Tarihçe-i Hayat - page 145

Tam akl›n›z› bafl›n›za al›n›z, ey mütefekkir ve ak›l sahibi
ve kendini münevver telâkki edenler!
Hâs›l-› kelâm: Biz Kur
’
ân fiakirtleri olan Müslümanlar,
bürhana tâbi oluyoruz, ak›l ve fikir ve kalbimizle hakaik-›
imaniyeye giriyoruz. Baflka dinlerin baz› efratlar› gibi
ruhbanlar› taklit için bürhan› b›rakm›yoruz. Onun için,
ak›l ve ilim ve fennin hükmetti¤i istikbalde, elbette bür-
han-› aklîye istinat eden ve bütün hükümlerini, akla tes-
pit ettiren Kur
’
ân hükmedecek.
Hem de ‹slâmiyet güneflinin inkiflaf›na ve befleri tenvir
etmesine mümanaat eden perdeler aç›lmaya bafllam›fllar.
O mümanaat edenler çekilmeye bafll›yorlar. K›rk befl
sene evvel o fecrin emareleri göründü. Yetmifl bir de
fecr-i sad›k bafllad› veya bafllayacak. E¤er bu fecr-i kâzip
de olsa, otuz-k›rk sene sonra fecr-i sad›k ç›kacak.
Evet, hakikat-i ‹slâmiyetin mazi k›t’as›n› tamamen isti-
lâs›na sekiz dehfletli mâniler mümanaat ettiler.
Birinci, ‹kinci, Üçüncü Mâniler:
Ecnebîlerin ceh-
li ve o zamanda vahfletleri ve dinlerine taassuplar›d›r. Bu
üç mâni, marifet ve medeniyetin mehasini ile k›r›ld›, da-
¤›lmaya bafll›yor.
Dördüncü, Beflinci Mâniler:
Papazlar›n ruhanî
reislerin riyasetleri ve tahakkümleri, ve ecnebîlerin körü
körüne onlar› taklit etmeleridir. Bu iki mâni dahi fikr-i
hürriyet ve meyl-i taharri-i hakikat nev-i beflerde baflla-
mas›yla zeval bulmaya bafll›yor.
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 145
‹
LK
H
AYATI
istilâ:
kaplama, yay›lma, ele ge-
çirme.
istinat:
dayanma, güvenme.
k›t’a:
dünyan›n kara parçalar›n-
dan her biri.
mâni:
engel.
mânia:
engel.
marifet:
bilgi, bilme, tan›ma, hü-
ner, anlatma, övme.
mazi:
geçmifl zaman; geçen, geç-
mifl olan.
medeniyet:
sosyal meselelerde,
ilim, fen ve sanatta daha tekâmül
etmifl geliflmifl cemiyet.
mehasin:
güzellikler, iyilikler, iyi
ahlâklar, insana verilen hüsün ve
cemâl.
meyl-i taharri-i hakikat:
gerçe¤i
araflt›rma meyli.
mümanaat:
engel olmak.
münevver:
nurlu, ayd›n.
mütefekkir:
insanl›¤›n ve Müslü-
manlar›n problemlerini ve çârele-
rini çok düflünen, âlim kifli.
nev-i befler:
insan nev’i, insanl›k,
bütün insanlar.
papaz:
kilisenin ruhânî reisi.
reis:
baflkan.
riyaset:
baflkanl›k.
ruhanî:
cisim olmay›p gözle gö-
rülmeyen cin ve melâike gibi bir
mahlûk; ruhâ âit; ruhtan meyda-
na gelmifl melek.
ruhban:
Hristiyan din adam›.
flakirt:
talebe, yard›mc›.
taassup:
fliddetli ve afl›r› ba¤l›l›k.
tâbi:
kitap basan.
tahakküm:
zorbal›k etme; zorla
hükmetme, mânevî bask›.
taklit:
benzetmeye ve benzeme-
ye çal›flmak, benzerini yapmak,
birine benzemeye çal›flmak.
telâkki:
anlama, anlay›fl, kabul
etme.
tenvir:
nurland›rma, ayd›nlatma.
tespit:
belirleme, saptama.
vahflet:
korku ve ürküntü, vahflî-
lik, ›ss›zl›k, yabanilik.
zeval:
sona erme, yok olma.
befler:
insan.
bürhan:
birfleyi ispatlamak
için kullan›lan delil, ispat vâs›-
tas›.
bürhan-› aklî:
akla dayanan
delil.
cehl:
cehalet, bilgisizlik.
dehflet:
bir tehlike veya kor-
kunç birfley karfl›s›nda duyu-
lan ürküntü; ola¤anüstü fley-
ler karfl›s›ndaki flaflk›nl›k.
ecnebî:
yabanc›; garip, al›fl›l-
mam›fl; baflka milletten olan.
efrat:
fertler, kifliler.
emare:
delil; iflaret, belirti, iz.
fecir:
günefl do¤madan önce
güneflin do¤du¤u yerde mey-
dana gelen ayd›nl›k.
fecr-i kâzip:
yalanc› ayd›nl›k;
sabaha karfl› do¤u ufkunda
bir müddet görülen ve daha
sonra da kaybolan ayd›nl›k.
fecr-i sad›k:
gerçek ayd›nl›k,
sabaha karfl› do¤u ufkunda
yay›lmaya bafllayan beyaz
ayd›nl›k.
fen:
ilim, san’at; mârifet, hü-
ner.
fikr-i hürriyet:
hürriyet fikri.
hakaik-› islâmiyet:
‹slâm
dininin hakikaleri, gerçekleri,
do¤rular›.
hakaik-› imaniye:
îman hakî-
katleri.
hâs›l-› kelâm:
sözün k›sas›.
hüküm:
karar, emir, kuvvet,
hâkimlik, âmirlik; irâde, ku-
manda, nüfuz.
inkiflaf:
geliflme, aç›lma,
meydana ç›kma; terakkî et-
me.
istikbal:
gelecek zaman.
1...,135,136,137,138,139,140,141,142,143,144 146,147,148,149,150,151,152,153,154,155,...1390
Powered by FlippingBook