Bediüzzaman Hazretleri Denizli hapsinde iken, gayet
mühim dokuz meseleyi ihtiva eden Meyve Risalesini iki
Cuma gününde telif etmifltir. Bu eser, Risale-i Nurun ha-
kikatlerini hulâsaten cem eden kymettar bir risaledir.
Hapis müddetinde Nur Talebeleri bu Meyve Risalesini
müteaddit defalar yazmak ve okumak suretiyle meflgul
olmufllar. Ve ilk önce gayet gizli olarak kibrit kutular içi-
ne yazlp ko¤ufllar arasnda neflredilen Meyve Risalesi,
bilâhere gayet kymetli ve menfaatli ve hapislere tiryak
gibi faydal oldu¤u anlafllmasyla, serbest yazlmfl; De-
nizli Mahkemesine, Temyiz Mahkemesine ve Ankara
makamlarna Risale-i Nurun hakikî müdafaas olarak
gönderilmifltir.
Denizli hapsinde çok mühim tesiri oldu¤u ve tafld¤
kudsî hakaik- imaniye itibaryla bir cihette Denizli bera-
atine vesile oldu¤u için, ehemmiyetine binaen bu Meyve
Risalesinden Altnc ve Yedinci Meselelerinin buraya
derci münasip görülmüfltür.
Meyve Risalesinden Altnc Mesele
Risale-i Nurun çok yerlerinde izah ve katî hadsiz
hüccetleri bulunan iman- billâh rüknünün binler küllî
bürhanlarndan bir tek bürhana ksaca bir iflarettir.
Kastamonuda lise talebelerinden bir ksm yanma
geldiler. Bize Hâlkmz tanttr; muallimlerimiz Al-
lahtan bahsetmiyorlar, dediler.
beraat:
aklanma.
bilâhere:
sonra, sonradan, sonra-
lar.
binaen:
den dolay, -den ötürü, -
için, -dayanarak, yaplarak, bu se-
bepten.
bürhan:
delil, ispat, tank, hüccet
cem:
toplama, toplanma, bir yere
getirme, biriktirme, y¤ma
cihet:
yan, yön, taraf
ehemmiyet:
kymet, de¤er,
önem.
gayet:
çok, fazla, son derece
hakaik- imaniye:
imana ait ha-
kikatler, imanî gerçekler.
hakikat:
asl, esas
hakikî:
gerçek, sahici
Hâlk:
yoktan yaratan, her fleyi
yoktan var eden, yaratc; Allah.
hazret:
sayg, ululama, yüceltme,
övme maksadyla kullanlan tabir
hulâsaten:
hulâsa olarak, ksaca,
özet olarak muhtasaran.
hüccet:
delil, ispat, burhan; bir id-
diânn do¤rulu¤unu ispat için
gösterilen vesika, senet
ihtiva:
içine alma, içinde bulun-
durma
iman- billâh:
Allaha inanma, Al-
lah, onun kâinatta tecelli eden
bütün sfat ve isimleriyle beraber
kabul ederek Ona inanma.
izah:
açkça ortaya koyma, açk-
lama yapma, bir konuyu ayrnt-
666 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
D
ENZL
H
AYATI
laryla ortaya koyma, eksiksiz
anlatma.
katî:
kesip atan, flüpheye ve
tereddüde mahal brakma-
yan, kesin, flüphesiz
kymet:
de¤er.
kymettar:
kymetli, de¤erli,
pahal.
ko¤ufl:
hastahane, kflla, ha-
pishane gibi umumî binalarda
çok sayda kiflinin oturmasna
veya yatmasna mahsus bü-
yük oda.
kudsî:
mukaddes, kutlu, mu-
azzez, aziz
küllî:
külle ilgili, bütüne ait,
umumî, bütün, hepsi
menfaat:
fayda, kâr, gelir, ih-
tiyaç karfll¤ olan fley.
muallim:
ders veren, ö¤reten,
talim eden, hoca, ö¤retici, ö¤-
retmen.
müdafaa:
koruma, korunma
müddet:
vakit, zaman, süre,
bir fleyin devam etti¤i zaman
parças
mühim:
önemli, ehemmiyetli
münasip:
uygun, yerinde
müteaddit:
ço¤alan, çok, bir-
çok, türlü türlü, çeflitli, birden
fazla.
neflr:
da¤tma, yayma, saç-
ma, serpme
rükn:
esas, kaide, prensip
talebe:
ö¤renci, tahsil gören.
telif:
kitap yazma, eser orta-
ya koyma
temyiz:
bir davann kararnn
bir üst mahkeme tarafndan
tekrar incelenmesi
tiryak:
en iyi çare, bafl ilâç.
vesile:
bahane, sebep