Tarihçe-i Hayat - page 676

bir hüsn-i sanat yapan; ve her zîhayat›n hukuk-i hayat›-
n› kemal-i mizanla veren, iyiliklere güzel neticeler ve fe-
nal›klara fena neticeler verdiren ve Âdem (a.s.) zaman›n-
dan beri ta¤î ve zalim kavimlere vurdu¤u tokatlarla ken-
dini pek kuvvetli ihsas ettiren bir adalet-i sermediye, el-
bette ve hiç flüphe getirmez ki, günefl gündüzsüz olmad›-
¤› gibi, o hikmet-i ezeliye, o adalet-i sermediye ahiretsiz
olmazlar. Ve ölümde, en zalimlerin ve en mazlumlar›n,
bir tarzda gitmelerindeki ak›betsiz bir dehfletli haks›zl›¤a,
adaletsizli¤e ve hikmetsizli¤e hiçbir veçhile müsaade et-
mezler” diye,
Hakîm
ve
Hakem
ve
Adl
ve
Âdil
isimleri bi-
zim sualimize kat’î cevap veriyorlar.
Hem, “Madem bütün zîhayat mahlûklar›n, elleri yetifl-
medi¤i ve iktidarlar› dairesinde olmayan bütün hacat-
lar›n› ve bütün f›trî matlaplar›, bir nev’î dua bulunan isti-
dad-› f›trî ve ihtiyac-› zarurî dilleriyle istedikleri vakitte,
gayet Rahîm ve iflitici ve flefkatli bir dest-i gaybî taraf›n-
dan verildi¤inden; ve ihtiyarî olan daavat-› insaniyenin,
hususan havaslar›n ve nebîlerin dualar›n›n on adetten al-
t› yedisi hilâf-› âdet makbul olmas›ndan kat’î anlafl›l›yor
ki, her dertlinin ah›n›, her muhtac›n duas›n› ifliten ve din-
leyen bir Semi-i Mucîb, perde arkas›nda var. Bakar ki;
en küçük bir zîhayat›n en küçük bir ihtiyac›n› görür. Ve en
gizli bir ah›n› iflitir, flefkat eder, fiilen cevap verir, memnun
eder. Elbette ve her hâlde, hiçbir flüphe ihtimali kalmaz ki,
mahlûklar›n en ehemmiyetlisi olan nev-i insan›n en ehem-
miyetli ve umumî olan ve umum kâinat› ve umum esma
ve s›fât-› ‹lâhiyeyi alâkadar eden beka-i uhreviyeye ait
adalet:
her hak sahibine hakk›n›n
tam ve eksiksiz verilmesi, düzen-
li ve dengeli olufl
adalet-i sermediye:
ezelî ve ebe-
dî adalet, bafllang›c› ve sonu ol-
mayan adalet
Âdil:
adaletli olan Allah
Adl:
adalet, her hak sahibine
hakk›n› verme
ahiret:
öbür dünya, ikinci hayat
ak›bet:
sonuç, netice
alâkadar:
ilgili, iliflki
beka-i uhreviye:
ahiretteki son-
suzluk
daavat-› insaniye:
insan›n yap-
m›fl oldu¤u dualar.
dehfletli:
ürkütücü, korkunç
dest-i gaybî:
görünmez el; Al-
lah’›n yard›m›
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz
ehemmiyet:
önem, de¤er, k›y-
met
ehemmiyetli:
önemli
esmâ:
adlar, isimler.
fenâ:
kötü iyi olmayan, uygunsuz
(olan
f›trî:
tabiî, do¤al
fiilen:
fiille, davran›fl ve hareketle
gayet:
son derece
hacet:
ihtiyaç
Hakem:
hakl› ile haks›z› ay›ran ve
her ifli hikmete göre olan Cenab-›
Hak
Hakîm:
her fleyi bir maksatla uy-
gun ve hikmetle yaratan, hikmet
sahibi Allah
havas:
bilgi ve yaflay›flça üstün
olanlar, önde gelenler
hikmet:
kâinattaki ve yarat›l›flta-
ki ‹lâhî gaye
hikmet-i ezeliye:
bafllang›c› ol-
mayan, ezelden beri var olan hik-
met; Allah’›n hikmeti
hilâf-› âdet:
âdete ayk›r›.
hukûk-› hayat:
yaflama hakk›,
hukûku
hususan:
bilhassa, özellikle
ihsas:
hissetirme, sezdirme
ihtimal:
olabilirlik
ihtiyac-› zarurî:
yaflamak için ge-
rekli olan ihtiyaç.
ihtiyarî:
irade ile, kendi iste¤i ile
seçerek ve hareket ederek
iktidar:
güç yetme, bir ifli gerçek-
lefltirmek için gereken kuvvet
istidad-› f›trî:
yarat›l›fltan gelen
kabiliyet.
kâinat:
evren; yarat›lm›fl olan
fleylerin tamam›, bütün âlemler
kat’î:
kesin, flüpheye ve tereddü-
de mahal b›rakmayan
kavim:
millet; aralar›nda dil, âdet,
örf, kültür birli¤i olan insan toplu-
lu¤u
kemal-i mizan:
ölçünün tam ve
676 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
kusursuz oluflu, tam ölçü,
mükemmel ölçü.
madem:
çünkü, için, de¤il mi
ki, ...den dolay›, böyle ise, he-
le.
mahlûk:
yarat›k, Allah tara-
f›ndan yarat›lm›fl olan
makbul:
kabul edilmifl, ge-
çerli
matlap:
arzu, istek
mazlum:
zulüm görmüfl, hak-
s›zl›¤a u¤ram›fl
müsaade:
izin
nebi:
kendisine kitap indiril-
memifl peygamber.
nev’i insan:
insan türü, insa-
no¤lu
nevi:
çeflit
Rahîm:
merhamet eden, çok
merhametli olan, esirgeyen,
koruyan, ac›yan Allah.
Semi-i Mucib:
Allah’›n, “Her
dua ve yalvar›fl› ifliten ve ce-
vap veren” anlam›nda bir is-
mi.
s›fat-› ‹lâhiye:
Allah’›n s›fatla-
r›.
sual:
soru
flefkat:
ac›yarak ve esirgeye-
rek sevme, içten ve karfl›l›ks›z
merhamet
tâgi:
azg›n, azm›fl
tarz:
biçim, flekil
umum:
bütün, herkes
umumî:
genel
vech:
sebep, vesile.
zalim:
zulmeden, ac›mas›z ve
haks›z davranan
zîhayat:
hayat sahibi.
1...,666,667,668,669,670,671,672,673,674,675 677,678,679,680,681,682,683,684,685,686,...1390
Powered by FlippingBook