Tarihçe-i Hayat - page 34

tarihte pek çok defalar görülmüfltür ki, bir eser nice fert-
lerin, ailelerin, cemiyetlerin ve say›s›z insan kitlelerinin
hidayet ve saadetine sebep olmufltur. Ah, ne bahtiyard›r
o insan ki, bir mü’min kardeflinin iman›n›n kurtulmas›na
sebep olur!
ÜSTADIN F‹KRÎ CEPHES‹
Malûm ya, her mütefekkirin kendine mahsus bir tefek-
kür sistemi, fikrî hayat›nda takip etti¤i bir gayesi ve bü-
tün gönlü ile ba¤land›¤› bir ideali vard›r. Ve onun tefek-
kür sisteminden, gaye ve idealinden bahsetmek için
uzun mukaddemeler serd edilir. Fakat, Bediüzzaman’›n
tefekkür sistemi, gaye ve ideali, uzun mukaddemelerle fi-
lân yorulmaks›z›n, bir cümle ile hulâsa edilebilir: Bütün
semavî kitaplar›n ve bilumum peygamberlerin yegâne
davalar› olan “Hâl›k-› Kâinat›n ulûhiyet ve vahdaniyetini
ilân” ve bu büyük davay› da ilmî, mant›kî ve felsefî delil-
lerle ispat eylemektir.
“O hâlde Üstad›n mant›k, felsefe ve müspet ilimlerle
de alâkas› var?”
Evet, mant›k ve felsefe, Kur’ân’la bar›fl›p, hak ve ha-
kikate hizmet ettikleri müddetçe, Üstat en büyük mant›k-
ç› ve en kudretli bir feylesoftur. Mukaddes ve cihanflümul
davas›n› ispat vadisinde kulland›¤› en parlak delilleri ve
en kat’î bürhanlar›, Kur’ân-› Kerîm’in Allah kelâm› oldu-
¤unu her gün bir kat daha ispat ve ilân eden “müspet
ilim”dir.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
bahtiyar:
bahtl›, talihli, mutlu.
bilumum:
bütün.
burhan:
do¤ruyu yanl›fltan, hakk›
bat›ldan ay›ran delil.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cephe:
yön.
cihanflümul:
dünya çap›nda.
dava:
takip edilen fikir, iddia.
delil:
belge.
eser:
kitap.
felsefe:
hikmet bilgisi.
felsefî:
felsefe ile ilgili.
fert:
flah›s, kifli.
feylesof:
filozof, bilgin.
fikrî:
fikirle alâkal›, fikre ait.
gaye:
maksat, meram, hedef.
hakikat:
gerçek.
Hâl›k-› Kâinat:
kâinat›n ve için-
deki her fleyin yarat›c›s›, Allah.
hidayet:
iman yoluna girme.
hizmet etmek:
bir u¤urda bir iflin
yap›lmas› için çal›flmak, o ifl için
gayret göstermek, çabalamak.
hülâsa etmek:
özetlemek.
ilân:
meydana ç›karma, belli et-
me, yayma, duyurma, bildirme.
ilim:
kâinat içinde meydana ge-
len olaylar›n sebep, olufl, sonuç
ve tesirleri konusunda, akl›n ölçü-
leri çerçevesinde tahsil ve tecrü-
be ile edinilen do¤ru bilgi, bilim.
ilmî:
ilim ile ilgili.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma.
kat'î:
kesin, flüphesiz.
kelâm:
‹lâhî söz, ‹lâhî emir, vahiy.
kitle:
kütle, y›¤›n, küme.
kudret:
ehil ve muktedir ol-
ma.
mahsus:
baflkas›nda bulun-
mayan, bir fleye veya kifliye
has olan.
malûm:
belli.
mant›k:
do¤ru düflünme, ak-
la uygun söz söyleme, hü-
küm verme usul, esas ve ku-
rallar›ndan bahseden ilim.
mant›kî:
mant›k ilmi ile ilgili.
mukaddeme:
önsöz, dibace.
mukaddes:
mübarek, kutsal,
aziz, temiz.
müddetçe:
sürece.
mü'min:
iman eden, inanan.
müspet ilim:
pozitif bilim.
mütefekkir:
tefekkür eden,
düflünen, her fleyi hikmetin-
ce, ibret almak ve kavramak
üzere düflünen, düflünür.
peygamber:
Allah'›n elçisi, Al-
lah taraf›ndan haber getire-
rek ‹lâhî emir ve yasaklar› in-
sanlara tebli¤ eden elçi, ha-
berci, nebi, resul.
saadet:
mutluluk, bahtiyarl›k.
semavî:
Allah taraf›ndan
olan, ‹lâhî.
serdetmek:
söylemek.
sistem:
yol, yöntem, metot.
takip etmek:
bir yol tutup
gitmek.
tefekkür:
bir mesele hakk›n-
da zihni faaliyet gösterme,
düflünme, zihni yorma.
ulûhiyet:
ilâhl›k, Allah’l›k.
vahdaniyet:
Allah'›n birli¤i ve
varl›¤›, Allah'›n bir oluflu.
yegâne:
biricik, tek, yaln›z.
34 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
Ö
N SÖZ
1...,24,25,26,27,28,29,30,31,32,33 35,36,37,38,39,40,41,42,43,44,...1390
Powered by FlippingBook