Tarihçe-i Hayat - page 53

Birinci K›s›m
‹lk Hayat›
B
ediüzzaman Said Nursî,
(Rumî 1293) tarihinde
Bitlis vilâyetine ba¤l› Hizan kazas›n›n ‹sparit nahi-
yesinin Nurs köyünde do¤mufltur. Babas›n›n ad› Mirza,
anas›n›n ad› Nuriye’dir. Dokuz yafl›na kadar peder ve va-
lidesinin yan›nda kald›. O esnada, bir hâlet-i ruhiye, tah-
silde bulunan büyük biraderi Molla Abdullah’›n ilimden
ne derece feyizyab oldu¤unu tetkike sevk etti. Molla Ab-
dullah’›n, gittikçe tekâmül ederek köydeki okumam›fl ar-
kadafllar›ndan okumakla tezahür eden meziyetini düflü-
nüp hayran kald›. Bunun üzerine ciddî bir flevk ile tahsi-
li gözüne ald› ve bu niyetle nahiyeleri ‹sparit oca¤› dahi-
linde bulunan Ta¤ köyünde Molla Mehmed Emin Efen-
dinin medresesine gitti. Fakat fazla duramad›. Hâlet-i f›t-
riyeleri icab›, daima izzetini
(HAfi‹YE)
korumas› ve hatta
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 53
‹
LK
H
AYATI
kader-i ‹lâhî:
‹lâhî kader, Allah'›n
kader kanunu.
kaza:
ilçe.
levaz›mat:
lüzumlu maddeler, ih-
tiyaç maddeleri.
mahiyet:
bir fleyin asl›, esas›, ha-
kikati.
medrese:
‹slâm dünyas›nda dü-
zenli ö¤retim kuruluflu, mektep.
meziyet:
de¤erlilik, yüksek ka-
rakter, fazilet.
muazzam:
ehemmiyetli, önemli.
muhabbet:
sevgi.
muhteflem:
ihtiflaml›, görkemli,
yüce, büyük.
nahiye:
idarî teflkilâtlanmada ka-
za ile köy aras›ndaki kademe.
niyet:
maksat, meram.
peder:
baba.
Rumî:
Osmanl› devletinde malî
ifllerde kullan›lan günefl takvimi.
sevk etmek:
yöneltmek.
flevk:
fliddetli arzu ve heves.
tahsil:
ö¤renim.
tekâmül etmek:
kemal bulmak,
olgunlaflmak.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, incele-
me.
tezahür etmek:
ortaya ç›kmak,
belirmek.
valide:
anne.
vilâyet:
il.
HAfi‹YE:
Molla Said’de küçük yaflta görülen bu izzet, nefse muhabbet-
ten gelmiyordu. Kader-i ‹lâhî, istikbalde i’lâ-i kelimetullah vazifesini ina-
yetiyle verece¤i bir abdine, o vazifeyi bihakk›n ifas› için lâz›m olacak has-
letlerden biri olan izzet-i ilmiyeyi vermiflti. Molla Said, henüz o zaman bu-
nun mahiyet ve hikmetini belki bilemiyordu, fakat zaman gösterdi ki, flim-
di muhteflem bir a¤aç mahiyetini alan Risale-i Nur’un muazzam ve genifl
hizmetinin levaz›mat›ndan olan izzet-i ilmiyeyi Cenab-› Hak Molla Said’in
ruhunda, tâ o zaman küçük bir çekirdek olarak dercetmiflti.
abd:
kul.
amirâne:
emrederek, emre-
dercesine.
bihakk›n:
tamam›yla, hakk›y-
la.
birader:
erkek kardefl.
Cenab-› Hak:
Allah.
çekirdek:
bir fleyin esas›, özü.
dahil:
iç, içeri.
derç etmek:
yerlefltirmek,
sokmak.
derece:
de¤er, miktar.
esna:
s›ra, zaman.
feyizyab olmak:
feyiz bul-
mak.
hâlet-i f›triye:
do¤ufltan ge-
len nitelik.
hâlet-i ruhiye:
insan›n ruh
hâli.
haslet:
güzel huy, iyi özellik.
hayran kalmak:
çok be¤en-
mek.
hikmet:
herkesin bilmedi¤i
gizli sebep.
hizmet:
bir u¤urda bir iflin ya-
p›lmas› için çal›flma.
icap:
gerekme hali.
ifa:
bir ifli yapma, bir ifli ger-
çeklefltirme.
i'lâ-y› kelimetullah vazifesi:
Allah'›n ad›n›, Allah'›n birli¤ini
yükseltme, yüceltme yüküm-
lülü¤ü.
ilim:
bilim.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
istikbal:
gelecek.
izzet:
itibar, fleref.
izzet-i ilmiye:
ilmin gerektir-
di¤i vakar, haysiyet, fleref ve
a¤›rbafll›l›k.
1...,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52 54,55,56,57,58,59,60,61,62,63,...1390
Powered by FlippingBook