istedi. Dervifl k›yafetine girdi. Yollar› takip etmeden,
da¤larda, ormanlarda gece dolaflarak, Ba¤dat’a gitmek
niyetinde iken, Bitlis’e geldi.
Bitlis’te fieyh Mehmed Emin Efendi Hazretlerinin ya-
n›na giderek, iki gün kadar dersinde bulundu. fieyh Meh-
med Emin Efendi, kendisine kisve-i ilmiyeye girmesini
teklif etti. Molla Said cevaben, “Ben henüz sinn-i bülu¤a
vas›l olmad›¤›mdan, muhterem bir müderris k›yafetini
kendime yak›flt›ram›yorum. Ve ben bir çocuk iken, nas›l
hoca olabilirim?” diyerek teklifini kabul etmemifltir.
Bundan sonra, fiirvan’daki biraderinin yan›na gitti.
Orada büyük kardefliyle ilk görüflmede aralar›nda flöyle-
ce k›sa bir muhavere cereyan etti.
Molla Abdullah:
“Sizden sonra ben fierh-i fiemsî kitab›n› bitirdim, siz
ne okuyorsunuz?”
Bediüzzaman:
“Ben seksen kitap okudum.”
Molla Abdullah:
“Ne demek?”
Bediüzzaman:
“‹kmal-i nüsah ettim ve s›ran›za dahil olmayan birçok
kitaplar› da okudum.”
Molla Abdullah:
“Öyle ise seni imtihan edeyim?”
Bediüzzaman: “Haz›r›m; ne sorarsan›z sorunuz.”
Molla Abdullah, biraderini imtihan eder. Kifayet-i ilmiye-
sini takdir ile, sekiz ay evvel talebesi bulunan Molla Said’i
60 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
‹
LK
H
AYATI
birader:
erkek kardefl.
cereyan etmek:
olmak, mey-
dana gelmek.
cevaben:
cevap olarak.
dervifl:
bir tarikate girmifl,
onun yasa ve törelerine ba¤l›
kimse.
evvel:
önce.
hoca:
ö¤retmen.
ikmal-i nüsah:
nüshalar› ta-
mamlama.
kast:
niyet, amaç.
kifayet-i ilmiye:
ilmî yeterli-
lik.
kisve-i ilmiye:
ilim adamlar›-
na, hocalara ait elbise, ilmî k›-
yafet.
muhavere:
konuflma, sohbet.
muhterem:
sayg›de¤er, aziz.
müderris:
medrese hocas›.
sinn-i bulû¤:
ergenlik yafl›.
takdir:
bir fleyin de¤erini, k›y-
metini, lüzumunu anlama.
talebe:
ö¤renciler.
teklif:
yap›lmas›, kabulü veya
incelenmesi için sunma.
üstat:
ö¤retici.
vas›l olmak:
eriflmek, ulafl-
mak.
ziyaret:
görmeye gitme.