Tarihçe-i Hayat - page 28

etmifltir. Ve bunda da, ne pahas›na olursa olsun, sebat
eylemekte hâlâ devam etmektedir.
‹flin orijinal taraf›, bu meslek, kendi flahs›na münhas›r
kalmam›fl, talebelerine de kudsî bir mefkûre hâlinde inti-
kal etmifltir. Nur deryas›nda y›kanmak flerefine mazhar
olan bir Nur Talebesinin isti¤nas›na hayran olmamak ka-
bil de¤ildir.
Bak›n›z, Üstad,
Mektubat
ünvan›n› tafl›yan flaheserin
‹kinci Mektubunda, bu mühim noktay› alt› vecihle ne ka-
dar asil bir iman ve irfan fluuru ile izah eder:
Birincisi:
Ehl-i dalâlet, ehl-i ilmi, ilmi vas›ta-i cer et-
mekle ittiham ediyorlar. ‘‹lmi ve dini kendilerine medar-›
maiflet yap›yorlar’ deyip, insafs›zcas›na onlara hücum
ediyorlar. Binaenaleyh, bunlar› fiilen tekzip lâz›md›r.
‹kincisi:
Neflr-i hak için enbiyaya ittiba etmekle
mükellefiz. Kur’ân-› Hakîm’de, hakk› neflredenler
1
$G n
¤n
Y s
’p
G n
ip
ôr
Ln
G r
¿p
G ¯ $G n
¤n
Y s
’p
G n
ip
ôr
Ln
G r
¿p
G
diyerek, insan-
lardan isti¤na göstermifller.”
‹flte,
Risale-i Nur
Külliyat›n›n mazhar oldu¤u ‹lâhî fütu-
hat, hep bu enbiya mesle¤inde sebat kahramanl›¤›n›n
flaheser misali ve harikulâde neticesidir. Ve bu sayede
Üstat, izzet-i ilmiyesini cihank›ymet bir elmas gibi muha-
faza eylemifltir.
Art›k herkesin, u¤runda esir oldu¤u maafl, rütbe, ser-
vet ve daha nice bin flahsî ve maddî menfaatlerle asla
asil:
soylu.
binaenaleyh:
bundan dolay›, bu-
na binaen.
cihank›ymet:
dünya de¤erinde.
derya:
deniz, bahr.
ehl-i dalâlet:
do¤ru ve hak yol-
dan sapanlar, dalâlette olanlar.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri, bilimle
u¤raflanlar.
elmas:
çok k›ymetli bir mücev-
her.
enbiya:
nebiler, peygamberler.
esir:
kul, köle.
fatih:
fetheden, açan.
fiilen:
yaparak, iflleyerek.
fütuhat:
zaferler, fetihler, galibi-
yetler.
hak:
do¤ru, gerçek.
harikulâde:
fevkalâde, efli ve
benzeri olmayan, ola¤anüstü.
hayran olmak:
çok takdir etmek,
çok be¤enmek.
hücum etmek:
sald›rmak.
‹lâhî:
Allah'la ilgili, Cenab-› Hakka
dair.
ilim:
bilgi.
intikal etmek:
geçmek, bulafl-
mak, sirayet etmek.
insafs›zca:
ac›mas›zca.
irfan:
Allah'› bilme ve tan›ma,
marifetullah.
isti¤na göstermek:
çekinmek,
uzak durmak.
ittiba etmek:
tâbi olmak, uymak.
ittiham etmek:
suçlamak.
izah etmek:
aç›klamak, bir konu-
yu ayr›nt›lar›yla ortaya koymak.
izzet-i ilmiye:
ilim s›fat›n›n üs-
tünlü¤ü, haysiyeti, flerefi.
kabil:
mümkün.
kudsî:
mukaddes, kutlu, aziz.
Kur'ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur'ân.
lâz›m:
gerek, gerekli, lüzumlu.
maddî:
para, mal vb. fleylerle ilgi-
li.
mazhar olmak:
nail olmak, fleref-
lenmek, kavuflmak.
medar-› maiflet:
geçim kayna¤›.
mefkûre:
ülkü, gaye, ideal.
Mektubat:
Risale-i Nur Külliyat›-
n›n dört büyük kitab›ndan birinin
ad›.
menfaat:
fayda, kâr, gelir.
misal:
örnek, nümune.
muhafaza eylemek:
korumak.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
mükellef:
yükümlü, görevli.
münhas›r:
hasredilmifl, ayr›l-
m›fl, bir fleye veya kimseye
mahsus.
neflir:
yayma.
neflr-i hak:
hakk›, do¤ruyu
yayma, neflretme.
netice:
sonuç.
nur:
ziya, ›fl›k, flule.
orijinal:
özgün, yaln›z kendi-
ne has bir vas›f, nitelik tafl›-
yan.
rütbe:
makam, mevki.
sebat eylemek:
kararl› ol-
mak, karar›ndan vazgeçme-
mek.
servet:
zenginlik, varl›k, mal.
flaheser:
fevkalâde, müthifl.
flah›s:
insan›n kendi nefsi,
kendi varl›¤›, nefis, zat.
flahsî:
kiflisel.
fleref:
onur.
fluur:
bir fleyi anlama, tan›ma
ve kavrama gücü.
talebe:
ö¤renciler, tahsil gö-
renler.
tekzip:
yalanlama.
ünvan:
ad, isim.
vas›ta-i cer etmek:
bir fleyi
kazanç veya menfaate âlet
etmek.
28 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
Ö
N SÖZ
1.
Benim mükâfat›m› ancak Allah verir. • Benim mükâfat›m› ancak Allah verir. (Yunus Sure-
si: 72; Hûd Suresi: 29; Sebe Suresi: 47.)
1...,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27 29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,...1390
Powered by FlippingBook