etmemifltir. Birgün, bir resmî memur, arkasndan kofla-
rak, Dflar çkmak yasak. Baflna bere koyamazsn, sa-
rk saramazsn diye mütehakkimâne ve mütecavizâne
ifadeler kullanmfl; Üstat da geriye dönmüfltür. Bu tarz
muameleler çoktur.
Üstadn Emirda¤daki hizmeti ve meflgalesi, baflka
yerlerde oldu¤u gibi, yalnz bir vazifeye münhasr de¤il-
di. Gerek Lâhikalardaki mektuplardan, gerek ziyaretine
gelen dostlarn ve eski ilim arkadafllar ve talebelerinin
ihbarndan ve gerekse de kendine yakndan alâkadar
olan talebe, komflu ve halklarn müflahedatndan anlafl-
lyor ki, hakka müteveccih, hakikatten nebean eden mü-
teaddit hizmetleri, vazifeleri vard ve herbir günde de bu
vazifelerini ifaya çalflrd. Hakaik- Kurâniye nurlar olan
Sözler
,
Lemalar
gibi eserlerini telif, tashih ve neflr ile
meflgul olmakla beraber, kelimat- kudret olan masnuat
ve mevcudat seyr ve temaflaya, kitab- kâinat mütalâaya
çok müfltak idi. Zemin yüzünde yazlan, bahar sahifesin-
de teflhir edilen rahmet ve hikmetin mucizeli eserlerini,
eflcar ve nebatat ve hayvanattaki sanat- lâhiyenin hari-
kalarn, simalarnda parldayan tevhid sikkelerini oku-
maya ziyadesiyle meftun idi. Böylece, hakaik- imaniye-
nin, Marifetullahn nihayetsiz ufuklarnda hakkalyakin
mertebesinde kanat açp geziyordu.
Esasen, Kurândan ald¤ mesle¤inin bir esas tefek-
kürdür. Eserlerinde insan daima tefekküre sevk eder ve
tefekkürü ders verir. lim ve tefekkür ile kazanlan mari-
fet-i lâhiyenin, ruh için kâinat vüsatinde bir genifllik
TARHÇE- HAYATI
| 703
E
MRDA/
H
AYATI
Allahn kudretinde olan bilgi.
Marifetullah:
Allah tanma, an-
lama, bilme.
masnuat:
sanatla yaplmfl fleyler.
meftun:
tutkun, müptelâ, aflr
ba¤lanmfl.
mertebe:
derece, basamak.
meflgale:
ifl, u¤rafl, meflgul olu-
nan fley.
mevcudat:
mevcutlar, var olan
her fley, mahlûklar.
muamele:
davranma, davranfl.
mucize:
benzerini yapmaktan
insanlarn âciz kald¤ fley.
münhasr:
snrlanmfl, snrl.
müflahedat:
gözlemler.
müfltak:
arzulu, fazla istekli, iflti-
yak gösteren.
mütalâa:
bir fleyi etraflca düflün-
me, dikkatli okuma.
müteaddit:
çeflitli, bir çok.
mütecavizâne:
tecavüz ederek,
sarkntlkla, tecavüz eder flekilde.
mütehakkimâne:
tahakkümle,
zorbalkla.
müteveccih:
bir cihete dönen,
yönelen.
nebatat:
bitkiler.
nebean:
yerden çkma, kaynama,
fflkrma.
neflir:
kitap yazma, basma, çkar-
ma; herkese duyurma, yayma.
nihayetsiz:
sonsuz, snrsz.
nur:
aydnlk, parlt, flk.
rahmet:
Allahn kullarn esirge-
mesi, onlara maddî ve manevî ni-
metler vermesi.
ruh:
dirilik kayna¤, hayatn te-
meli ve sebebi olan manevî var-
lk.
sahife:
sayfa.
sanat- lâhiye:
lâhî sanat, Al-
lahn sanat; Cenab- Hakkn sa-
nat ile yaratmas.
sevk:
ulafltrma, yöneltme.
seyir:
uzaktan bakma; gezip do-
laflmak.
sikke:
alâmet, niflan, turra.
sima:
yüz, çehre.
talebe:
ö¤renci.
tarz:
biçim, flekil.
tashih:
baslacak bir eserin dizgi-
lerini kontrol ederek yanlfllar
düzeltme.
tefekkür:
derin düflünme; eflya-
nn hakikatini, yaratcnn srlarn
kavramak ve ibret almak için zih-
nen ve kalben düflünme.
telif:
eser yazma.
temafla:
hayretle ve dikkatle
bakma, seyretme.
teflhir:
gösterme, sergileme.
Tevhid:
Allahn bir oldu¤una
inanma, birleme.
vazife:
görev.
vüsat:
genifllik.
Zemin:
yer.
ziyade:
fazla, fazlasyla.
alâkadar:
ilgili, iliflki.
Esasen:
aslnda, temelinde,
do¤rusu.
eflcar:
a¤açlar.
hakaik- imaniye:
imana ait
hakikatler, imanî gerçekler.
Hakaik- Kurâniye:
Kurân
ait olan ve ondan gelen ger-
çekler.
hakikat:
gerçek, do¤ru.
hakkalyakin:
imanî mesele-
lerin hakikatini tam olarak
anlama.
harika:
ola¤anüstü vasflar
taflyan ve hayranlk hissi
uyandran.
hayvanat:
hayvanlar.
hikmet:
lahî gaye, gizli se-
bep, fayda.
ifa:
bir ifli yapma, yerine ge-
tirme.
ihbar:
haber verme, bildirme.
ilim:
bilgi, marifet.
kâinat:
evren; yaratlmfl olan
fleylerin tamam, bütün âlem-
ler.
kelimat- kudret:
kudret ke-
limeleri, lâhî kudretin cilvele-
ri.
kitab- kâinat:
kâinat kitab.
marifet-i lâhîye:
Allaha
mahsus ilim, lâhî sanat; hiç
kimsenin yapamad¤, sadece