ve hakaikn esrarn ihtizaza veren musika-i lâhiye hiç
durmuyor; mütemadiyen güm güm eder.
Padiflahlar padiflah olan Sultan- Ezelî, Kurân denilen
musika-i lâhiyesiyle umum âlemi doldurarak kubbe-i
asumanda fliddetli ses getirmekle, sadef-i kehf-misal olan
ulema ve meflayih ve hutebann dima¤, kalp ve femleri-
ne vurarak, aks-i sedas onlarn lisanlarndan çkp seyrü-
seyelân ederek, çeflit çeflit sedalarla dünyay güm güm
ile ihtizaza getiren o sedann tecessüm ve intbayla
umum kütüb-i slâmiyeyi bir tambur ve kanunun bir teli
ve bir fleridi hükmüne getiren ve her bir tel, bir nevi ile
onu ilân eden o seda-i semavî ve ruhanîyi kalbin kula¤
ile iflitmeyen veya dinlemeyen, acaba o sedaya nispeten
sivrisinek gibi bir emîrin demdemelerini ve karasinekler
gibi bir hükûmetin adamlarnn vzvzlarn iflitecek midir?
* * *
Sual:
Hürriyeti bize çok fenâ tefsir etmifller. Hatta,
âdeta Hürriyette insan her ne sefahat ve rezalet ifllerse,
baflkasna zarar etmemek flartyla bir fley denilmez diye
bize anlatmfllar. Acaba böyle midir?
Cevap:
Öyleler hürriyeti de¤il, belki sefahat ve reza-
letlerini ilân ediyorlar ve çocuk bahanesi gibi hezeyan
ediyorlar. Zira, nazenin hürriyet, adab- fleriatla müteed-
dibe ve mütezeyyine olmak lâzmdr. Yoksa, sefahat ve
rezaletteki hürriyet, hürriyet de¤ildir; belki hayvanlktr,
fleytann istibdaddr, nefs-i emmareye esir olmaktr.
TARHÇE- HAYATI
| 129
LK
H
AYATI
müteeddibe:
edeplenmifl, terbi-
ye edilmifl.
mütemadiyen:
aralksz, durma-
dan, devaml sûrette.
mütezeyyine:
süslenmifl.
nazenin:
ince, nâzik, latîf, nazl.
nefs-i emmare:
kötülü¤ü teflvik
eden, emreden nefis.
nev:
çeflit, snf, cins, tür.
ruhanî:
cisim olmayp gözle gö-
rülmeyen cin ve melâike gibi bir
mahlûk; ruhâ âit; ruhtan meyda-
na gelmifl melek.
sada:
ses.
seda-i semavî:
semâvî ses; Ce-
nâb- Hakkn hitâb.
sadef-i kehf-misal:
ma¤ara gibi
sesi aksettiren inci kabu¤u.
Sultan- Ezelî:
kudret, kuvvet ve
hükümranl¤nn bafllangc olma-
yan Allah.
tecessüm:
cisimleflme, madde-
leflme, gizlice inceden inceye
arafltrma.
tefsir:
bir mânây açklamak,
Kurân- Kerîmin cümle ve keli-
melerini îzah ve isbat etmek ve
bu maksatla yazlan eser.
ulema:
âlimler, bilginler.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
adab- fleriat:
fleriatn düstur-
lar, kaideleri.
aks-i seda:
ses yanklanmas.
âlem:
dünya, kâinat.
demdeme:
hiddetli söz, hofla
gitmeyen söz, avaz; sinek v-
zlts.
dima¤:
akl, zihin, fikir, beyin.
emîr:
ifl, buyruk, idâreci.
esir:
bütün kâinatta bulunan
ve her taraf kaplamfl olan lâ-
tif madde, elektrik, flk ve s-
cakl¤n yaylmasna vastalk
eden madde.
esrar:
gizler, srlar, bilinme-
yen fleyler; gizli hikmetler ve
manalar.
fem:
a¤z.
fenâ:
yokluk, yok olma.
hakaik:
gerçekler, hakîkatler.
hezeyan:
saçmalk; saçmala-
mak, saçma sapan konuflma,
sayklama.
huteba:
hatipler.
ihtizaz:
deprenme, haz duy-
ma, ferahlama, flevk ile meyil
ve hareket, harekete geçme,
titreflme, titreflim.
ilân:
açklamak, ilân etmek,
herkese duyurmak.
intba:
kalp ve ruhta hâsl
olan tesir.
istibdat:
kànuna ve nizâma
tâbî olmayan, keyfî, baskc
yönetim; zulüm ve tahak-
küm.
kubbe-i asuman:
gökkubbe.
kütüb
-i
slâmiye:
slâmî ki-
taplar.
lisan:
dil, anlatma flekli, tarz.
meflayih:
fleyhler, pîrler.
musika-i lâhiye:
lâhî mûsikî.