kendisine üstat kabul etti ve talebelerinden gizli olarak kü-
çük biraderinden ders almaya bafllad. Ve bittabi, daha ev-
vel okuttu¤u kardeflini kendisine üstat yapt¤n sezdirmi-
yordu. Nihayet, talebeler Molla Abdullahn Molla Said
nezdinde ders okudu¤unu, kapdan, anahtar deli¤inden
gizlice görünce taaccüp ederek sormufllarsa da, Molla
Abdullah cevaben, Nazar de¤memek için, ben ona ders
veriyorum demifl ve talebelerini aldatmflt.
Molla Abdullahn yannda bir müddet kaldktan sonra
Siirte gelir. Orada bulunan Molla Fethullah Efendinin
medresesine gider.
Molla Fethullah, Molla Saide: Geçen sene
Süyutî
okuyordunuz, bu sene
Molla Cami
yi mi okuyorsunuz?
Bediüzzaman:
Evet
Cami
yi bitirdim.
Molla Fethullah, hangi kitab sordu ise, Bitirdim ce-
vabn alnca tahayyürde kald. Bu kadar kitab bitirdi¤i-
ni, hem de az zamanda bitirdi¤ini aklna s¤fltramad;
taaccüp etti ve dedi:
Geçen sene deli idin, bu sene de mi delisin?
Bediüzzaman, nsan baflkasna karfl kesr-i nefis için
hakikati ketmedebilir, fakat babadan daha muhterem
olan Üstadna karfl hakikat-i mahzdan baflka bir fley söy-
leyemez. Emrederseniz, söyledi¤im kitaplardan beni im-
tihan ediniz der.
Molla Fethullah hangi kitaptan sordu ise, cevabn gü-
zelce verir. Bunun üzerine, bu muhavereyi dinleyen ve
bir sene evvel Saidin hocasnn hocas bulunan Molla
TARHÇE- HAYATI
| 61
LK
H
AYATI
birader:
erkek kardefl.
bittabî:
tabiatndan dolay,
yaps gere¤i.
cevaben:
cevap olarak.
evvel:
önce.
hakikat:
gerçek, asl, esas.
hakikat- mahz:
bir fleyin
özü, esas.
hoca:
ö¤retmen.
kesr-i nefis:
nefsini krma,
nefsi düflürme.
ketmetmek:
gizlemek, sakla-
mak.
medrese:
ders okutulan yer.
muhavere:
karfllkl olarak
konuflma.
muhterem:
saygde¤er, aziz,
saygn.
müddet:
zaman, süre.
nazar de¤mek:
göz de¤mek.
nezd:
yan, kat, huzur, ind.
nihayet:
en sonunda.
taaccüp etmek:
flaflrmak,
hayret etmek.
tahayyürde kalmak:
hayrete
düflmek, flaflakalmak.
talebe:
ö¤renciler.
üstat:
ö¤retici.