Tarihçe-i Hayat - page 57

vilâyetine tâbi Bayezit’e hareket etti. Hakikî tahsiline ifl-
te bu tarihte bafllar. Bu zamana kadar hep “sarf” ve “na-
hiv” mebadileriyle meflgul olmufltu ve “izhar”a kadar
okumufltu. Bayezit’te fieyh Mehmed Celâlî Hazretlerinin
nezdinde yapt›¤› bu hakikî ve ciddî tahsili üç ay kadar de-
vam etmifltir. Fakat pek gariptir. Zira fiarkî Anadolu
usul-i tedrisiyle,
Molla Cami
’den, nihayete kadar ikmal-i
nüsah etti. Buna da, her kitaptan bir veya iki ders, niha-
yet on ders tederrüs etmekle muvaffak oldu ve müteba-
kisini terk eyledi. Hocas› fieyh Mehmed Celâlî Hazretle-
ri ne için böyle yapt›¤›n› sual edince, Molla Said ceva-
ben, “Bu kadar kitab› okuyup anlamaya muktedir de¤i-
lim. Ancak, bu kitaplar bir mücevherat kutusudur; anah-
tar› sizdedir. Yaln›z sizden flu kutular›n içinde ne bulun-
du¤unu göstermenizin istirham›nday›m. Yani, bu kitap-
lar›n neden bahsettiklerini anlayay›m da, bilahare tab’›-
ma muvaf›k olanlara çal›fl›r›m,” demifltir.
Maksad› ise, esasen kendisinde f›traten mevcut bulu-
nan icat ve teceddüt fikrini medrese usullerinde göster-
mek ve bir teceddüt vücuda getirmek
(HAfi‹YE)
ve bir sürü
hafliye ve flerhlerle vakit zayi etmemekti. Bu suretle,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 57
‹
LK
H
AYATI
meflgul olmak:
ilgilenmek, u¤-
raflmak.
mevcut bulunmak:
haz›r bulun-
mak.
muktedir:
gücü yeten.
muvaffak olmak:
baflar›l› olmak,
baflarmak.
muvaf›k:
uygun.
mücevherat:
mücevherler.
müfltak:
arzulu.
müteflekkil:
meydana gelen,
meydana gelmifl, kurulmufl, ku-
rulu.
nahiv:
Arapça dilbilgisinin konu-
su cümleler olan bölümü.
nezd:
yan, huzur.
nihayet:
son, bitim; en sonunda.
refakat:
yol arkadafll›¤›.
sarf:
Arapça dilbilgisinin konusu
kelimeler olan bölümü.
sual etmek:
sormak.
suret:
tarz, yol, gidifl.
fiarkî Anadolu:
Do¤u Anadolu.
flerh:
bir eserin zor anlafl›lan yer-
lerini çözüp yorumlayarak aç›kla-
ma ve bu maksatla yaz›lan eser.
tab:
tabiat, karakter, yarat›l›fl, hil-
kat.
tâbi:
ba¤l›.
tahsil:
ö¤renim.
teceddüt:
yeni hale gelme, yeni-
leflme, yenilik.
telif:
kitap yazma.
terk eylemek:
b›rakmak.
usûl:
tarz, üslûp.
usûl-i tedris:
e¤itim-ö¤retim me-
todu.
vilâyet:
il.
vücut:
var olma, var olufl, varl›k.
zat:
kifli, flah›s.
zayi etmek:
ziyan etmek.
zira:
çünkü, flu sebepten ki.
HAfi‹YE:
Yirmi üç senede telifi tamamlanan ve yüz otuz kitaptan müte-
flekkil
Risale-i Nur
adl› eserleriyle, ilm-i kelâm sahas›nda bir teceddüt yap-
t›¤› görülmüfltür.
Evet, kendisi, on befl sene tahsili lâz›m gelen ilmi üç ayda elde etmesi,
gaybî bir iflarettir ki:
"Bir zaman gelecek, on befl sene de¤il, bir sene bile ilm-i iman dersini
alacak medreseler ele geçmeyecek. ‹flte o zamanda, müfltaklara on befl
bilâhere:
sonra, sonralar›.
cevaben:
cevap olarak.
esasen:
asl›nda.
eser:
kitap.
f›traten:
yarat›l›fltan, yarat›l›fl
itibariyle.
fikir:
düflünce.
garip:
hayret verici.
gaybî:
gayba ait, gaypla ilgili.
hakikî:
gerçek.
hareket etmek:
yola ç›kmak.
hafliye:
bir eserin metnini
flerh ve izah eden kitap.
hazret:
sayg›, ululama, yü-
celtme, övme maksad›yla
kullan›lan tabir.
hoca:
ö¤retmen.
icat:
yeni bir fley ortaya koy-
ma, bulufl.
ilim:
kâinat içinde meydana
gelen olaylar›n sebep, olufl,
sonuç ve tesirleri konusunda,
akl›n ölçüleri çerçevesinde
tahsil ve tecrübe ile edinilen
do¤ru bilgi, bilim.
ilm-i kelâm:
kelâm ilmi, Ce-
nab-› Hakk›n zat ve s›fatlar›n-
dan, nübüvvet, haflir, kader
gibi imana ait meselelerden
‹slâmî esaslar dairesinde delil
ve bürhana dayal› olarak
bahseden ilim.
istirham:
rica etme.
izhar:
a盤a vurma, meydana
ç›karma, aflikâr etme.
lâz›m gelmek:
gerekmek.
maksat:
istenilen fley, niyet.
mebadi:
temel prensip.
medrese:
‹slâm dünyas›nda
düzenli ö¤retim kuruluflu,
mektep.
1...,47,48,49,50,51,52,53,54,55,56 58,59,60,61,62,63,64,65,66,67,...1390
Powered by FlippingBook