bir hüsn-i sanat yapan; ve her zîhayatn hukuk-i hayat-
n kemal-i mizanla veren, iyiliklere güzel neticeler ve fe-
nalklara fena neticeler verdiren ve Âdem (a.s.) zamann-
dan beri ta¤î ve zalim kavimlere vurdu¤u tokatlarla ken-
dini pek kuvvetli ihsas ettiren bir adalet-i sermediye, el-
bette ve hiç flüphe getirmez ki, günefl gündüzsüz olmad-
¤ gibi, o hikmet-i ezeliye, o adalet-i sermediye ahiretsiz
olmazlar. Ve ölümde, en zalimlerin ve en mazlumlarn,
bir tarzda gitmelerindeki akbetsiz bir dehfletli hakszl¤a,
adaletsizli¤e ve hikmetsizli¤e hiçbir veçhile müsaade et-
mezler diye,
Hakîm
ve
Hakem
ve
Adl
ve
Âdil
isimleri bi-
zim sualimize katî cevap veriyorlar.
Hem, Madem bütün zîhayat mahlûklarn, elleri yetifl-
medi¤i ve iktidarlar dairesinde olmayan bütün hacat-
larn ve bütün ftrî matlaplar, bir nevî dua bulunan isti-
dad- ftrî ve ihtiyac- zarurî dilleriyle istedikleri vakitte,
gayet Rahîm ve iflitici ve flefkatli bir dest-i gaybî tarafn-
dan verildi¤inden; ve ihtiyarî olan daavat- insaniyenin,
hususan havaslarn ve nebîlerin dualarnn on adetten al-
t yedisi hilâf- âdet makbul olmasndan katî anlafllyor
ki, her dertlinin ahn, her muhtacn duasn ifliten ve din-
leyen bir Semi-i Mucîb, perde arkasnda var. Bakar ki;
en küçük bir zîhayatn en küçük bir ihtiyacn görür. Ve en
gizli bir ahn iflitir, flefkat eder, fiilen cevap verir, memnun
eder. Elbette ve her hâlde, hiçbir flüphe ihtimali kalmaz ki,
mahlûklarn en ehemmiyetlisi olan nev-i insann en ehem-
miyetli ve umumî olan ve umum kâinat ve umum esma
ve sfât- lâhiyeyi alâkadar eden beka-i uhreviyeye ait
adalet:
her hak sahibine hakknn
tam ve eksiksiz verilmesi, düzen-
li ve dengeli olufl
adalet-i sermediye:
ezelî ve ebe-
dî adalet, bafllangc ve sonu ol-
mayan adalet
Âdil:
adaletli olan Allah
Adl:
adalet, her hak sahibine
hakkn verme
ahiret:
öbür dünya, ikinci hayat
akbet:
sonuç, netice
alâkadar:
ilgili, iliflki
beka-i uhreviye:
ahiretteki son-
suzluk
daavat- insaniye:
insann yap-
mfl oldu¤u dualar.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç
dest-i gaybî:
görünmez el; Al-
lahn yardm
dua:
Allaha yalvarma, niyaz
ehemmiyet:
önem, de¤er, ky-
met
ehemmiyetli:
önemli
esmâ:
adlar, isimler.
fenâ:
kötü iyi olmayan, uygunsuz
(olan
ftrî:
tabiî, do¤al
fiilen:
fiille, davranfl ve hareketle
gayet:
son derece
hacet:
ihtiyaç
Hakem:
hakl ile haksz ayran ve
her ifli hikmete göre olan Cenab-
Hak
Hakîm:
her fleyi bir maksatla uy-
gun ve hikmetle yaratan, hikmet
sahibi Allah
havas:
bilgi ve yaflayflça üstün
olanlar, önde gelenler
hikmet:
kâinattaki ve yaratlflta-
ki lâhî gaye
hikmet-i ezeliye:
bafllangc ol-
mayan, ezelden beri var olan hik-
met; Allahn hikmeti
hilâf- âdet:
âdete aykr.
hukûk- hayat:
yaflama hakk,
hukûku
hususan:
bilhassa, özellikle
ihsas:
hissetirme, sezdirme
ihtimal:
olabilirlik
ihtiyac- zarurî:
yaflamak için ge-
rekli olan ihtiyaç.
ihtiyarî:
irade ile, kendi iste¤i ile
seçerek ve hareket ederek
iktidar:
güç yetme, bir ifli gerçek-
lefltirmek için gereken kuvvet
istidad- ftrî:
yaratlfltan gelen
kabiliyet.
kâinat:
evren; yaratlmfl olan
fleylerin tamam, bütün âlemler
katî:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal brakmayan
kavim:
millet; aralarnda dil, âdet,
örf, kültür birli¤i olan insan toplu-
lu¤u
kemal-i mizan:
ölçünün tam ve
676 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
D
ENZL
H
AYATI
kusursuz oluflu, tam ölçü,
mükemmel ölçü.
madem:
çünkü, için, de¤il mi
ki, ...den dolay, böyle ise, he-
le.
mahlûk:
yaratk, Allah tara-
fndan yaratlmfl olan
makbul:
kabul edilmifl, ge-
çerli
matlap:
arzu, istek
mazlum:
zulüm görmüfl, hak-
szl¤a u¤ramfl
müsaade:
izin
nebi:
kendisine kitap indiril-
memifl peygamber.
nevi insan:
insan türü, insa-
no¤lu
nevi:
çeflit
Rahîm:
merhamet eden, çok
merhametli olan, esirgeyen,
koruyan, acyan Allah.
Semi-i Mucib:
Allahn, Her
dua ve yalvarfl ifliten ve ce-
vap veren anlamnda bir is-
mi.
sfat- lâhiye:
Allahn sfatla-
r.
sual:
soru
flefkat:
acyarak ve esirgeye-
rek sevme, içten ve karfllksz
merhamet
tâgi:
azgn, azmfl
tarz:
biçim, flekil
umum:
bütün, herkes
umumî:
genel
vech:
sebep, vesile.
zalim:
zulmeden, acmasz ve
haksz davranan
zîhayat:
hayat sahibi.