Tarihçe-i Hayat - page 164

befl para onun tehdidine ehemmiyet vermiyor. Bu dab-
betülarz›n hücumunu istihfaf ediyor ve kahramanc›kl›¤›y-
la diyor: ‘Ey flimendifer! Sen gök gürültüsü gibi ba¤›r-
manla beni korkutamazs›n!’ Sebat ve metanetinin lisan-›
hâli, güya der: ‘Ey flimendifer, sen bir nizam›n esirisin.
Senin
gem
’in, dizginin, seni gezdirenin elindedir. Senin
bana tecavüz etmen haddin de¤il. Beni istibdad›n alt›na
alamazs›n. Haydi yoluna git, kumandan›n›n izniyle yo-
lundan geç!’”
‹flte ey bu flimendiferdeki arkadafllar›m ve elli sene
sonra fenlere çal›flan kardefllerim! Bu masum çocu¤un
yerinde Rüstem-i ‹ranî ve Herkül-i Yunanî, o acip kahra-
manl›klar›yla beraber tayy-› zaman ederek o çocu¤un ye-
rinde bulunduklar›n› farz ediniz. Onlar›n zaman›nda fli-
mendifer olmad›¤› için, elbette, flimendiferin bir intizam
ile hareket etti¤ine bir itikatlar› olmayacak. Birden bu tü-
nel deli¤inden bafl›nda atefl ve nefesi gök gürültüsü gibi,
gözlerinde elektrik berkleri oldu¤u hâlde birden ç›kan fli-
mendiferin dehfletli tehdit hücumuyla Rüstem ve Herkül
taraf›na koflmas›na karfl›, o iki kahraman ne kadar kor-
kacaklar, ne kadar kaçacaklar; o harika cesaretleriyle bin
metreden fazla kaçacaklar. Bak›n›z; nas›l bu dabbetülar-
z›n tehdidine karfl› hürriyetleri, cesaretleri mahvolur.
Kaçmaktan baflka çare bulam›yorlar. Çünkü, onlar, onun
kumandan›na ve intizam›na itikat etmedikleri için, mutî
bir merkep zannetmiyorlar. Belki, gayet müthifl, parçala-
y›c›, vagon cesametinde yirmi aslan› arkas›na takm›fl bir
nevi aslan tevehhüm ederler.
acip:
flafl›lan ve hayret uyand›ran
fley; benzeri görülmeyen; garip.
berk:
flimflek.
cesamet:
büyüklük, irilik.
cesaret:
yi¤itlik, korkusuzluk.
dabbetülarz:
hadiste âhirzaman-
da yerden ç›kaca¤› bildirilen yer
hayvan›.
dehflet:
bir tehlike veya korkunç
birfley karfl›s›nda duyulan ürkün-
tü; ola¤anüstü fleyler karfl›s›ndaki
flaflk›nl›k.
dizgin:
atlar›n yönetiminde kul-
lan›lan ve bafllar›na tak›lan ip ya
da kay›fl.
ehemmiyet:
önem.
esir:
bütün kâinatta bulunan ve
her taraf› kaplam›fl olan lâtif
madde, elektrik, ›fl›k ve s›cakl›¤›n
yay›lmas›na vas›tal›k eden mad-
de.
farz:
saymak, öyle kabul etmek.
fen:
ilim, san’at; mârifet, hüner.
gem:
atlar› yönlendirmek için iki
taraf›ndan dizgine ba¤lanan ve
a¤›zlar›na tak›lan metal çubuk-
çuk.
güya:
sanki.
had:
yetki, s›n›r, güç.
Herkül-i Yunanî:
Yunanl›lar›n
güçlü kuvveli hayalî kahraman›
Herkül.
hürriyet:
ba¤›ms›zl›k, özgürlük,
serbestlik.
intizam:
tertib, düzen, nizam
üzere olmak.
istibdat:
kànuna ve nizâma tâbî
olmayan, keyfî, bask›c› yönetim;
zulüm ve tahakküm.
164 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
istihfaf:
hafife alma, küçüm-
seme.
itikat:
inanma, inanç, gönül-
den tasdik ederek inanma.
lisan-› hâl:
birfleyin duruflu ve
görünüflü ile bir mânâ ifâde
etmesi.
mahv:
yok etme, silme.
masum:
günah›, kötülü¤ü ol-
mayan, suçsuz.
merkep:
binek.
metanet:
kararl›l›k, dayan›kl›-
l›k, sa¤laml›k.
mutî:
söz dinleyen, itaat
eden.
nev:
çeflit, s›n›f, cins, tür.
nizam:
düzen, ölçüler, kàide-
ler; usül ve esaslardaki uyum-
luluk.
Rüstem-i ‹ranî:
‹ranl›lar›n
güçlü kuvvetli hayalî kahra-
man› olan Rüstem.
Sebat:
dayanmak, kararl› ol-
mak.
flimendifer:
demiryolu katar›,
tren.
tayy-› zaman:
zaman› atla-
mak, zaman›n üstüne ç›k-
mak.
tecavüz:
haddini aflma; söz
veya hareketle ileri gitme,
sald›rma.
tehdit:
hiddet etme, korkut-
ma.
tevehhüm:
zannetme, ev-
hamlanma, yok olan› var zan-
netmekle ümitsizli¤e ve kor-
kuya düflme.
vagon:
tren bölmelerinden
herbiri.
zan:
flüphe, zannetmek, san-
mak, sezme.
1...,154,155,156,157,158,159,160,161,162,163 165,166,167,168,169,170,171,172,173,174,...1390
Powered by FlippingBook