Girifl
Evvelâ flunu itiraf edelim ki, bu
Tarihçe-i Hayat
büyük
Üstadn hayatn tam manasyla ifade etmekten çok
uzaktr. Pek çok noktalar ksa kesilmifltir.
Hem, onun flahsiyetine ait hususlar aydnlatacak ve
açacak mahiyetteki vaka ve hâdiselerden birço¤u zikre-
dilmemifltir. Serd edilen fikir ve kanaatleri teyit eden
vaka ve hâdiseler pek çoktur. Bahsetmeyiflimizin yegâ-
ne sebebi, kendisinin raz olmamasdr.
Evvelden beri hem sohbetlerinde, hem mektuplarnda
bu zamann cemaat zaman olup, flahsî kemalât ve me-
ziyetlerin hizmet-i imaniyede flahs- manevî kadar tesiri
olmad¤n zikretmesi; hem, flahsndan ziyade Kurân-
Hakîmden nebean eden
Risale-i Nur
a nazar edilmesini,
bütün kymet ve faziletin
Risale-i Nur
da tecellî eden ha-
kikat-i Kurâniyeye ait oldu¤unu defalarca ihtar etmesi
ve kendisine ait böyle bir tarihçe-i hayat hazrland¤n
duydu¤u zaman, Tafsilâta lüzum yok. Yalnz
Risale-i
Nur
hizmetine dair bahisler yazlsn diye haber gönder-
mesi gibi sebeplere binaen, flahsna ait bahisler gayet k-
sa kesilmifltir. Üstadn hayatna temas eden ve daha
ziyade hizmet-i Nuriyeye ait mektuplar, müdafaalar,
muhtelif zamanlara ait o zamandaki ahvalini bir derece
ifade eden makale ve hatralarn oldu¤u gibi koyduk. Bu
TARHÇE- HAYATI
| 39
G
Rfi
kemmellikler.
kymet:
de¤er.
Kur'ân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur'ân.
lüzum:
ihtiyaç, gereklik.
mahiyet:
bir fleyin asl, esas, ha-
kikat, iç yüzü, bir fleyi tayin eden
aslî unsur, neden ibaret oldu¤u,
nitelik.
mana:
anlam.
meziyet:
bir kifliyi baflkalarndan
ayran veya yücelten vasf, üstün-
lük vasf, de¤erlilik, yüksek ka-
rekter, fazilet.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli, çeflit
çeflit, farkl.
müdafaa:
savunma.
nazar:
dikkat, göz atma, bakma,
bakfl.
nebean:
yerden çkma, kaynama,
fflkrma.
raz:
rza gösteren, kabul eden,
boyun e¤en, muvafakat eden,
hoflnut olan.
serd:
güzel sözle ifade etme.
sohbet:
topluluk hâlinde iken
herhangi bir konuda yaplan kar-
fllkl konuflma.
flahs:
insann kendi nefsi, kendi
varl¤, nefis, zat.
flahs- manevî:
manevî flahs.
flahsî:
flahsa ait, kifliye, kendine
ait, flahsla ilgili, hususî.
flahsiyet:
bir ferdin kendine has
görünüfl, duyufl, düflünüfl ve dav-
ranfllarnn tamam, kiflilik, kifli
özelli¤i.
tafsilât:
tafsiller, açklamalar,
izahlar, etrafl olarak bildirmeler.
tarihçe-i hayat:
bir kimsenin ha-
yatn anlatan kitap.
tecelli:
açlp belirme, açkça or-
taya çkma, aydnlanma.
tesir:
etki.
teyit:
do¤rulama, do¤ru çkarma,
destekleme.
vaka:
vuku bulan, olan, geçen
fley.
yegâne:
biricik, tek, yalnz.
zikir:
anma, bildirme, söylenme,
ifade etme.
ziyade:
çok, fazla, artk.
ahval:
durum vaziyet.
bahis:
konu, mesele.
bahsetme:
konu etme, anlat-
ma.
binaen:
den dolay, -den ötü-
rü, -için, -dayanarak, yapla-
rak, bu sebepten.
cemaat:
topluluk.
dair:
belli bir fley hakknda
olan, alâkal, müteallik, ait, il-
gili.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangç.
evvelâ:
birinci olarak, her
fleyden önce, ilk önce.
fazilet:
de¤er, meziyet.
fikir:
rey, görüfl, mülâhaza,
kanaat.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hâdise:
vaka, olay, ilk defa
olan, meydana çkan hâl.
hakikat-i
Kur'âniye:
Kur'ân'n asl, mahiyeti.
hizmet-i imaniye:
imana ait
hizmet, iman ve Kur'ân haki-
katlerinin ikna edici ve ilmî
delillerle anlafllmasna hiz-
met etme.
hizmet-i Nûriye:
Nur hizmeti,
Risâle-i Nur için çalflma.
husus:
konu, özellik.
ifade:
anlatma, anlatm, anla-
tfl.
ihtar:
hatrlatma, bir konuda
hatrlatma yapma.
itiraf:
baflkalarnn bilmedi¤i
gizli bir kusurunu söyleme,
kendisi için iyi saylmayacak
bir hâli gizlemeyip söyleme.
kanaat:
görüfl, fikir.
kemalât:
faziletler, iyilikler,
kemaller, olgunluklar, mü-