Tarihçe-i Hayat - page 74

z›nd›ka taarruzuna karfl› koymay› ve felsefe-i tabiiyeden
do¤an dehfletli bir istibdad-› mutlak›n hilâf-› Kur’ân pren-
siplerine boyun e¤memeyi, onlara itaat etmemeyi ve ha-
kikî hürriyet-i meflrua olan ‹slâmî hürriyet ve medeniye-
te çal›flmay› netice vermifltir.
Molla Said, Bitlis’te iken on befl-on alt› yafllar›ndayd›.
Henüz sinn-i bülû¤a vas›l olmufltu. O zamana kadar bü-
tün malûmat› sünuhat kabilinden oldu¤u için, uzun uza-
d›ya mütalâaya lüzum görmezdi. Fakat o zaman sinn-i
bülû¤a vas›l oldu¤undan m› veyahut siyasete kar›flt›¤›n-
dan m›, her nedense eski sünuhat yavafl yavafl kaybol-
maya bafllad›. Bunun üzerine her türlü fenne ait eserleri
tetkike koyuldu. Bilhassa din-i ‹slâma varit olan flek ve
flüpheleri reddetmek için
Metâli
ve
Mevak›f
nam eserler-
le
ulûm-i aliye
[
¬n
«p
d B G
] —sarf, nahiv, mant›k vesaire— ve
âliye
’ye [
¬n
«p
dÉn
Y
] —tefsir ve ilm-i kelâma— dair k›rk kadar
kitab› iki sene zarf›nda h›fzeyledi. Hatta, her gün oku-
mak flart›yla, h›fzetti¤i kitaplar›n üç ayda bir kere devri-
ne muvaffak oluyordu.
Molla Said’in iki mütezat hâli vard›:
Bi r i n c i s i :
Fikrinin münkeflif bulundu¤u vakitler ki;
her ne eline al›rsa, onu anlamamas› mümkün de¤ildi.
‹k i n c i s i :
Fikrinin münkab›z bulundu¤u vakitler ki;
mütalâa de¤il, konuflmaktan bile hofllanmazd›.
bilhassa:
özellikle.
dehfletli:
dehflet veren, korkunç.
din-i ‹slâm:
‹slâm dini.
eser:
kitap.
felsefe-i tabiiye:
her fleyi tabiata
dayand›ran felsefe.
fen:
tecrübî, ispatla meydana gel-
mifl ilimlere verilen genel ad.
fikir:
düflünce.
hakikî:
gerçek, sahici.
h›fzeylemek:
ezberlemek.
hilaf-› Kur'ân:
Kur'ân d›fl›,
Kur'ân'a ayk›r›.
hürriyet:
insan›n ne kendisine ne
de baflkas›na zarar vermeden ka-
nun, düzenleme ve de¤erler çer-
çevesinde serbestçe hareket
edebilmesi.
hürriyet-i meflrua:
dinî ilkelerle
s›n›rl› özgürlük.
ilm-i kelâm:
kelâm ilmi, Cenab-›
Hakk›n zat ve s›fatlar›ndan, nü-
büvvet, haflir, kader gibi imana
ait meselelerden ‹slâmî esaslar
dairesinde delil ve bürhana daya-
l› olarak bahseden ilim.
‹slâmî:
‹slâm dinine mensup, ‹s-
lâm ile alâkal›, ‹slâma ait.
istibdat-› mutlak:
hiçbir hak ve
hürriyeti tan›mayan tam bask›,
tam diktatörlük.
itaat etmek:
uymak, al›nan emre
göre hareket etmek.
kabil:
cins, tür.
malûmat:
bilgi.
mant›k:
do¤ru düflünme, akla
uygun söz söyleme, hüküm ver-
me usul, esas ve kurallar›ndan
bahseden ilim.
medeniyet:
bir toplulu¤un hayat
tarz›, bilgi seviyesi, sanat gücü,
74 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
LK
H
AYATI
maddî ve manevî varl›¤› ile il-
gili vas›flar›n tamam›.
münkab›z:
çekilmifl, daral-
m›fl.
mutezat:
tezatl›, birbirine z›t,
ayk›r›.
muvaffak:
baflar›l›.
münkeflif:
inkiflaf eden, aç›l-
m›fl.
mütalâa:
tetkik, araflt›rma.
nahiv:
Arapça dilbilgisinin ko-
nusu cümleler olan bölümü.
nam:
ad, isim.
netice:
sonuç.
prensip:
temel fikir, esas, ilke.
sarf:
Arapça dilbilgisinin ko-
nusu kelimeler olan bölümü.
sinn-i bulû¤:
ergenlik yafl›.
siyaset:
politika.
sünuhat:
kalbe gelen mana-
lar, do¤ufllar.
flek:
flüphe, zan, tereddüt.
taarruz:
sald›r›, hücum.
tefsîr:
Kur'ân'›n mana bak›-
m›ndan izah›.
tetkike koyulmak:
dikkatle
araflt›rmak, inceleme yap-
mak.
ulûm-i aliye:
alet ilimleri; gra-
mer ve mant›k ilmi gibi ilim-
ler.
ulûm-i âliye:
yüce ilimler, f›-
k›fh, tefsir, kelâm gibi dinî
ilimler.
varit olmak:
eriflmek, ulafl-
mak.
vas›l olmak:
eriflmek, ulafl-
mak.
vesaire:
ve baflkalar›, bunun
gibileri.
zarf›nda:
içerisinde.
z›nd›ka:
dinsizlik, inançs›zl›k.
1...,64,65,66,67,68,69,70,71,72,73 75,76,77,78,79,80,81,82,83,84,...1390
Powered by FlippingBook