etmenin atom bombas gibi tesiri bulundu¤undan Risa-
le-i Nurun siyasetle hiçbir alâkas bulunmad¤n; mesle-
¤imizin en büyük esasnn ihlâs oldu¤unu, rza-i lâhîden
baflka hiçbir maksat ittihaz edilemeyece¤ini, Nurun kuv-
vetinin iflte bu oldu¤unu; ihlasla, müsbet hareket etmek-
le inayet ve rahmet-i lâhiyenin Risale-i Nuru himaye
edece¤ini, ilâahir, beyan ederdi.
Üstadn dersini ve sohbetini dinleyenleri iflhat ederek
diyebiliriz ki:
Üstadn bir dersi, bir sohbeti çok gençler
için vesile-i necat oldu¤u gibi, Risale-i Nura fedakârâne
hizmet için de bir menba- istinat olurdu
. Nura hizmet
eden fedakâr talebelerin ekserisi, böyle bir veya birkaç
defa Üstadn dersinde, ikaznda hazr bulunmufltur.
Emirda¤nda iken, Ankaraya Nur hizmeti için gön-
derdi¤i bir talebesi, hâl-i âleme bakarak, Bu insanlar ne
zaman Nur Hakikatlerini dinleyecek? Kaln zulmet per-
deleri nasl yrtlacak? Manevî karanlklar nasl izale ola-
cak? diye ümitsizli¤e düfler. Sonra, birgün Emirda¤na
Üstadn yanna döndü¤ü zaman, o büyük Üstat der:
Vazifemiz hizmettir; muvaffak olmak, insanlara kabul
ettirmek Cenab- Hakkn vazifesidir. Biz vazifemizi yap-
makla mükellefiz. Sen orada, Bu insanlar ne zaman Ri-
sale-i Nuru dinleyecekler? diye ümitsizli¤e düflme, me-
rak etme! Katiyen bil ki: Mele-i Âlânn hadsiz sakinleri,
bugün Risale-i Nuru alkfllyorlar. Onun için, hiç ehem-
miyeti yok. Kymet kemiyette de¤il, keyfiyettedir. Bazen
bir halis ve fedakâr talebe, bine mukabildir
diyerek,
yesini giderir
.
TARHÇE- HAYATI
| 707
E
MRDA/
H
AYATI
âlem.
menba- istinat:
dayanak kayna-
¤.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sistem.
mukabil:
karfllk.
muvaffak:
baflarmfl, baflarl.
mükellef:
sorumlu ve yükümlü
olan.
müspet:
olumlu.
rahmet-i lâhîye:
Allahn sonsuz
rahmeti, lâhî rahmet.
rza-y lâhî:
Allahn rzas, hofl-
nutlu¤u.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sakin:
bir yerde oturan.
talebe:
ö¤renci.
vazife:
görev.
vesile-i necat:
kurtulufl sebebi,
kurtulufl vastas.
yeis:
ümitsizlik.
zulmet:
karanlk.
alâka:
ilgi, iliflki, yaknlk.
beyan:
açklama, bildirme,
izah.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
kymet.
ekserî:
ço¤u ksm.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
fedakârâne:
fedakârca, feda-
kârlkla.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
hakikat:
gerçek, esas.
hâl-i âlem:
flimdiki hâl ve ya-
flama flekli.
halis:
samimî, her amelini
yalnz Allah rzas için iflleyen.
himaye:
koruma, muhafaza
etme.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli
baflka bir karfllk beklemek-
sizin, srf Allah rzas için yap-
ma.
ilâahir:
sona kadar, sonuna
kadar.
inayet:
yardm, ihsan, lütuf.
iflhat:
flahit gösterme, tank
getirme.
ittihaz:
edinme, alma, kabul
etme.
izale:
giderme, ortadan kal-
drma.
Katiyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle.
kemiyet:
bir fleyin adet, mik-
tar ve say olarak ifade edile-
bilen durumu, nicelik.
Kymet:
de¤er.
maksat:
gaye.
mele-i âlâ:
yüce âlem; Ce-
nab- Hakka daha yakn olan
büyük meleklerin topland¤