Tarihçe-i Hayat - page 705

“Sabaha yak›n, gözleri kapal› oldu¤u hâlde do¤ruldu,
ellerini dergâh-› ‹lâhiyeye aç›p, yavafl bir sesle, birkaç ke-
lime ile Risale-i Nur hizmetinin inkiflaf›na ve talebelerinin
selâmetine dua etti. Sonra bay›lm›fl vaziyette yata¤a düfl-
tü.”
Hizmetini, s›ra ile iki üç genç talebesi ifa ederdi. Bir
müddet onlar da men edilmiflse de, çal›flkan talebeleri,
hizmetinden asla vazgeçmeyerek yüksek bir fedakârl›k
gösterdiler.
Emirda¤’›n›n resmî büyük bir memuru, bilâhere Nu-
run kahraman bir talebesi olan arkadafl›na, “Gizlice Sa-
id Nursî’nin imhas› için, gizli bir plân ve emir var!” de-
mifltir. ‹flte Üstada yap›lan bütün muameleler, böyle bir
plân›n neticesi olarak cereyan etmifltir. Bir-iki defaya
münhas›r de¤il, uzun seneler müddetince, dâimî oldu¤u
için, yap›lan zulüm, tarassut ve manevî bask› çok elîm ve
ac› idi.
Üstad, ilk iki sene, Çarfl› Camiine gider, cemaate iflti-
rak ederdi. Ekser günler ikindi namaz›n› camide k›lar ve
yats›ya kadar orada kal›r, sonra evine gelirdi. ‹ki sene
böyle devam etti. Sonra, kaymakam, insanlarla görüflü-
yor diye, camiden menetti.
Emirda¤’›nda ikameti zaman›nda, baflta Isparta olarak
çok yerlerde Nur Risaleleri el yaz›s›yla ço¤alt›l›yordu.
Risaleleri okuyup müstefit olanlardan, Üstad› görmeye
gelenler pek çoktu. Fakat, ziyarete gelenlerden az bir
k›sm› görüflebilmeye muvaffak olurdu. Daha ziyade
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 705
E
M‹RDA/
H
AYATI
dalanan, kazanan.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
selâmet:
salimlik, eminlik, kurtu-
lufl, korku ve endifleden uzak ol-
ma.
talebe:
talep eden, ö¤renci.
tarassut:
gözetme, göz alt›nda
tutma.
vaziyet:
durum.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
zulüm:
haks›zl›k, eziyet, iflkence.
bilahare:
sonra, sonradan,
sonralar›.
cemaat:
bir imama uyup na-
maz k›lan Müslümanlar top-
lulu¤u.
cereyan:
olma, meydana gel-
me.
daimî:
sürekli, devaml›.
dergâh-› ‹lâhiye:
Cenab-›
Hakk›n dergâh›, kap›s›, kat›.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
Ekser:
pek çok.
elîm:
fliddetli, çok dert ve ke-
der veren.
fedakâr:
kendini veya flahsî
menfaatlerini hiçe sayan, fe-
da eden.
ifa:
bir ifli yapma, yerine ge-
tirme.
ikamet:
oturma, bir yerde
kalma.
imha:
ortadan kald›rma,
mahvetme.
inkiflaf:
ortaya ç›kma, keflfo-
lunma; geliflme.
ifltirak:
kat›lma.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
men:
yasak etme, engelleme.
muamele:
davranma, davra-
n›fl.
muvaffak:
baflarm›fl, baflar›l›.
müddet:
süre, zaman.
münhas›r:
s›n›rl›, bir fleye ve-
ya kimseye mahsus.
müstefit:
istifade eden, fay-
1...,695,696,697,698,699,700,701,702,703,704 706,707,708,709,710,711,712,713,714,715,...1390
Powered by FlippingBook