Tarihçe-i Hayat - page 712

olmak, maddî-manevî saadet ve terakkîyi temin eder.
Namaz›n› k›l›p istikametle hareket etti¤i takdirde dünye-
vî çal›flma ve gayretinin âhiret hesâb›na geçip ebedî sa-
adet ve nurlar› netice vermesi düflüncesi, ne kadar o va-
zifeyi ifltiyakla severek yapmay› temin edece¤i mâlum-
dur. ‹flte bu hakikati, bütün memurlar, sanatkârlar ve es-
naf rehber ittihaz etmeli. Ve bu ders, umûma telkin edil-
melidir. Bu zikredilen bahis, deryâdan bir katre nevinden
Üstad›n, saymakla bitmeyen, millete menfaattar hizme-
tinden bir cüz’dür. ‹slâmiyete irticâ, mü’minlere mürtecî
diyenlere yaz›klar olsun!
(HAfi‹YE)
HAfi‹YE:
Dinî farzlar›n› yerine getirmek suretiyle dünyevî çal›flmalar›n da
bir ibadet hükmüne geçti¤ine dair Üstad›m›z›n yan›na gelenlere verdi¤i
derslerden bir kaç numune:
1. Üstad›m›z Bediüzzaman Hazretleri ile birlikte, birgün, Eskiflehir’de-
ki Y›ld›z Otelinde bulunuyorduk. fleker fabrikas›ndan yan›na gelen birkaç
iflçi ve ustabafl›na k›saca dedi:
“Siz farz namazlar›n›z› k›lsan›z, o zaman, fabrikadaki bütün çal›flmala-
r›n›z ibadet hükmüne geçer. Çünkü, milletin zaruri ihtiyacyn› temin eden
mübarek bir hizmette bulunuyorsunuz.”
2. Yine bir gün, E¤ridir yolu alt›nda oturmufl,
Rehber
’i okuyorduk.
Tren yolunda çal›flan birisi geldi; ve Üstat, ona da ayn› flekilde, ferâizi edâ
edip, kebâirden çekilmek flart›yla bütün çal›flmalar›n›n ibâdet oldu¤unu,
çünkü on saatlik bir yolu bir saatte kestirmeye vesîle olan tren yolunda
çal›flt›¤›ndan mü’minlere, insanlara olan bu hizmetin bofla gitmeyece¤ini,
ebedî hayat›nda sevincine medar olaca¤›n› ifade etmifltir.
3. Yine bir gün, vaktiyle Eskiflehir’de tayyareciler ve subaylar ve asker-
lere de aynen flu dersi vermiflti: “Bu tayyareler, bir gün ‹slâmiyete büyük
hizmet edecekler. Farz namazlar›n›z› k›lsan›z, k›lamad›¤›n›z zaman kaza
etseniz, asker oldu¤unuz için her bir saatiniz on saat ibadet, hususan ha-
va askeri olanlar›n bir saati, otuz saat ibadet sevab›n› kazand›r›r. Yeter ki
kalbinde iman nuru bulunsun ve iman›n lâz›m› olan namaz› ifa etsin.”
ahiret:
dünya hayat›ndan sonra
bafllay›p ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
bahis:
konu.
cüz:
k›s›m, parça.
derya:
deniz.
dünyevî:
dünyaya ait.
ebedî:
sonu olmayan, daimî, sü-
rekli.
hakikat:
gerçek, esas.
hafliye:
dipnot.
irtica:
gericilik, geriye dönme, es-
712 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
kiyi isteme.
istikamet:
do¤ruluk; inanç,
düflünce, niyet, tutum ve
davran›flta Allah’›n r›zas›na
uygun olarak do¤ru yol üzere
olma.
ifltiyak:
görece¤i gelme, özle-
me.
ittihaz:
edinme, kabul etme.
katre:
damla.
maddî:
madde ile alâkal›, cis-
manî.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
menfaattar:
menfaat ve fay-
da gören.
mü’min:
iman eden, inanan.
mürteci:
gerilik, geriye dön-
me tarafl›s›, eski düzeni savu-
nan, gerici.
nevi:
çeflit, tür.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
saadet:
mutluluk.
sanatkâr:
sanatç›, usta.
telkin:
fikir afl›lama, zihinde
yer ettirme.
temin:
sa¤lama.
terakki:
ilim, sanat ve teknik
gibi alanlarda ilerleme, daha
yüksek bir seviyeye gelme.
umum:
bütün, herkes.
vazife:
görev.
zikir:
anma, bildirme.
1...,702,703,704,705,706,707,708,709,710,711 713,714,715,716,717,718,719,720,721,722,...1390
Powered by FlippingBook