Tarihçe-i Hayat - page 706

Risale-i Nur’a kemal-i sadâkatle ve ihlâsla hizmet etme-
ye kabiliyetli olanlar ve s›rf lillâh için muhabbet ve uhuv-
vet tafl›yanlar görüflebilir, Üstad›n dersini, sohbetini din-
leyebilirdi. Üstat, muhtelif istidatta olan her ziyaretçinin
derece-i fehim ve idrakine göre konuflur, nazarlar› Risa-
le-i Nur’a ve hizmet-i imaniyeye çevirir, Risale-i Nur ha-
kikatleriyle imana hizmetin bu millete maddeten ve ma-
nen en büyük menfaatleri temin edece¤ini dava ve izah
ederdi. Gelen ziyaretçiler, muhtelif halk tabakalar›ndan;
gençlerden, ehl-i ilimden idi. Denizli beraatinden sonra
memurlar aras›nda büyük intibah olmufl, Nura talebe
olanlar ço¤alm›flt›.
@ò„@
Üstad, gelenlerle ne konuflurdu ?
Hemen umumiyetle, Risale-i Nur hizmetinin yegâne
maksad› olan iman›n kuvvetlenmesinin vatan ve milleti
tehdit eden dinsizlik ve komünistlik tehlikesine mânî ol-
du¤unu; flimdi en elzem vazifenin, fertlere ve cemiyete
düflen hizmetin, iman› kurtarmak ve kuvvetlendirmek
bulundu¤unu; zaman›n en büyük davas›n›n Kur’ân’a sa-
r›lmak oldu¤unu; Risale-i Nur bütün kuvvetiyle bu mese-
leye hasr-› nazar etti¤inden, vatan ve millet düflmanlar›,
gizli dinsizler, bahanelerle hücuma geçip aleyhte tahrik-
lerde bulunduklar›n›; “Fakat biz müsbet hareket etmeye
mecburuz. Elimizde nur var, siyaset topuzu yok. Yüz eli-
miz de olsa, ancak nura kâfi gelir” diyerek, Nurun, din
düflmanlar›n› ma¤lup edece¤inden müsbet hareket
aleyh:
ona karfl›, onun üzerine.
bahane:
as›l sebebi gizlemek için
ileri sürülen uydurma sebep.
beraat:
temize ç›kma, suçsuz ol-
du¤u anlafl›lma.
cemiyet:
topluluk, birlik.
dava:
iddia.
derece-i fehim:
anlama, anlay›fl
derecesi, idrak, zekâ mertebeleri.
ehl-i ilim:
ilim sahipleri, ilim
adamlar›.
elzem:
daha (en, pek) lâz›m, lü-
zumlu, gerekli.
hakikat:
gerçek, esas.
hasr-› nazar:
bak›fl› bir tarafa ve-
ya noktaya dikme.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’ân hakikatlerinin ikna edici
ve ilmî delillerle anlafl›lmas›na
hizmet etme.
hücum:
sald›rma.
idrak:
ak›l erdirme, anlama, kav-
rama kabiliyeti.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli baflka
bir karfl›l›k beklemeksizin, s›rf Al-
lah r›zas› için yapma.
iman:
inanç, itikat.
intibah:
uyan›kl›k.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
izah:
aç›klama, ayr›nt›lar› ile an-
latma.
kabiliyet:
istidat, yetenek.
kâfi:
yeter, elverir.
706 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
kemal-i sadâkat:
sadâkatin
son derecesi, tam ba¤l›l›k, ku-
sursuz sadâkat.
komünist:
bütün mallar›n or-
taklafla kullan›ld›¤› ve özel
mülkiyetin olmad›¤› iddias›n-
da bulunan düzen in mensu-
bu olan kimse.
lillâh:
Allah için.
maddeten:
madde ve cisim
olarak.
ma¤lûp:
yenilme, kendisine
galip gelinmifl.
maksat:
gaye.
manen:
mana bak›m›ndan,
manaca.
mâni:
engel.
menfaat:
fayda.
mesele:
önemli konu.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muhtelif:
türlü türlü, çeflitli.
müspet:
menfi olmayan, po-
zitif, olumlu.
müspet:
olumlu.
nazar:
bak›fl, bak›fl aç›s›.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
tabaka:
kat, katman.
tahrik:
bir kimseyi kötü bir ifl
yapmas› için ileri sürme, k›fl-
k›rtma.
talebe:
ö¤renci.
tehdit:
korkutma, gözda¤›
verme.
temin:
sa¤lama.
uhuvvet:
kardefllik, din kar-
deflli¤i.
umumiyet:
genellik.
vazife:
görev.
yegâne:
biricik, tek, yaln›z.
1...,696,697,698,699,700,701,702,703,704,705 707,708,709,710,711,712,713,714,715,716,...1390
Powered by FlippingBook