Tarihçe-i Hayat - page 59

O ZAMANK‹ HAYATINA
KISA B‹R BAKIfi
Evvelâ:
Hükema-i ‹flrakiyyunun mesleklerine sülûk
ederek, züht ve riyazete bafllad›. Hükema-i ‹flrakiyyun,
tedriç kanunu mucibince vücutlar›n› riyazete al›flt›rm›fl-
lard›; o ise, tedrice riayet etmeyerek, birden bire riyaze-
te dald›. Gün geçtikçe vücudu tahammül etmeyerek za-
y›f düflmeye bafllad›. Üç günde bir parça ekmekle idare
ediyordu. Ulema-i ‹flrakiyyunun “riyazetin küflayifl-i fikre
hizmet etti¤i” nazariyesi üzerine, onlar gibi yapaca¤›m
diye çal›fl›yordu.
Saniyen:
‹mam-› Gazalî Hazretlerinin
‹hyaü’l-
Ulûm
’unda tasavvuf nokta-› nazar›nda
1
n
?o
Ñ`j/
ôo
j n
’ Én
e '
‹p
G n
?jp
ôo
j Én
e r
´n
O
kaidesine ittibaen, ekme¤i bi-
le bir zaman terk edip, ot ile idareye koyuldu.
Salisen:
Nadir konufluyordu. Kürtlerin edip dâhîlerin-
den Molla Ahmed Hâni Hazretlerinin gündüzleyin bile
havf ile girilen kubbe-i saadetine kapan›r, bazen gecele-
yin de orada kal›rd›. Bundan dolay› ahali Bediüzza-
man’a, “Ahmed Hâni Hazretlerinin feyzine mazhar ol-
mufltur” diyordu. Bu hâli müflarünileyhin kerametine
hamlederlerdi.
O vakitlerde kendisi on üç, on dört yafllar›nda idi.
Sonra, ulemadan mümtaz simalarla mülâkat etmeye ka-
rar verdi. Ve Ba¤dat’a ziyaret kast›yla, hocas›ndan izin
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 59
‹
LK
H
AYATI
mümtaz:
seçkin.
müflarünileyh:
sözü edilen kifli.
nadir:
seyrek, az.
nazariye:
ilmi görüfl, teori.
nokta-i nazar:
bak›fl aç›s›.
riayet etmek:
uymak, tâbi ol-
mak.
riyazet:
nefsi terbiye, dünya lez-
zetlerinden ve rahat›ndan sak›n-
ma.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci olarak.
sima:
kimse, kifli, flahsiyet.
sülûk etmek:
bir yol tutmak.
tahammül etmek:
yüke katlan-
mak.
tasavvuf:
kiflinin kalbini dünya il-
gilerinde kesip gönlünü Allah sev-
gisine ba¤lamas›.
tedrîc:
derece derece ilerleme.
terk etmek:
b›rakmak.
ulema:
âlimler, ilim sahipleri.
ulema-i iflrak›yyun:
iflrak›yyun
âlimleri.
zühd:
maddî fleylere s›rt çevirme.
ahali:
halk.
dâhî:
deha sahibi.
edip:
edebiyatç›.
evvelâ:
birinci olarak.
feyz:
ihsan, ba¤›fl, kerem.
hamletmek:
yormak.
havf:
korku.
hazret:
sayg›, ululama, yü-
celtme, övme maksad›yla
kullan›lan tabir.
hizmet:
bir kimsenin hesab›-
na veya menfaatine ifl görme.
hükema-i iflrak›yyun:
iflraki-
ye mesle¤indeki filozoflar.
idare etmek:
yetinmek.
ittibaen:
tâbi olarak, ittiba
ederek, uyarak, yolundan gi-
derek.
kaide:
usul, kural.
kanun:
bir iflte uyulmas› ge-
reken usul, yol, nizam.
keramet:
kerem, ihsan.
kubbe-i saadet:
saadet kub-
besi, mutluluk kubbesi.
küflayifl-i fikir:
fikir aç›kl›¤›,
düflünce eyleminin coflmas›.
mazhar:
olmak nail olmak,
kavuflmak.
meslek:
gidifl, usül, tarz.
mucibince:
gere¤ince.
mülâkat etmek:
görüflmek,
konuflmak.
1.
fiüpheli olan› b›rak, flüpheli olmayana bak. (
Buharî
, Büyu: 6;
Tirmizî
, K›yame: 60.)
1...,49,50,51,52,53,54,55,56,57,58 60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,...1390
Powered by FlippingBook