemahir-i Müttefika-i Ame-
rika:
Amerika Birleflik Devlet-
leri.
dava:
takip edilen fikir, iddiâ.
ehl-i iman:
hakk› kabul ve
tasdik etmifl olanlar, dînin bü-
tün hakîkatlerini kabul eden-
ler, îman sahipleri.
ekserî:
genellikle, ço¤unlukla.
esaret:
esirlik.
fütur:
yeis, ümidsizlik, usanç;
zaaf; keder, gam; gevfleklik.
gayet:
çok, pek çok.
hâkim:
egemen, hükmeden,
hâkimiyet sahibi; galip; hakl›
ve haks›z› ay›r›p hak ve ada-
let üzere hükmeden, baflkas›-
n› müdahale ettirmeden ida-
re eden anlam›nda Allah’›n is-
mi.
hâkimiyet-i ‹slâmiye:
‹slâmi-
yetin topluma hâkimiyeti.
hasene:
iyilik, güzellik, hay›rl›
amel; Allah r›zas›na uygun ifl.
hayat-› maneviye:
mânevî
hayat.
hususan:
bilhassa, özellikle.
ihvan:
kardefller.
imam:
önder.
intibah:
uyan›kl›k, hassasiyet.
k›yamet:
bütün kâinât›n Al-
lah taraf›ndan tâyin edilen bir
vakitte y›k›l›p mahvolmas›.
kudsî:
mukaddes, yüce, te-
miz.
küre-i arz:
yerküre; dünya.
menfaat:
fayda.
mescid-i kebir:
büyük mes-
cid, âlem mescidi.
muazzam:
büyük, iri, kosko-
1...,147,148,149,150,151,152,153,154,155,156 158,159,160,161,162,163,164,165,166,167,...1390
Powered by FlippingBook