Tarihçe-i Hayat - page 48

Onun için,
Risale-i Nur
hakk›nda beyan edilen ve neflre-
dilen senalara bu gibi noktalardan bakmak lâz›md›r; yok-
sa hizmete zarar olur. Dar düflünce ile hareket etmek za-
man›nda de¤iliz. ‹mans›zlar, kendi muz›r mesleklerini,
menfi ideolojilerini, sahte kahramanlar›, hatta ‹slâm düfl-
manlar›n› —onlar asla lây›k olmad›¤› hâlde— çeflitli
methüsena ile insanl›¤›n nazar›na göstermeye, alk›fl top-
lamaya çal›fl›yorlar. Uza¤a gitmeye lüzum yok; dünyay›
saran dehfletli dinsizlik cereyan›n› idare edenler büyük
kahramanlar olarak ilân edilirken, neden Müslümanlar
hak dinlerini medh ü sena etmesinler, onun kemalât›n›,
ulviyetini neflretmesinler; Kur’ân’a âyine olan ve bu za-
man›n dinsizlik cereyanlar›na meydan okuyup, dine en
büyük hizmeti ifa eden bir eser külliyat› ve onun muhte-
rem, mütevazi ve hadsiz zulümlere maruz kalm›fl müellifi
medhedilmesin? Hâlbuki, yaz›lan yaz›lar mücerret mevzu-
lar olarak de¤il, ekseriyetle müdafaa kabîlinden, aleyhte-
ki iftiralara cevap olarak neflredilmifl hakikatlerdir.
ì ‰Ġ
Üstad›n hayat›, küllî hizmeti noktas›ndan topluca iki
büyük safha arz etmektedir.
Birincisi:
Do¤uflundan itibaren tahsil hayat›,
Van’daki ikameti, ‹stanbul’a gelifli, siyasî hayat›, seyahat-
leri, Harb-i Umumiyeye ifltiraki, Rusya’daki esareti, ‹s-
tanbul’da Darü’l-Hikmeti’l-‹slâmiye azal›¤›nda bulunuflu,
Kuva-i Milliyede ‹stanbul’daki hizmeti, Ankara’ya gele-
rek ilk Meclis-i Mebusandaki faaliyetleri ve k›sa bir
aleyhteki:
zarar›na yönelik.
arz:
ifade etme.
asla:
hiç bir vakit, olmas› imkân-
s›z.
âyine:
ayna, mirat.
aza:
bir kurulufla mensup, üye.
beyan:
anlatma, aç›k söyleme,
bildirme, izah.
cereyan:
fikir, sanat, siyaset ha-
reketi.
dehflet:
büyük korku hâli, kork-
ma, ürkme.
ekseriyetle:
daha ziyadesiyle,
çoklukla, ço¤unlukla.
esaret:
esirlik, harp esirli¤i, tut-
sakl›k.
faaliyet:
durmadan çok çal›flma,
hareket, gayret.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu flu-
dur ki, öyle iken, oysa ki, hakikat
flu ki.
Harb-i Umumî:
genel harp, umu-
mî savafl.
hatta:
manaya kuvvet vermek
için "üstelik, fazla olarak, bundan
baflka, kadar, bile, dahi, hem
de..." manalar›nda, cümle baflla-
r›nda kullan›lan edatt›r.
idare:
bir ifli yürütme, çekip çevir-
me.
ifa:
bir ifli yapma, bir ifli gerçek-
lefltirme.
iftira:
asl› olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu bafl-
kas›na yükleme, bühtan, ifk.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
ilân:
meydana ç›karma, belli et-
me, yayma, duyurma, bildirme.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
ifltirak:
kat›lma, benimseme.
itibaren:
den beri, ...den bafllaya-
rak, itibar ederek.
kabil:
soy, nevi, s›n›f, cins, tür.
kemalât:
faziletler, iyilikler, ke-
maller, olgunluklar, mükemmel-
likler.
Kuva-i Milliye:
millî kuvvetler, ‹s-
tiklâl Harbinde Anadolu'da kuru-
lan hükümet ve bu hükümetin
askerî kuvveti, millî kuvvet.
küllî:
çok, büyük, çok miktarda.
külliyat:
bir fleyin bütünü, bir fle-
yin tamam›, hepsi.
lây›k:
vas›flar›, nitelikleri, özü, ha-
reket ve davran›fllar›yla bir fleyi
elde etmeye hak kazanm›fl olan.
lâz›m:
gerek, gerekli, lüzumlu.
lüzum:
ihtiyaç, gereklik.
maruz:
bir fleyin karfl›s›nda, tesiri
alt›nda bulunan ve önünde engel
ve siper bulunmayan.
Meclis-i Mebusan:
mebuslar
meclisi, Osmanl› devleti zaman›n-
da halk taraf›ndan seçilen me-
buslar›n meclisi, Millet Meclisi.
48 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
G
‹R‹fi
menfi:
müspet olmayan,
olumsuz, hakikatin aksini id-
dia eden.
meslek:
kiflinin kendi yap›s›-
na uygun bulup yürüdü¤ü
manevî yol, aklen, kalben,
amelen yürünen yol.
methüsena:
methedip övme.
meth:
övme, birinin iyi fleyle-
rini söyleme, sena, sitayifl.
mevzu:
ele al›nan, üzerinde
durulan husus, bahis, konu.
muhterem:
sayg› de¤er, hür-
mete lây›k, aziz, sayg›n.
muz›rr:
zararl›, zarar veren,
zarara sebep olan, zarar› do-
kunan.
mücerret:
yaln›z, tek, tek ba-
fl›na, soyut.
müdafaa:
savunma.
müellif:
telif eden, yazan, ya-
zar.
mütevâz›:
tevâzu eden, alçak
gönüllü olan, kibirsiz, göste-
riflsiz.
nazar:
dikkat, bak›fl.
neflr:
yay›m, yay›n.
safha:
devre, merhale, evre.
senâ:
överek bahsetme, öv-
me, övüfl, medih.
seyahat:
yolculuk, uzun yol-
culuk.
siyasî:
siyaset gere¤i olan, si-
yasetle ilgili, siyasete ait.
tahsil:
ilim ö¤renme, bilgi
edinme, ö¤renim.
ulviyet:
ulvîlik, yücelik, yük-
seklik, ululuk.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, cefa,
iflkence.
1...,38,39,40,41,42,43,44,45,46,47 49,50,51,52,53,54,55,56,57,58,...1390
Powered by FlippingBook