Tarihçe-i Hayat - page 32

Ruhum oldukça müebbet; ebedîdir ömrüm,
En büyük vuslata, Allah’a ç›kan yoldur ölüm.
‚è
Kitaba girmezden evvel, Üstad› ilmî, fikrî, tasavvufî ve
edebî cepheleriyle de mütalâa etmek isterdim. Fakat çok
derin ve pek flümullü olan bu mevzular›n birkaç sayfa ile
hulâsa edilemeyece¤ini kat’î bir surette idrak ettikten
sonra, art›k ad› geçen mevzulara birkaç cümle ile temas
etmeyi münasip gördüm. Rabbim imkânlar lütfederse,
bu derin mevzular› Risale-i Nur Külliyat› ve Nur Talebe-
leri ile birlikte, büyük ve müstakil bir eserle, tahlilî bir su-
rette tetkik ve mütalâa etmeyi bütün ruhumla arzu ediyo-
rum. Bu hususta, büyük Üstad›m›z›n ve aziz kardeflleri-
min k›ymetli dualar›n› niyaz eylerim.
ÜSTADIN ‹LMÎ CEPHES‹
Merhum Ziya Pafla, flu
“Âyinesi ifltir kiflinin, lâfa bak›lmaz,
fiahs›n görünür rütbe-i akl› eserinde”
beyti ile nesilden nesile bir düstur hâlinde intikal edecek
olan çok büyük bir hakikati ifade etmifltir.
Evet, Müslüman ›rk›m›za
Risale-i Nur
Külliyat› gibi
muazzam bir iman ve irfan kütüphanesini hediye eden,
gönüller üzerinde mukaddes bir nur müessesesi kuran
mümtaz ve müstesna zat›n kudret-i ilmiyesi hakk›nda
arzu etmek:
istemek.
âyine:
ayna.
aziz:
muhterem, sayg›n.
beyit:
ayn› vezinle yaz›lm›fl, ma-
na bak›m›ndan birbirine ba¤l› iki
bentlerden oluflan fliirlerde her
bir bend.
cephe:
yön.
düstur:
kural, prensip, esas.
ebedî:
zevalsiz, sonu olmayan.
edebî:
edebiyatla ilgili.
eser:
kitap; bir kimsenin meyda-
na getirdi¤i mahsul.
evvel:
önce.
fikrî:
fikirle alâkal›.
hakikat:
gerçek.
hediye etmek:
birine karfl›l›ks›z
olarak bir fley vermek, arma¤an
etmek.
hulâsa etmek:
özetlemek.
husus:
mevzu, konu.
›rk:
kök, as›l.
idrak etmek:
anlamak.
ifade etmek:
dile getirmek, söy-
lemek.
ilmî:
ilim ile ilgili.
imkân:
iyi flart, elveriflli flart.
intikal etmek:
miras kalmak.
irfan:
Allah'› bilme ve tan›ma.
kat'î:
kesin, flüphesiz.
k›ymetli:
de¤erli.
kudret-i ilmiye:
ilimdeki üstün-
lük.
külliyat:
bir ilim dal›nda veya bir
konuda yaz›lm›fl bütün eserler.
kütüphane:
kitapl›k.
lâf:
lâk›rd›, söz.
lütfetmek:
ikram ve yard›m-
da bulunmak.
merhum:
rahmete kavufl-
mufl, rahmetli.
mevzu:
konu.
muazzam:
ehemmiyetli,
önemli.
mukaddes:
mübarek, kutsal,
aziz, temiz.
müebbet:
sonsuza kadar de-
vam eden, sonsuz, ebedî.
müessese:
kurum, manevî
olarak yerleflmifl, topluma te-
sir eden fikir, düflünce v.b.
mümtaz:
meziyetleriyle bafl-
kalar›ndan ayr›lan, seçkin.
münasip:
uygun, yerinde.
Müslüman:
‹slâm dinine gir-
mifl, ‹slâm dininden olan,
mü’min, Müslim.
müstakil:
ayr›ca, ba¤›ms›z.
müstesna:
istisna olan, bafl-
kas›na benzemeyen, benzeri
olmayan, seçkin, mümtaz,
fevkalâde.
mütalâa etmek:
bir konuda
karar verebilmek için iyice
düflünmek.
nesil:
kuflak.
niyaz eylemek:
rica etmek.
nur:
ilim.
rütbe-i ak›l:
akl›n derecesi.
suret:
flekil, tarz.
flah›s:
kifli, kimse, fert.
flümul:
içine alma, kaplama,
ihata etme, havi olma.
tahlilî:
tahlile ait, tahlille ilgili.
talebe:
ö¤renciler.
tasavvufî:
tasavvufla ilgili.
tetkik:
inceleme.
vuslat:
kavuflma, eriflme.
zat:
kifli, flah›s, fert.
32 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
Ö
N SÖZ
1...,22,23,24,25,26,27,28,29,30,31 33,34,35,36,37,38,39,40,41,42,...1390
Powered by FlippingBook