tafsilâta giriflmek, ö¤le vakti, günefli tarif etmek kadar fu-
zulî bir ifltir.
Yalnz, yank bir flairimizin,
Hüsn olur kim, seyrederken ihtiyar elden gider
dedi¤i gibi, hayatnn her lâhzasnda lâhî tecellilere maz-
har bulunan bu mübarek zatn ilim ve irfanndan, ahlâk
ve kemalâtndan bahsetmek, insana bambaflka bir zevk
ve lâhî bir haz veriyor. Bunun için sözü uzatmaktan ken-
dimi alamyorum.
Üstat, Risale-i Nur Külliyatnda dinî, içtimaî, ahlaki,
edebî, hukukî, felsefî ve tasavvufî en mühim mevzulara
temas etmifl ve hepsinde de harikulâde bir surette mu-
vaffak olmufltur.
flin asl hayret veren noktas, birçok ulemann tehlike-
li yollara saptklar en çetin mevzular gayet açk bir fle-
kilde ve en katî bir surette halletti¤i gibi, en girdapl de-
rinliklerinden, Ehl-i Sünnet ve Cemaatin tuttu¤u nurlu
yolu takip ederek sahil-i selâmete çkmfl ve eserlerini
okuyanlar da öylece çkarmfltr.
Bu sebeple,
Risale-i Nur
Külliyatn aziz milletimizin
her tabakasna kemal-i emniyet ve samimiyetle takdim
etmekle fleref duyuyoruz. Nur Risaleleri, Kurân- Ke-
rîmin nur deryasndan alnan berrak katreler ve hidayet
güneflinden süzülen billûr huzmelerdir. Binaenaleyh, her
Müslümana düflen en mukaddes vazife, iman kurtaracak
olan bu nurlu eserlerin yaylmasna çalflmaktr. Zira,
TARHÇE- HAYATI
| 33
Ö
N SÖZ
ilim:
1. okuyarak ö¤renilen bilgi.
2. kulun marifet sayesinde idrâk
etti¤i fley. 3. fen.
irfan:
Allah'n sr ve gerçeklerini
kavrama, kâinatn srlarn bilme
kudreti.
kat'î:
kesin, flüphesiz.
katre:
damla.
kemalât:
faziletler, iyilikler.
kemal-i emniyet:
tam bir emni-
yet.
külliyat:
bir ilim dalnda veya bir
konuda yazlmfl bütün eserler.
lâhza:
göz açp kapayncaya ka-
dar geçen zaman, an.
mazhar:
nail olma, flereflenme,
kavuflma.
mevzu:
ele alnan, üzerinde du-
rulan husus, bahis, konu.
mukaddes:
mübarek, kutsal,
aziz, temiz.
muvaffak:
baflarl.
mübarek:
hayrl, mutlu, kutlu.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
Müslüman:
slâm dinine girmifl,
slâm dininden olan, mümin.
nurlu:
aydnlk, parltl, flkl.
sahil-i selâmet:
korku ve endifle-
nin olmad¤, güvenilir, emin ky.
samimiyet:
içtenlik.
suret:
tarz, flekil, biçim.
fleref duymak:
onur duymak.
tabaka:
topluluk, snf, zümre.
tafsilât:
tafsiller, açklamalar,
izahlar.
takdim etmek:
arz etmek, sun-
mak.
takip:
peflinden yürüme, arkasn-
dan gitme.
tarif etmek:
etrafyla anlatmak,
etrafyla bildirmek.
tasavvuf:
Allah'a ulaflma bilgisi
ve metodu.
tasavvufî:
tasavvufla ilgili.
tecelli:
Cenab- Hakkn güzel
isimlerinin kâinatta ve insanlarda
görünmesi.
temas etmek:
de¤inmek.
ulema:
âlimler, bilginler.
vazife:
ifl, görev.
zat:
kifli, flahs, fert.
zevk:
manevî haz.
zira:
çünkü.
ahlâk:
insann yaratlfltan ge-
len hususiyetleri ile Kurân-
Kerîm ve sünnet-i flerifte s-
nrlar çizilen kaidelerin haya-
ta geçirilmesiyle kazanlan iyi
ve güzel davranfllarn bütü-
nü.
ahlâkî:
ahlâkla ilgili.
aziz:
muhterem, saygn.
bahsetmek:
anlatmak.
berrak:
duru, açk.
billûr:
fleffaf, parlak tafl, el-
mas gibi kymetli.
binaenaleyh:
buna binaen.
derya:
deniz.
dinî:
dine ait, dinle ilgili.
edebî:
edebiyatla ilgili.
ehl-i sünnet ve'l-cemaat:
Peygamber Efendimizin hak
yolundan ve ona uyan toplu-
luktan ayrlmayanlar.
eser:
kitap; bir kimsenin
meydana getirdi¤i, ortaya
koydu¤u mahsul.
felsefî:
felsefe ile ilgili.
fuzulî:
bofluna, gereksiz.
gayet:
son derece.
girdapl:
çok tehlikeli, içinden
çklmas zor.
halletmek:
çözmek, karflk
bir meselenin içinden çkma.
harikulâde:
fevkalâde, efli ve
benzeri olmayan, ola¤anüstü.
hidayet:
do¤ru ve hak olan.
hukukî:
hukukla ilgili.
huzme:
bir flk kayna¤ndan
çkan sütun hâlindeki flk, flk
demeti.
hüsn:
güzellik.
içtimaî:
toplumsal.
ihtiyar:
tercih, irade.
lâhî:
Allah'la ilgili.