iflitmemek ve o hadsiz hukuku zayi etmek; ve sinek ka-
nadnn intizam flahadetiyle, sinek kanad kadar israf et-
meyen bir hikmet bütün o hakikatlerin ba¤landklar
insanî istidadat ve ebede uzanan emelleri ve arzular ve
o istidat ve arzular besleyen kâinatn pekçok rabtalarn
ve hakikatlerini bütün bütün israf etmek öyle bir haksz-
lktr ve imkân haricinde ve zalimâne bir çirkinliktir ki,
Hak
ve
Hafîz
ve
Hakîm
ve
Cemîl
ve
Rahîm
isimlerine fla-
hadet eden bütün mevcudat onu reddeder, Yüz derece
muhal ve bin vecihle mümtenidir derler.
flte biz, Hâlkmzdan haflre dair sordu¤umuz suale,
Hak
,
Hafiz
,
Hakîm
,
Cemîl
,
Rahîm
isimleri cevap verip
derler: Biz hak ve hakikat oldu¤umuz gibi ve hem bize
flahadet eden mevcudatn tahakkuku misillü, haflir haktr
ve muhakkaktr.
Hem madem...
Daha yazacaktm, fakat günefl gibi malûm olmasn-
dan, ksa kestim. flte, geçmifl misallerde ve mademler-
deki maddelere kyasen,
Cenab- Hakkn yüz, belki bin
esmasnn kâinata bakan isimlerinin her birisi, nasl ki
mevcudattaki âyine ve cilveleriyle müsemmasn beda-
hetle ispat eder; aynen öyle de, haflri ve dâr- ahireti de
gösterirler ve katiyetle ispat ederler.
Hem, nasl Hâlkmzdan sordu¤umuz sualimize O
Rabbimiz bütün fermanlaryla ve nazil etti¤i bütün kitap-
laryla ve müsemma oldu¤u ekser isimleriyle bize kudsî
ve katî cevap veriyor; aynen öyle de, melâikeleriyle ve
TARHÇE- HAYATI
| 689
D
ENZL
H
AYATI
hikmet:
belirli gayelere yönelik,
faydal, anlaml ve yerli yerinde
olufl.
insanî:
insana ait, insanla alâkal
intizam:
düzgün olma, düzgün
dizilme, düzgünlük, tertipli olma.
ispat:
delil ve flahit göstererek
do¤ruyu ortaya koyma, do¤ruyu
delillerle gösterme
israf:
gereksiz yere harcama, har-
camalarda aflr gitme, ihtiyaçtan
fazlasn harcama, savurganlk.
istidadat:
istidatlar, kabiliyetler,
yetenekler.
istidat:
kabiliyet, yetenek
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam, bütün âlemler, varlklar
katî:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal brakmayan, ke-
sin, flüphesiz
katiyet:
katîlik, kesinlik.
kyasen:
benzeterek, karfllafltra-
rak
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz
madem:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay, böyle ise, hele.
malûm:
bilinen, belli, belirsiz ol-
mayan
melâike:
melekler, ferifltehler;
nurdan yaratlmfl, ftratlar safi,
makamlar sabit olan, Allahn
emirlerine tam itaat eden mah-
lûklar.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley, mahlûklar, yaratlmfl
fleylerin tamam, kâinat.
misal:
bir fleyin benzer hâli, ben-
zer, örnek, nümune
misillü:
benzeri, gibi, ayns, ben-
zer gibi, efl kabilinden.
muhakkak:
hakîkat ve gerçe¤i
belli olmufl, do¤rulu¤u kesinlik
kazanmfl, flüphesiz, mutlak
muhal:
imkânsz, olmas müm-
kün olmayan, olmaz, olmayacak
mümteni:
olamaz, mümkün ol-
mayan, imkânsz
nazil:
nüzul eden, yukardan afla-
¤ya inen, inici
Rab:
besleyen, yetifltiren, verdi¤i
nimetlerle mahlûkat slah ve ter-
biye eden Allah
rabta:
ilgi, alâka, ba¤.
Rahîm:
merhamet eden, çok
merhametli olan, esirgeyen, ko-
ruyan, acyan Allah.
sual:
soru
flahadet:
flahit olma, flahitlik, ta-
nklk
tahakkuk:
gerçekleflme, meyda-
na gelme, olma
vech:
sebep, vesile.
zalimane:
zalim olana yakflr fle-
kilde, zulmeder surette, zalimce.
arzu:
bir fleye karfl duyulan
istek, heves
âyine:
ayna, mirat
aynen:
bir fleyin asl veya
kendisi olarak, tpk tpksna,
hiç de¤iflmeden, oldu¤u gibi.
bedahet:
açklk, aflikâr, ispa-
ta ihtiyaç olmayacak derece-
de açklk
belki:
hatta
Cenab- Hak:
Allah; do¤ru,
gerçek, Hakkn tâ kendisi
olan, fleref ve azamet sahibi
yüce Allah.
cilve:
Esma-i lâhînin tecellisi;
eflya ve insanda, lâhî kudret
eserlerinin belirip görünmesi
dair:
belli bir fley hakknda
olan, alâkal, müteallik, ait, il-
gili.
dâr- ahiret:
ahiret yurdu.
ebed:
sonu olmayan gelecek
zaman, sonsuzluk, daimîlik.
ekser:
pek çok, ço¤unluk.
emel:
fliddetli arzu, hrs.
esmâ:
adlar, isimler.
ferman:
emir, buyruk
Hafîz:
yarattklarn koruyup
gözeten Allah.
hakikat:
gerçek, asl, esas.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla
uygun ve hikmetle yaratan,
hikmet sahibi Allah
Hâlk:
yoktan yaratan, her
fleyi yoktan var eden, yarat-
c; Allah.
hariç:
bir fleyin dfl, dflars,
dflta kalan
haflr:
kyametten sonra bü-
tün insanlarn bir yere toplan-
malar, Allahn, ölüleri diriltip
mahflere çkarmas, kyamet