Risale-i Nura kemal-i sadâkatle ve ihlâsla hizmet etme-
ye kabiliyetli olanlar ve srf lillâh için muhabbet ve uhuv-
vet taflyanlar görüflebilir, Üstadn dersini, sohbetini din-
leyebilirdi. Üstat, muhtelif istidatta olan her ziyaretçinin
derece-i fehim ve idrakine göre konuflur, nazarlar Risa-
le-i Nura ve hizmet-i imaniyeye çevirir, Risale-i Nur ha-
kikatleriyle imana hizmetin bu millete maddeten ve ma-
nen en büyük menfaatleri temin edece¤ini dava ve izah
ederdi. Gelen ziyaretçiler, muhtelif halk tabakalarndan;
gençlerden, ehl-i ilimden idi. Denizli beraatinden sonra
memurlar arasnda büyük intibah olmufl, Nura talebe
olanlar ço¤almflt.
@ò@
Üstad, gelenlerle ne konuflurdu ?
Hemen umumiyetle, Risale-i Nur hizmetinin yegâne
maksad olan imann kuvvetlenmesinin vatan ve milleti
tehdit eden dinsizlik ve komünistlik tehlikesine mânî ol-
du¤unu; flimdi en elzem vazifenin, fertlere ve cemiyete
düflen hizmetin, iman kurtarmak ve kuvvetlendirmek
bulundu¤unu; zamann en büyük davasnn Kurâna sa-
rlmak oldu¤unu; Risale-i Nur bütün kuvvetiyle bu mese-
leye hasr- nazar etti¤inden, vatan ve millet düflmanlar,
gizli dinsizler, bahanelerle hücuma geçip aleyhte tahrik-
lerde bulunduklarn; Fakat biz müsbet hareket etmeye
mecburuz. Elimizde nur var, siyaset topuzu yok. Yüz eli-
miz de olsa, ancak nura kâfi gelir diyerek, Nurun, din
düflmanlarn ma¤lup edece¤inden müsbet hareket
aleyh:
ona karfl, onun üzerine.
bahane:
asl sebebi gizlemek için
ileri sürülen uydurma sebep.
beraat:
temize çkma, suçsuz ol-
du¤u anlafllma.
cemiyet:
topluluk, birlik.
dava:
iddia.
derece-i fehim:
anlama, anlayfl
derecesi, idrak, zekâ mertebeleri.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri, ilim
adamlar.
elzem:
daha (en, pek) lâzm, lü-
zumlu, gerekli.
hakikat:
gerçek, esas.
hasr- nazar:
bakfl bir tarafa ve-
ya noktaya dikme.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kurân hakikatlerinin ikna edici
ve ilmî delillerle anlafllmasna
hizmet etme.
hücum:
saldrma.
idrak:
akl erdirme, anlama, kav-
rama kabiliyeti.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli baflka
bir karfllk beklemeksizin, srf Al-
lah rzas için yapma.
iman:
inanç, itikat.
intibah:
uyanklk.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
izah:
açklama, ayrntlar ile an-
latma.
kabiliyet:
istidat, yetenek.
kâfi:
yeter, elverir.
706 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
E
MRDA/
H
AYATI
kemal-i sadâkat:
sadâkatin
son derecesi, tam ba¤llk, ku-
sursuz sadâkat.
komünist:
bütün mallarn or-
taklafla kullanld¤ ve özel
mülkiyetin olmad¤ iddiasn-
da bulunan düzen in mensu-
bu olan kimse.
lillâh:
Allah için.
maddeten:
madde ve cisim
olarak.
ma¤lûp:
yenilme, kendisine
galip gelinmifl.
maksat:
gaye.
manen:
mana bakmndan,
manaca.
mâni:
engel.
menfaat:
fayda.
mesele:
önemli konu.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli.
müspet:
menfi olmayan, po-
zitif, olumlu.
müspet:
olumlu.
nazar:
bakfl, bakfl açs.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursînin
eserlerinin ad.
tabaka:
kat, katman.
tahrik:
bir kimseyi kötü bir ifl
yapmas için ileri sürme, kfl-
krtma.
talebe:
ö¤renci.
tehdit:
korkutma, gözda¤
verme.
temin:
sa¤lama.
uhuvvet:
kardefllik, din kar-
deflli¤i.
umumiyet:
genellik.
vazife:
görev.
yegâne:
biricik, tek, yalnz.