Tarihçe-i Hayat - page 115

Herkesin bir fikri var. ‹flte sulh-i umumî, aff-› umumî
ve ref-i imtiyaz lâz›m. Tâ ki, biri bir imtiyaz ile baflkas›na
haflerat nazar›yla bakmakla nifak ç›kmas›n. Fahir olma-
s›n, derim:
Biz ki hakikî Müslüman›z; aldan›r›z, fakat al-
datmay›z. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz.
Zira bi-
liyoruz ki,
1
p
?n
«p
ë r
dG p
?r
ôn
J ?/
a o
án
?«/
ë r
dG Én
ªs
`fp
G
. Fakat, meflru, haki-
kî meflrutiyetin müsemmas›na ahdüpeyman etti¤imden,
istibdat ne flekilde olursa olsun, meflrutiyet libas› giysin
ve ismini taks›n; rast gelsem sille vuraca¤›m.
Fikrimce meflrutiyetin düflman›, meflrutiyeti gaddar,
çirkin ve hilâf-› fleriat göstermekle, meflveretin de düfl-
manlar›n› çok edenlerdir. “Tebeddül-i esma ile hakaik te-
beddül etmez.”
En büyük hata, insan kendini hatas›z zannetmek oldu-
¤undan, hatam› itiraf ederim ki; nas›n nasihatini kabul
etmeden nasa nasihati kabul ettirmek istedim. Nefsimi
irflat etmeden baflkas›n›n irflad›na çal›flt›¤›mdan emr-i bil-
marufu tesirsiz etmekle tenzil ettim. Hem de tecrübe ile
sabittir ki, ceza bir kusurun neticesidir. Fakat bazen o ku-
sur, ifllenmemifl baflka kusurun suretinde kendini göste-
rir. O adam masum iken cezaya müstahak olur. Allah
musibet verir, hapse atar, adalet eder. Fakat hâkim ona
ceza verir, zulmeder.
Ey ulülemir! Bir haysiyetim vard›; onunla ‹slâmiyet
milliyetine hizmet edecektim; k›rd›n›z. Kendi kendine
olmufl istemedi¤im bir flöhret-i kâzibem vard›; onunla
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 115
LK
H
AYATI
küm.
libas:
elbise.
masum:
günah›, kötülü¤ü olma-
yan, suçsuz.
meflru,:
helâl, ‹slâma uygun, ha-
ram ve yanl›fl olmayan.
meflrutiyet:
bir hükümdar›n bafl-
kanl›¤› alt›ndaki millet meclisi ile
idâre edilen devlet sistemi.
meflveret:
ifllerin dan›fl›p görüfl-
me yoluyla halledilmesi.
milliyet:
milliyetçilik fikri.
musibet:
belâ, felâket, hastal›k,
dert, s›k›nt›, ezâ, bafla gelen ac›
durumlar.
müsemma:
isimlendirilen, isim
sâhibi.
müstehak:
hak eden, hak etmifl,
kendisi kazanm›fl.
nâs:
kesinlik kazanm›fl dinî hü-
kümler; Kur’ân veya hadîsin aç›k
ve kesin hükmü.
nasihat:
ö¤üt.
nazar:
bakma, bak›fl, göz atma;
düflünme.
nefis:
menfaatli her fleyi elde et-
mek isteyen flehvet, zararl› gör-
dü¤ü herfleyi uzaklaflt›rmak iste-
yen gadap duygular›n›n kayna¤›;
yarat›l›flla verilmifl olan arzu ve is-
tekler, meyiller, bedenin hissî is-
tekleri; can, kifli, öz varl›k; bir fle-
yin zat› olan, kendisi.
netice:
sonuç.
nifak:
d›fltan Müslüman göründü-
¤ü halde inanmamak, ikiyüzlülük,
dinde riyâ.
ref-i imtiyaz:
ayr›cal›¤› kald›r-
mak.
sabit:
duran; do¤rulu¤u ispatlan-
m›fl.
sille:
tokat.
sulh
-i
umumî:
genel bar›fl.
suret:
resim, flekil, görünüfl; tarz,
üslûp, cihet.
flöhret-i kâzibe:
geçici, yalanc›
flöhret, aldat›c› nâm.
tebeddül:
baflkalaflma, de¤iflme.
tebeddül
-i
esmâ:
isimlerin de¤ifl-
mesi.
tecrübe:
deneme, imtihan.
tenezzül:
inme, düflme.
tenzil:
k›ymetten düflürme, hiçe
indirme, afla¤› indirme.
tesir:
etki; iz b›rakma.
ulü’l-emr:
idâreci, baflkan, devlet
reisi.
zan:
flüphe, zannetmek, sanmak,
sezme.
zulm:
zulüm.
adalet:
do¤ruluk, hakkaniyet.
afv-› umumî:
genel af.
ahd ü peyman:
söz ve ye-
min. And içmek.
emr-i bilmaruf:
iyili¤i emret-
me.
Fahr:
övünme, büyüklük tas-
lama.
fikir:
düflünce.
gaddar:
çok zâlim.
hakaik:
gerçekler, hakîkatler.
hakikî:
gerçek.
hâkim:
hakl› ve haks›z› ay›r›p
hak ve adalet üzere hükme-
den.
haflerat:
zararl› böcek, akrep,
y›lan gibi hayvanlar.
haysiyet:
itibar, de¤er, fleref,
k›ymet, derece, mertebe; ci-
het, bak›m.
hilâf-› fieriat:
fleriata ayk›r›.
imtiyaz:
birfleyi di¤erinden
ay›rma, farkl›l›k tan›ma, ayr›-
cal›k.
irflat:
do¤ru yolu gösterme;
gafletten uyand›r›p hidâyet
yolunu gösterme.
irflat:
do¤ru yolu gösterme;
gafletten uyand›r›p hidâyet
yolunu gösterme.
istibdat:
kànuna ve nizâma
tâbî olmayan, keyfî, bask›c›
yönetim; zulüm ve tahak-
1.
En birinci hile, hileleri terk etmektir.
1...,105,106,107,108,109,110,111,112,113,114 116,117,118,119,120,121,122,123,124,125,...1390
Powered by FlippingBook