binlerin fevkinde ço¤almfltr. Risaleler teksir ile neflre
bafllanmfl ve ksa bir müddet içinde 1948 senesi baflla-
rnda (23 Ocak 1948) Üstad ve talebeleri üçüncü defa
olarak tekrar hapse alnmfltr.
Evvelâ üç sene kadar Emirda¤nda ikamet edebilen
Said Nursî, hapisten sonra tekrar Emirda¤nda üç-dört
sene kadar kalmfl ve sonra Ispartaya yerleflmifltir.
Ve flimdi doksan yaflna yaklaflan ve tebdil-i havaya
çok muhtaç olan Üstat, arasra Emirda¤na gelip ika-
metgâh olan Dershane-i Nuriyede kalmaktadr.
fiimdilik Emirda¤ hayatnn ilk ksm ki, Afyon hapsi-
ne kadar olan safhas zikredilecek, bilahere Afyon hap-
sini müteakip tekrar Emirda¤ndaki hayat, hizmet-i Nu-
riyesi beyan edilecektir. Emirda¤ndaki hayat, evvelki
hayatna nisbeten çok daha flaflaaldr. Hem, musibet ve
ithamlara daha ziyade hedef olmufl, daimî tarassuda,
hatta imhaya maruz kalmfltr. Bununla beraber, Risale-i
Nur genifl dairede yaylmfl, üniversite, memurlar ve ehl-i
siyaset muhitinde okunmaya bafllanmfltr.
Üstadn Emirda¤na nefyinden sonra aleyhinde pek
insafszca iftiralar yapld¤ ve çok genifl bir dairede ya-
lanlarla isnadlara giriflildi¤i münasebetiyle ve Nurlarn
harika neflri dolaysyla bir hakikati, bu Mukaddemede
beyan etmek lâzm geldi. fiöyle ki:
Bizim, Said Nursînin ayn- hakikat olan ahval ve ha-
rekât ve hizmetinde görünen harikalar beyan etmemiz-
den muradmz, okuyucularn nazar- isti¤raplarn celp
ahval:
hâller, durumlar.
aleyh:
ona karfl, onun üzerine.
ayn- hakikat:
hakikatin asl, ger-
çe¤in tâ kendisi.
beyan:
açklama, bildirme, izah.
bilahare:
sonra, sonradan, sonra-
lar.
celp:
çekme, çekifl, kendine çek-
mek.
daimî:
sürekli, devaml.
dershane-i Nuriye:
Nur dersha-
nesi, nur medresesi, Risale-i Nur
okunan ve okutulan yerler.
ehl-i siyaset:
ülkenin idaresiyle
meflgul olanlar, siyaset adamlar,
politikaclar.
evvel:
önce.
Evvelâ:
birinci olarak, her fleyden
önce, ilk olarak.
fevkinde:
üstünde.
hakikat:
gerçek, esas.
harekât:
hareketler, davranfllar;
tutumlar.
harika:
ola¤anüstü vasflar tafl-
yan ve hayranlk hissi uyandran.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti, Ri-
sale-i Nur için çalflma.
iftira:
asl olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu bafl-
kasna yükleme.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
ikametgâh:
ikamet yeri, oturulan
yer, ev, hane.
694 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
MRDA/
H
AYATI
imha:
ortadan kaldrma,
mahvetme.
isnat:
dayandrma, mal etme,
bir fleyi bir kimseye ait gös-
terme.
itham:
suç isnat etme, suçla-
ma.
maruz:
bir fleyin etkisi ve te-
siri altnda bulunma.
muhit:
yöre, çevre.
Mukaddeme:
girifl, bafllangç,
önsöz.
murat:
maksat, meram.
musibet:
felâket, belâ.
müddet:
süre, zaman.
münasebet:
vesile, -dan do-
lay.
müteakip:
den sonra.
nazar- isti¤rap:
hayret bak-
fl, garip ve flaflrtc bularak
bakma.
nefiy:
sürgün etme, cezalan-
drarak baflka bir yerde ika-
met etmeye mecbur etme.
neflir:
kitap yazma, basma,
çkarma; herkese duyurma,
yayma.
nispeten:
nispetle, kyaslaya-
rak.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
safha:
devre, merhale.
flaflaa:
gösterifl, debdebe.
talebe:
ö¤renci.
tarassut:
gözetme, göz altn-
da tutma.
tebdil-i hava:
hava de¤iflikli-
¤i.
teksir:
ço¤altma, ço¤altma
makinesi.
ziyade:
fazla, fazlasyla.