Tarihçe-i Hayat - page 41

müteaddit hayat safhalar›n› yak›ndan gören ve içinde bu-
lunan talebe ve hizmetkârlar›n› birer birer dinlemek ve
görüflmek lâz›md›r ki, tarihçe-i hayat› bir derece mufas-
sal haz›rlanabilsin.
ì ‰Ġ
Bu eserin mütalâas›yla görülecek ki, bugün, yaln›z
Anadolu ve âlem-i ‹slâm için de¤il, bütün insaniyet için
kayda de¤er büyük bir hakikat meydana ç›km›flt›r. Bu ha-
kikat, umumun ifltirak›yla külliyet kesb ederek, “
Risale-i
Nur
hizmet-i imaniyesi” ve “Bediüzzaman ve Nur Tale-
beleri” diye adland›r›lmaktad›r. Bu hakikatin ve bu cere-
yan›n neden ibaret bulundu¤u, menflei, gàye ve ideali ne
oldu¤u, halk tabakalar›ndaki tesiri, fert ve cemiyetin ha-
yat-› maddiye ve maneviyesine, istikbaldeki milletçe em-
niyet ve saadetimizin teminine ait tesiri, bu
Tarihçe-i Ha-
yat
ile tebarüz etmektedir.
Netice itibar›yla, zehirlemekten zevk alan akrep misil-
lü ve anarflist ruhlu olmayan herbir fert, bu davan›n kar-
fl›s›nda ancak sevinç duyar.
Belki bize flöyle bir sual sorulabilir: “Acaba bu
Tarih-
çe-i Hayat
ile Said Nursî beflerin efkâr›na insan üstü bir
varl›k olarak gösterilmek mi isteniyor?”
Hay›r!
Dünyan›n ve hayat›n mahiyetini bilen insanlar için,
muvakkat alâyiflin, flan ve flöhretin hiçbir k›ymeti yoktur.
Hakikati müdrik bir insan, fânîlerin sahte iltifatlar›na
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 41
G
‹R‹fi
külliyet:
bütünlük, tümlük.
lâz›m:
gerek, gerekli, lüzumlu.
mahiyet:
bir fleyin asl›, esas›, ha-
kikat›, iç yüzü, bir fleyi tayin eden
aslî unsur, neden ibaret oldu¤u,
nitelik.
menfle:
esas, kök, bir fleyin ç›kt›-
¤›, neflet etti¤i yer, beslenip yeti-
flilen yer.
misillü:
benzeri, gibi, ayn›s›, ben-
zer gibi, efl kabilinden.
mufassal:
tafsilâtl› olarak aç›kla-
nan, uzun uzad›ya aç›klan›p anla-
t›lan, ayr›nt›l›, detayl›.
muvakkat:
belirli bir zamana
mahsus, vakitli, süresiz, geçici.
mütalâa:
okuma, dikkatli okuma.
müteaddit:
ço¤alan, çok, birçok,
türlü türlü, çeflitli, birden fazla.
netice:
sonuç.
saadet:
mutluluk, kutluluk, bahti-
yarl›k, mes’ut olma.
safha:
devre, merhale, evre.
sual:
soru.
flahsiyet:
bir ferdin kendine has
görünüfl, duyufl, düflünüfl ve dav-
ran›fllar›n›n tamam›, kiflilik, kifli
özelli¤i.
flan:
flan, flöhret, ün.
flöhret:
herkesçe bilinme, tan›n-
ma durumu, ün.
tabaka:
topluluk, s›n›f, zümre.
talebe:
ö¤renciler, tahsil görenler.
tarif:
etraf›yla anlatma, anlat›lma,
etraf›yla bildirme, bildirilme.
tarihçe-i hayat:
bir kimsenin ha-
yat›n› anlatan kitap.
tebarüz:
belli olma, belirme, gö-
rünme, gözükme, bariz hale gel-
me.
temin:
sa¤lama, elde etme.
tesir:
etki.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
zevk:
tatma, tat, lezzet, haz.
akrep:
örümcekgillerden,
kuyru¤unun ucunda zehirli
bir i¤nesi bulunan, tehlikeli
küçük hayvanc›k.
alâyifl:
debdebe, tantana,
gösterifl.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
anarflist:
hiçbir düzen ve oto-
rite tan›mayan, kar›fl›kl›k ve
bozgunculuktan yana olan,
ondan fayda uman kimse.
befler:
insan, insanl›k, âde-
mo¤lu.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cereyan:
gidifl, hareket, ak›m.
efkâr:
düflünceler, fikirler, gö-
rüfller.
emniyet:
eminlik, güvenlik,
korkusuzluk.
eser:
bas›lma kitap.
fert:
kifli, birey.
gaye:
maksat, meram, hedef.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
hayat-› maddiye ve manevi-
ye:
maddî ve manevî hayat.
hizmet-i imaniye:
imana ait
hizmet, iman ve Kur'ân haki-
katlerinin ikna edici ve ilmî
delillerle anlafl›lmas›na hiz-
met etme.
hizmetkâr:
hizmet yapan
kimse, hizmetçi.
ibaret:
meydana gelen, olu-
flan, müteflekkil.
insaniyet:
insanl›k, bütün in-
sanlar.
istikbal:
gelecek, gelecek za-
man, ati.
ifltirak:
kat›lma, benimseme.
kesb:
kazanma, elde etme.
k›ymet:
de¤er.
1...,31,32,33,34,35,36,37,38,39,40 42,43,44,45,46,47,48,49,50,51,...1390
Powered by FlippingBook