O ZAMANK HAYATINA
KISA BR BAKIfi
Evvelâ:
Hükema-i flrakiyyunun mesleklerine sülûk
ederek, züht ve riyazete bafllad. Hükema-i flrakiyyun,
tedriç kanunu mucibince vücutlarn riyazete alfltrmfl-
lard; o ise, tedrice riayet etmeyerek, birden bire riyaze-
te dald. Gün geçtikçe vücudu tahammül etmeyerek za-
yf düflmeye bafllad. Üç günde bir parça ekmekle idare
ediyordu. Ulema-i flrakiyyunun riyazetin küflayifl-i fikre
hizmet etti¤i nazariyesi üzerine, onlar gibi yapaca¤m
diye çalflyordu.
Saniyen:
mam- Gazalî Hazretlerinin
hyaül-
Ulûm
unda tasavvuf nokta- nazarnda
1
n
?o
Ñ`j/
ôo
j n
Én
e '
p
G n
?jp
ôo
j Én
e r
´n
O
kaidesine ittibaen, ekme¤i bi-
le bir zaman terk edip, ot ile idareye koyuldu.
Salisen:
Nadir konufluyordu. Kürtlerin edip dâhîlerin-
den Molla Ahmed Hâni Hazretlerinin gündüzleyin bile
havf ile girilen kubbe-i saadetine kapanr, bazen gecele-
yin de orada kalrd. Bundan dolay ahali Bediüzza-
mana, Ahmed Hâni Hazretlerinin feyzine mazhar ol-
mufltur diyordu. Bu hâli müflarünileyhin kerametine
hamlederlerdi.
O vakitlerde kendisi on üç, on dört yafllarnda idi.
Sonra, ulemadan mümtaz simalarla mülâkat etmeye ka-
rar verdi. Ve Ba¤data ziyaret kastyla, hocasndan izin
TARHÇE- HAYATI
| 59
LK
H
AYATI
mümtaz:
seçkin.
müflarünileyh:
sözü edilen kifli.
nadir:
seyrek, az.
nazariye:
ilmi görüfl, teori.
nokta-i nazar:
bakfl açs.
riayet etmek:
uymak, tâbi ol-
mak.
riyazet:
nefsi terbiye, dünya lez-
zetlerinden ve rahatndan sakn-
ma.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci olarak.
sima:
kimse, kifli, flahsiyet.
sülûk etmek:
bir yol tutmak.
tahammül etmek:
yüke katlan-
mak.
tasavvuf:
kiflinin kalbini dünya il-
gilerinde kesip gönlünü Allah sev-
gisine ba¤lamas.
tedrîc:
derece derece ilerleme.
terk etmek:
brakmak.
ulema:
âlimler, ilim sahipleri.
ulema-i iflrakyyun:
iflrakyyun
âlimleri.
zühd:
maddî fleylere srt çevirme.
ahali:
halk.
dâhî:
deha sahibi.
edip:
edebiyatç.
evvelâ:
birinci olarak.
feyz:
ihsan, ba¤fl, kerem.
hamletmek:
yormak.
havf:
korku.
hazret:
sayg, ululama, yü-
celtme, övme maksadyla
kullanlan tabir.
hizmet:
bir kimsenin hesab-
na veya menfaatine ifl görme.
hükema-i iflrakyyun:
iflraki-
ye mesle¤indeki filozoflar.
idare etmek:
yetinmek.
ittibaen:
tâbi olarak, ittiba
ederek, uyarak, yolundan gi-
derek.
kaide:
usul, kural.
kanun:
bir iflte uyulmas ge-
reken usul, yol, nizam.
keramet:
kerem, ihsan.
kubbe-i saadet:
saadet kub-
besi, mutluluk kubbesi.
küflayifl-i fikir:
fikir açkl¤,
düflünce eyleminin coflmas.
mazhar:
olmak nail olmak,
kavuflmak.
meslek:
gidifl, usül, tarz.
mucibince:
gere¤ince.
mülâkat etmek:
görüflmek,
konuflmak.
1.
fiüpheli olan brak, flüpheli olmayana bak. (
Buharî
, Büyu: 6;
Tirmizî
, Kyame: 60.)