Tarihçe-i Hayat - page 682

hissini verdi¤i hâlde, onu ebedî idam etmek ne kadar ga-
dirli bir merhametsizlik; ve onun yaln›z dima¤›na yüzer
hikmetler ve faydalar takt›¤› hâlde, onu dirilmemek üze-
re bütün cihazat›n› ve binler faydalar› bulunan istidadat›-
n› ak›betsiz bir ölümle faydas›z, neticesiz, hikmetsiz bü-
tün bütün israf etmek ne derece hilâf-› hikmet; ve binler
vaad ve ahitlerini yerine getirmemekle —hâfl◠aczini
ve cehlini göstermek, ne kadar o haflmet-i saltanata ve
o kemal-i rububiyete z›tt›r her zîfluur anlar.” Bunlara k›-
yasen inayet ve adaleti tatbik eyle.
‹flte, Hâl›k›m›zdan sordu¤umuz ahirete dair sualimize
Rahman
,
Hakîm
,
Âdil
,
Kerîm
,
Hâkim
isimleri mezkûr
hakikatle cevap veriyorlar; fleksiz, flüphesiz, günefl gibi,
ahireti ispat ediyorlar.
Hem madem biz gözümüzle görüyoruz: Öyle ihatal›
ve azametli bir hafiziyet hükmeder ki, zîhayat her fleyin
ve her hâdisenin çok suretlerini ve gördü¤ü f›trî vazifesi-
nin defterini ve esma-i ‹lâhîye karfl› lisan-› hâl ile tesbiha-
t›na dair sahife-i a’malini misalî levhalarda ve çekirdekle-
rinde ve tohumcuklar›nda ve Levh-i Mahfuzun numune-
cikleri olan kuva-i haf›zalar›nda ve bilhassa insan›n dima-
¤›ndaki pek büyük ve pek küçük kütüphanesi olan kuv-
ve-i haf›zas›nda ve sair maddî ve manevî in’ikâs âyinele-
rinde kaydeder, yazd›r›r, zaptederek muhafaza alt›na al›r.
Sonra mevsimi geldikçe bütün o manevî yaz›lar› maddî
bir tarzda da gözümüze gösterip milyonlarla misaller ve
acz:
zay›fl›k, güçsüzlük
adalet:
her hak sahibine hakk›n›n
tam ve eksiksiz verilmesi, hakka-
niyet, âdillik
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya,
k›yametten sonra kurulacak olan
âlem
aht:
söz verme
ak›bet:
sonuç, netice
âyine:
ayna, mirat
azamet:
büyüklük, ululuk, yüce-
lik
beka-i daimî:
devaml› olan son-
suzluk.
cehl:
cahillik, bilmezlik, ilimden
mahrum olmakl›k
cihazat:
uzuvlar, organlar.
dima¤:
ak›l, fluur.
ebedî:
ebede mensup, zevalsiz,
sonu olmayan, sürekli, hiç son
bulmayacak flekilde süren.
f›trî:
tabiî, yarat›l›fltaki, do¤ufltan
olan.
haf›ziyet:
koruyup gözeticilik
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
Hâkim:
her fleye hükmeden, her
fleyi hükmü alt›nda tutan, her fle-
ye galip olan Allah
Hâl›k:
yoktan yaratan, her fleyi
yoktan var eden, yarat›c›; Allah.
hâflâ:
Allah göstermesin, uzak ol-
sun.
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal›, anlaml› ve yerli yerinde
olufl.
hilâf-› hikmet:
hikmete z›t.
hüküm:
hakimiyet, hakim olma
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf
in’ikâs:
aksetme, yans›ma.
israf:
gereksiz yere harcama, har-
camalarda afl›r› gitme, ihtiyaçtan
fazlas›n› harcama, savurganl›k.
istidadat:
istidatlar, kabiliyetler,
yetenekler.
ifltiyak:
afl›r› isteme, çok fazla ar-
zu etme
kemal-i Rububiyet:
Rububiyetin
mükemmeli¤i, Cenab-› Allah’›n
mahlûkunu terbiye edip besleme
ve gözeticilik vasf›n›n mükem-
melli¤i.
Kerîm:
yaratt›klar›na karfl›l›k
beklemeden ba¤›flta bulunan,
kullar›na nimetler ihsan eden, gü-
nahlar› örten, günah iflleyen affe-
den, Allah.
k›yasen:
benzeterek, karfl›laflt›ra-
rak
kuvve-i haf›za:
haf›za gücü, h›f-
zetme, unutmama kuvveti.
Levh-i Mahfuz:
korunmufl levha,
Allah’›n ezelî ilmiyle kâinatta ol-
mufl ve olacak fleylerin yaz›l› ol-
682 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
du¤u levha.
lisan-› hâl:
hâl dili, bir fleyin
duruflu ve görünüflü ile bir
mana ifade etmesi.
mezkûr:
zikredilen, ad› ge-
çen, an›lan.
muhafaza:
koruma, saklama,
h›fzetme
netice:
sonuç
nümune:
örnek, misal, örnek
olarak gösterilen
Rahman:
ister mü’min, ister
kâfir; ister iyi isterse kötü ol-
sun; rahmeti bütün herkese
yay›lan ve bütün yarat›lm›flla-
r›n r›z›klar›n› ve geçim flekille-
rini içine alan rahmetin sahibi
Allah
sahife-i a’mal:
amellerin say-
fas›; yap›lan ifllerin yaz›lm›fl
oldu¤u sayfa.
sair:
di¤er, öteki, baflka.
flek:
flüphe, zan, tereddüt; ak-
siyle birlikte iki ihtimalin eflit
derecede bulundu¤u bilgi.
tarz:
biçim, flekil, suret
tatbik:
karfl›laflt›rma, k›yasla-
ma, mukayese etme
tesbihat:
tesbihler, Cenab-›
Hakk›n bütün noksan s›fatlar-
dan uzak ve bütün kemal s›-
fatlara sahip oldu¤unu ifade
eden sözler.
vaad:
söz verme, üstüne al-
ma, bir fleyi verece¤ini veya
yapaca¤›n› peflin olarak söy-
leme, aht, taahhüt
zapt:
idaresi alt›na alma, ken-
dine mal etme
z›t:
bir fleyin aksi, tersi
zîhayat:
hayat sahibi.
zîfluur:
fluurlu, fluur sahibi.
1...,672,673,674,675,676,677,678,679,680,681 683,684,685,686,687,688,689,690,691,692,...1390
Powered by FlippingBook