Tarihçe-i Hayat - page 118

Bütün kuvvetimle derim ki: Terakkimiz, ancak milliye-
timiz olan ‹slâmiyetin terakkisiyle ve hakaik-i fleriat›n te-
cellisiyledir. Yoksa, “Yürüyüflünü terk etti; baflkas›n›n da
yürüyüflünü ö¤renmedi” olan darb›mesele mâsadak ola-
ca¤›z.
Evet, hem flanüfleref-i millet-i ‹slâmiye, hem sevab-›
ahiret, hem hamiyet-i milliye, hem hamiyet-i ‹slâmiye,
hem hubb-i vatan, hem hubb-i din ile mütehassis olmal›-
y›z...
Ey paflalar, zabitler! Cinayetlerime ceza ve flimdi sual-
lerime de cevap isterim. ‹slâmiyet ise, insaniyet-i kübra
ve fleriat ise, medeniyet-i fuzlâ (en faziletli medeniyet) ol-
du¤undan âlem-i ‹slâmiyet, medine-i faz›la-i Eflâtuniye
olmaya sezad›r.
Birinci Sual:
(HAfi‹YE)
Gazetelerin aldatmalar›yla
meflru bilerek buradaki görenek ve âdâta binaen cere-
yan-› umumîye kap›lan safdillerin cezas› nedir?
‹kinci Sual:
Bir insan y›lan suretine girse yahut bir
velî haydut k›yafetine girse veyahut meflrutiyet, istibdat
flekline girse; ona taarruz edenlerin cezas› nedir? Belki,
hakikaten onlar y›land›rlar, haydutturlar ve istibdatt›rlar.
Üçüncü Sual:
Acaba müstebit yaln›z bir flah›s m›
olur? Müteaddit flah›slar müstebit olmaz m›? Bence,
HAfi‹YE:
Bu sualler k›rk-elli masum mahpusun tahliyesine sebep oldu.
âdât:
âdetler, yap›lan ifller.
âlem-i ‹slâmiyet:
‹slâm dünyas›.
cereyan-› umumiye:
genel ak›m.
cinayet:
birisini öldürmek, katl.
darb›mesel:
atasözü.
fazilet:
meziyet, iyilik, ilim ve
iman, irfan yönünden yüksek de-
rece; erdem; dinî ve ahlâkî görev-
lere uyma derecesi.
hakaik-› fleriat:
fleriat›n hüküm
ve hakikatleri.
hamiyet-i ‹slâmiye:
‹slâm› koru-
ma, Müslümanlara sahip ç›kma
gayreti.
hamiyet-i milliye,:
milletin hak
ve hukukunu koruma konusunda
gösterilen gayret ve titizlik.
hafliye:
dipnot.
haydut:
eflkiya.
hubb-i din:
din sevgisi.
hubb-i vatan:
vatan sevgisi.
insaniyet-i kübra:
en büyük in-
sanl›k.
istibdat:
kànuna ve nizâma tâbî
olmayan, keyfî, bask›c› yönetim;
zulüm ve tahakküm.
mâsadak:
do¤rulay›c›.
118 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
medeniyet-i fuzlâ:
en fazilet-
li medeniyet.
meflru:
helâl, ‹slâma uygun,
haram ve yanl›fl olmayan.
meflrutiyet:
bir hükümdar›n
baflkanl›¤› alt›ndaki millet
meclisi ile idâre edilen devlet
sistemi.
milliyet:
milliyetçilik fikri.
müstebit:
diktatör, zulüm ve
bask› yapan. Baflkas›n›n hu-
kukunu elinden alan.
müteaddit:
ayr› ayr›, birkaç,
çeflit çeflit.
mütehassis:
hislenen, duygu-
lanan.
safdil:
saf kalplilik, safl›k.
sevab-› ahiret,:
âhiret sevab›.
seza:
lây›k, münâsip.
sual:
isteme, sorma.
suret:
resim, flekil, görünüfl;
tarz, üslûp, cihet.
flanufleref-i millet-i ‹slâmi-
ye:
Müslüman milletin flan ve
flerefi.
fleriat:
do¤ru yol, hak din yo-
lu; ‹slâm dini, ‹slâm’›n bütün
hükümleri.
taarruz:
sataflmak, iliflmek,
sald›rmak.
tecelli:
görünme, bilinme; Al-
lah’›n her bir isminin mânâs›-
n› icrâ etmesi; Allah’›n Rezzak
ismiyle r›z›k vermesi, Muhyî
ismiyle diriltmesi, fiâfi ismiyle
hastalara flifâ vermesi gibi.
terakki:
yükselme, ilerleme.
velî:
bak. evliyâ, Allah’›n sev-
gili kulu.
zabit:
subay, askere kuman-
da eden rütbeli asker, kuv-
vetli, yavuz; zabteden.
1...,108,109,110,111,112,113,114,115,116,117 119,120,121,122,123,124,125,126,127,128,...1390
Powered by FlippingBook