orada beklerim der ve Srat Köprüsünün baflna gider.
Bütün peygamberan- izam hazeratn birer birer ziyaret
eder; Peygamber Efendimizi de ziyarete mazhar olunca
uyanr.
Artk bu rüyadan ald¤ feyiz, tahsil-i ilim için
(HAfiYE)
büyük bir flevk uyandrr. Pederinden izin alarak, tahsil
yapmak üzere Arvas nahiyesine gider. Burada icra-i ted-
ris eden meflhur Molla Mehmed Emin Efendi, kendisine
ders vermeye tenezzül etmeyip, talebelerinden birisine
okutmasn tavsiye edince, izzetine a¤r gelir.
Bir gün, bu meflhur müderris camide ders okutmakta
iken, Molla Said itiraz ederek, Efendim, öyle de¤il hita-
bnda bulunur; okutmasna tenezzül etmedi¤ini hatrlatr.
Orada bir müddet kaldktan sonra, Mir Hasan Velî
Medresesine gitti. Afla¤ derecede okuyan yeni talebele-
re ehemmiyet verilmemek bu medresenin âdeti oldu¤u-
nu anlaynca, sra ile okunmas icap eden yedi ders kita-
bn terk ederek, sekizinci kitaptan okudu¤unu söyledi.
Birkaç gün sonra Vastan kasabasna gitti ise de, ora-
da tebdil-i hava için ancak bir ay kadar kald. Bilâhere
Molla Mehmed isminde bir zatn refakatinde Erzurum
HAfiYE:
Tarihçe-i Hayatnda yazlmamfl o rüyada mazhar oldu¤u bir
hakikati sonradan flöyle anladk ki: Molla Said Hazret-i Peygamberden
ilim talebinde bulunmasna karfllk, Hazret-i Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm, ümmetinden sual sormamak flartyla ilm-i Kurânn talim edi-
lece¤ini tebflir etmifller. Aynen bu hakikat hayatnda tezahür etmifl; daha
sabavetinde iken bir allâme-i asr olarak tannmfl ve katiyen kimseye su-
al sormamfl, fakat sorulan bütün suallere mutlaka cevap vermifltir.
âdet:
alflkanlk.
Aleyhissalâtü Vesselâm:
Salât
ve selâm onun üzerine olsun.
allâme-i asr:
asrn en büyük âli-
mi.
bilâhere:
sonra, sonralar.
derece:
mertebe, kademe.
ehemmiyet vermek:
de¤er ver-
mek.
feyiz:
Allah'n kuluna ba¤fllad¤
marifet ve dinî heyecan.
hakikat:
gerçek, bir fleyin asl ve
esas.
hazerat:
hazretler.
hitapta bulunmak:
bir gruba ve-
ya bir toplulu¤a karfl konuflmak.
icap etmek:
gerekmek.
icra-i tedris:
ders alma.
ilim:
kâinat içinde meydana ge-
len olaylarn sebep, olufl, sonuç
ve tesirleri konusunda, akln ölçü-
leri çerçevesinde tahsil ve tecrü-
be ile edinilen do¤ru bilgi, bilim.
ilm-i Kurân:
Kurân ilmi.
izzet:
itibar, fleref.
kasaba:
flehirden küçük, köyden
büyük, henüz krsal özelliklerini
yitirmemifl olan yerleflim merke-
zi.
kat'iyen:
hiçbir zaman, asla.
mazhar olmak:
nail olmak, fleref-
lenmek.
medrese:
slâm dünyasnda dü-
zenli ö¤retim kuruluflu, mektep.
meflhur:
tannmfl, ünlü.
müddet:
zaman, süre.
56 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
LK
H
AYATI
müderris:
medrese hocas.
nahiye:
idarî teflkilâtlanmada
kaza ile köy arasndaki kade-
me.
peder:
baba.
peygamberan- izam:
büyük
peygamberler.
sabavet:
çocukluk.
Srat Köprüsü:
slâm akaidin-
de, Cehennem üzerine çekil-
mifl oldu¤una inanlan, kldan
ince klçtan keskin, geceden
karanlk gibi mecazî ifadelerle
vasflandrlan, mahiyetini
tam olarak kavrayamad¤mz
köprü.
sual:
soru.
flevk:
aflr istek ve heves.
tahsil:
ö¤renme.
tahsil-i ilim:
ilim ö¤renme.
talebe:
ö¤renciler.
talepte bulunmak:
istemek,
dilemek.
talim etmek:
ö¤retmek, ye-
tifltirmek.
tarihçe-i hayat:
bir kimsenin
hayatn anlatan kitap, biyog-
rafi.
tavsiye etmek:
ö¤ütlemek.
tebdil-i hava:
hava de¤iflikli-
¤i.
tebflir etmek:
müjdelemek.
tenezzül etmek:
alçakgönül-
lülük göstermek.
terk etmek:
brakmak.
tezahür etmek:
zuhur et-
mek, görünmek.
ümmet:
Müslümanlarn ta-
mam.
ziyaret:
görmeye gitme.