Tarihçe-i Hayat - page 673

Meyve Risalesinden Yedinci Mesele
D
EN‹ZL‹
H
APS‹NDE
B
‹R
C
UMA
G
ÜNÜNÜN
M
EYVES‹D‹R
W
r
ºo
µ`o
?r
?n
N Én
e
1
@ o
Ün
ôr
bn
G n
ƒo
g r
hn
G p
ön
ün
`Ñr
dG p
ír
ªn
?n
c s
’p
G p
án
YÉ°s
ùdG o
ôr
en
G Én
en
h
p
ân
ªr
Mn
Q p
QÉn
K'
G '
‹p
G r
ôo
¶r
fÉn
a
2
@ m
In
óp
MGn
h m
¢ùr
Øn
æ`n
c s
’p
G r
ºo
µ
o
ãr
©n
H n
’n
h
?'
Jr
ƒn
ªr
dG »p
«r
ëo
ªn
d n
?p
d'
P s
¿p
G Én
¡p
Jr
ƒn
e n
ór
©n
H ¢n
Vr
Qn
’r
G »p
«r
ëo
j n
?r
«n
c $G
3
l
ôj/
ón
b m
Ar
Àn
T u
?o
c '
¤n
Y n
ƒo
g n
h
Bir zaman Kastamonu’da, “Hal›k’›m›z› bize tan›tt›r”
diyen lise talebelerine, sab›k “Alt›nc› Mesele”de, mektep
fünununun dilleriyle verdi¤im dersi Denizli Hapishane-
sinde benimle temas edebilen mahpuslar okudular. Tam
bir kanaat-› imaniye ald›klar›ndan, ahirete bir ifltiyak his-
sedip, “Bize ahiretimizi de tam bildir; tâ ki nefsimiz ve
zaman›n fleytanlar› bizi yoldan ç›karmas›n, daha böyle
hapislere sokmas›n” dediler. Ve Denizli hapsindeki Risa-
le-i Nur fiakirtlerinin ve sab›kan “Alt›nc› Mesele”yi oku-
yanlar›n arzular› ile, ahiret rüknünün dahi bir hulâsas›n›n
beyan› lâz›m geldi. Ben de,
Risale-i Nur
’dan bir k›sa hu-
lâsa ile derim:
Nas›l ki “Alt›nc› Mesele”de, biz, Hâl›k›m›z› arzdan,
semavattan sorduk; onlar, fenlerin dilleriyle günefl gibi
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 673
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
hulâsa:
bir fleyin özü, esas›, temel
k›sm›
ibaret:
meydana gelen, oluflan,
müteflekkil
ifltiyak:
afl›r› isteme, çok fazla ar-
zu etme
kadir:
bir ifli yapmaya gücü ye-
ten, kudret ve kuvvet sahibi ve
her fleye kudreti yeten.(Allah)
kanaat-i imaniye:
imanî kanaat,
imana ait düflünce, fikir; imanî
meselelerde tam ikna olma, ima-
n›n vermifl oldu¤u kanaat.
k›yamet:
dünyan›n sonu, bütün
ölülerin dirilerek mahflerde top-
lanmas›, varl›¤›n bozulup da¤›l-
mas›, kâinat›n ölümünden sonra,
bütün ölülerin dirilip aya¤a kalk-
malar›, mahflerde toplanmalar›
lâz›m:
varl›¤›na ihtiyaç olan.
mahpus:
hapsedilmifl olan, mev-
kuf.
mektep:
e¤itim ve ö¤retim kuru-
luflu, ilim ve irfan ö¤renilen yer,
okul
nefis:
kötü vas›flar›, nitelikleri
kendisinde toplayan, kötülü¤e
sevk eden, flehevî istekleri kam-
ç›lay›p hay›rl› ifllerden al›koyan
güç
Rahîm:
merhamet eden, çok
merhametli olan, esirgeyen, ko-
ruyan, ac›yan Allah.
Rahman:
ister mü’min, ister kâfir;
ister iyi isterse kötü olsun; rah-
meti bütün herkese yay›lan ve
bütün yarat›lm›fllar›n r›z›klar›n› ve
geçim flekillerini içine alan rah-
metin sahibi Allah
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
esirgeme, ba¤›fllama, flefkat gös-
terme
rükn:
esas, kaide, prensip
sab›k:
önceki, evvelki, geçmiflteki
sab›kan:
evvelce, bundan önce,
evvelce geçmiflte, az önce geçti¤i
gibi.
semavat:
semalar, gökler
flakirt:
talebe, ö¤renci
talebe:
ö¤renci, tahsil gören.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah'›n ad›yla.
K›yâmetin kopmas› ise göz aç›p kapama kadar veya daha az bir zamandan ibarettir. (Nahl
Suresi: 77.)
2.
Sizin (yoktan) yarat›lman›z ve (öldükten sonra) diriltilmeniz, ancak tek bir kifli(nin yarat›l›p
diriltilmesi) gibidir. (Lokman Suresi: 28.)
3.
fiimdi bak Allah'›n rahmet eserlerine: Arz› ölümünün ard›ndan nas›l diriltiyor. fiüphesiz O,
ölüleri de mutlaka öylece diriltecektir. O herfleye kàdirdir. (Rum Suresi: 50.)
ahiret:
öbür dünya, öteki
dünya, k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem
arz:
yer, dünya
arzu:
bir fleye karfl› duyulan
istek, heves
aynen:
bir fleyin asl› veya
kendisi olarak, t›pk› t›pk›s›na,
hiç de¤iflmeden, oldu¤u gibi.
beyan:
anlatma, aç›k söyle-
me, bildirme, izah
fen:
tecrübî, ispatla meydana
gelmifl ilimlere verilen genel
ad
fünun:
fenler.
Hâl›k:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat›-
c›; Allah.
1...,663,664,665,666,667,668,669,670,671,672 674,675,676,677,678,679,680,681,682,683,...1390
Powered by FlippingBook