Tam aklnz baflnza alnz, ey mütefekkir ve akl sahibi
ve kendini münevver telâkki edenler!
Hâsl- kelâm: Biz Kur
ân fiakirtleri olan Müslümanlar,
bürhana tâbi oluyoruz, akl ve fikir ve kalbimizle hakaik-
imaniyeye giriyoruz. Baflka dinlerin baz efratlar gibi
ruhbanlar taklit için bürhan brakmyoruz. Onun için,
akl ve ilim ve fennin hükmetti¤i istikbalde, elbette bür-
han- aklîye istinat eden ve bütün hükümlerini, akla tes-
pit ettiren Kur
ân hükmedecek.
Hem de slâmiyet güneflinin inkiflafna ve befleri tenvir
etmesine mümanaat eden perdeler açlmaya bafllamfllar.
O mümanaat edenler çekilmeye bafllyorlar. Krk befl
sene evvel o fecrin emareleri göründü. Yetmifl bir de
fecr-i sadk bafllad veya bafllayacak. E¤er bu fecr-i kâzip
de olsa, otuz-krk sene sonra fecr-i sadk çkacak.
Evet, hakikat-i slâmiyetin mazi ktasn tamamen isti-
lâsna sekiz dehfletli mâniler mümanaat ettiler.
Birinci, kinci, Üçüncü Mâniler:
Ecnebîlerin ceh-
li ve o zamanda vahfletleri ve dinlerine taassuplardr. Bu
üç mâni, marifet ve medeniyetin mehasini ile krld, da-
¤lmaya bafllyor.
Dördüncü, Beflinci Mâniler:
Papazlarn ruhanî
reislerin riyasetleri ve tahakkümleri, ve ecnebîlerin körü
körüne onlar taklit etmeleridir. Bu iki mâni dahi fikr-i
hürriyet ve meyl-i taharri-i hakikat nev-i beflerde baflla-
masyla zeval bulmaya bafllyor.
TARHÇE- HAYATI
| 145
LK
H
AYATI
istilâ:
kaplama, yaylma, ele ge-
çirme.
istinat:
dayanma, güvenme.
kta:
dünyann kara parçalarn-
dan her biri.
mâni:
engel.
mânia:
engel.
marifet:
bilgi, bilme, tanma, hü-
ner, anlatma, övme.
mazi:
geçmifl zaman; geçen, geç-
mifl olan.
medeniyet:
sosyal meselelerde,
ilim, fen ve sanatta daha tekâmül
etmifl geliflmifl cemiyet.
mehasin:
güzellikler, iyilikler, iyi
ahlâklar, insana verilen hüsün ve
cemâl.
meyl-i taharri-i hakikat:
gerçe¤i
arafltrma meyli.
mümanaat:
engel olmak.
münevver:
nurlu, aydn.
mütefekkir:
insanl¤n ve Müslü-
manlarn problemlerini ve çârele-
rini çok düflünen, âlim kifli.
nev-i befler:
insan nevi, insanlk,
bütün insanlar.
papaz:
kilisenin ruhânî reisi.
reis:
baflkan.
riyaset:
baflkanlk.
ruhanî:
cisim olmayp gözle gö-
rülmeyen cin ve melâike gibi bir
mahlûk; ruhâ âit; ruhtan meyda-
na gelmifl melek.
ruhban:
Hristiyan din adam.
flakirt:
talebe, yardmc.
taassup:
fliddetli ve aflr ba¤llk.
tâbi:
kitap basan.
tahakküm:
zorbalk etme; zorla
hükmetme, mânevî bask.
taklit:
benzetmeye ve benzeme-
ye çalflmak, benzerini yapmak,
birine benzemeye çalflmak.
telâkki:
anlama, anlayfl, kabul
etme.
tenvir:
nurlandrma, aydnlatma.
tespit:
belirleme, saptama.
vahflet:
korku ve ürküntü, vahflî-
lik, sszlk, yabanilik.
zeval:
sona erme, yok olma.
befler:
insan.
bürhan:
birfleyi ispatlamak
için kullanlan delil, ispat vâs-
tas.
bürhan- aklî:
akla dayanan
delil.
cehl:
cehalet, bilgisizlik.
dehflet:
bir tehlike veya kor-
kunç birfley karflsnda duyu-
lan ürküntü; ola¤anüstü fley-
ler karflsndaki flaflknlk.
ecnebî:
yabanc; garip, alfll-
mamfl; baflka milletten olan.
efrat:
fertler, kifliler.
emare:
delil; iflaret, belirti, iz.
fecir:
günefl do¤madan önce
güneflin do¤du¤u yerde mey-
dana gelen aydnlk.
fecr-i kâzip:
yalanc aydnlk;
sabaha karfl do¤u ufkunda
bir müddet görülen ve daha
sonra da kaybolan aydnlk.
fecr-i sadk:
gerçek aydnlk,
sabaha karfl do¤u ufkunda
yaylmaya bafllayan beyaz
aydnlk.
fen:
ilim, sanat; mârifet, hü-
ner.
fikr-i hürriyet:
hürriyet fikri.
hakaik- islâmiyet:
slâm
dininin hakikaleri, gerçekleri,
do¤rular.
hakaik- imaniye:
îman hakî-
katleri.
hâsl- kelâm:
sözün ksas.
hüküm:
karar, emir, kuvvet,
hâkimlik, âmirlik; irâde, ku-
manda, nüfuz.
inkiflaf:
geliflme, açlma,
meydana çkma; terakkî et-
me.
istikbal:
gelecek zaman.