Tarihçe-i Hayat - page 699

ve zekâvetin kemalât ve güzelliklerine sahip olmufl, niflan
ve formalar›n› takm›fl gibi idi. Sanki ulûm ve maarif-i ‹s-
lâmiye bu zat vas›tas›yla yeni bafltan ihya ediliyordu.
Büyük Peygamberin ders ve irflad›yla hakikate ulaflan
ve kemalâtta terakki eden ve her biri cemaat-i ‹slâmiye-
den bir taifeyi daire-i tenvir ve irflad›nda yürüten kudsî
üstatlar, âlim ve müçtehitler, ayr› ayr› meslek ve ilimleri-
ne bu zat› vâris tayin etmifller gibi mazinin bütün meha-
sin ve meziyetlerini giyinerek asr›m›zda ortaya ç›kan bu
harika-i zaman Said Nursî Hazretleri, böylece, Kur’ân
nam›na Risale-i Nur’la giriflti¤i dinî hizmet ve cihad-› ma-
nevîsiyle, bir cemaatin, yüksek bir heyetin belki muaz-
zam bir ordunun yapabilece¤i vazifeleri, küllî hizmetleri,
izn-i ‹lâhî ile yapm›flt›r. ‹slâmiyet nurundan ve iman kar-
deflli¤inden gelen bir kuvvet ve rab›ta ile teflkil etti¤i Nur
fiakirtleri flahs-› manevîsi, ehl-i dalâletin cemaatle hücu-
muna mukabil ç›km›fl, bu suretle mü’minlerin nokta-i is-
tinad›, k›z›l tehlikenin bu vatan› istilâs›na karfl› Kur’ânî
bir sed ve âlem-i ‹slâm›n kahraman Türk milletine eskisi
gibi muhabbet, uhuvvet ve ittifak›n›n medar› olmufltur.
Evet, Said Nursî, gayet cami bir istidada malik bir zat-
t›r. Bu istidatlar›n hepsinde çok ileri gitmifltir. Cüz ile kül-
lü, afak›n en genifl dairesi ile enfüsî dairesini, meselâ zer-
re ile Samanyolunu beraberce dikkatle tetkik eder, onlar-
daki envar-› tevhidi görür, gösterir ve ispat eder. Bir yan-
dan âlem-i ‹slâm ve insaniyete uzanan küllî hizmet-i ima-
niye ile meflgul, bir yandan inziva hayat› geçirerek ka-
lem-i kudretin mektubat› olan f›trat›n antika eserlerini,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 699
E
M‹RDA/
H
AYATI
ola¤an üstü fley.
hey’et:
bir toplulu¤u meydana
getiren kiflilerin bütünü, komite.
hizmet-i imaniye:
iman ve
Kur’ân hakikatlerinin ikna edici
ve ilmî delillerle anlafl›lmas›na
hizmet etme.
hücum:
sald›rma.
ihya:
canland›rma, diriltme, ha-
yat verme.
inziva:
bir köfleye çekilme, tek
bafl›na yaflama, dünya ifllerinden
vaz geçme, dünyadan el-etek
çekme.
irflat:
do¤ru yolu gösterme, gaf-
letten uyand›rma.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
istilâ:
ele geçirme, kaplama, ya-
y›lma.
ittifak:
birleflme, fikir birli¤i etme.
izn-i ‹lâhî:
Allah’›n izni.
kalem-i kudret:
kudret kalemi,
Allah’›n güç ve kuvveti ile yarat-
mas›.
kemalât:
kemaller, olgunluklar,
mükemmellikler.
kudsî:
mukaddes, yüce.
Kur’ânî:
Kur’ân’a uygun, Kur’ân’a
ait.
küll:
bütün, bir fleyin tamam›.
küllî:
umumî, genel, bütün olan.
maarif-i ‹slâmiye:
‹slâmî e¤itim,
‹slâmî terbiye, islam ilimleri.
malik:
sahip.
mazi:
geçmifl zaman.
medar:
sebep, vesile.
mehasin:
güzellikler, iyilikler.
mektubat:
mektuplar, yaz›l› fley-
ler, yaz›lar.
meslek:
gidifl, tutulan yol, sistem.
meziyet:
bir fleyi baflkalar›ndan
ay›ran vas›f, üstünlük ve de¤erli-
lik vasf›.
muazzam:
çok büyük, ulu, yüce.
mukabil:
karfl›l›k.
müçtehit:
içtihat eden, gücü yet-
ti¤i kadar çal›flan.
mü’min:
iman eden, inanan.
niflan:
iz, belirti, alâmet.
nokta-i istinat:
dayanak noktas›,
güvenme ve itimat noktas›.
rab›ta:
münasebet, alâka, ba¤.
Samanyolu:
aç›k gecelerde gök
yüzünde boydan boya görülen
uzun y›ld›z kümesi, Kehkeflan.
set:
mâni, perde, engel.
flahs-› manevî:
manevî flah›s,
belli bir kifli olmay›p bir cemaatte
meydana gelen manevî flah›s.
taife:
tak›m, güruh.
tayin:
belirleme, yerini belli et-
me.
terakki:
yükselme, ilerleme.
teflkil:
oluflturma, flekillendirme.
tetkik:
dikkatle araflt›rma, incele-
me.
uhuvvet:
kardefllik, din kardeflli-
¤i.
ulûm:
ilimler.
vâris:
mirasç›.
zekâvet:
zekilik; çabuk anlama,
kavrama kabiliyeti.
zerre:
en küçük parça, molekül,
atom.
afak:
ufuklar, bizim d›fl›m›zda
olanlar.
âlem-i insaniyet:
insanl›k
âlemi.
âlem-i ‹slâm:
‹slâm âlemi, ‹s-
lâm dünyas›.
âlim:
üzüntülü, kederli, ›zt›rap
çeken.
antika:
de¤erli ve mükem-
mel sanat eseri.
as›r:
yüzy›l.
cami:
toplayan, içine alan,
kapsayan.
cemaat:
topluluk, aralar›nda
çeflitli ba¤lar bulunan insanlar
toplulu¤u.
cemaat-i ‹slâmiye:
‹slâm ce-
maati, ‹slâm toplulu¤u, Müs-
lümanlar.
cihad-› manevî:
manevî ci-
had, ilim, fikir, dua gibi mane-
vî unsurlarla din düflmanlar›-
na karfl› koymak.
Cüz:
k›s›m, parça.
daire-i irflat:
irflat dairesi.
daire-i tenvir:
ayd›nlatma
dairesi.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli; yol-
dan ç›kanlar, azg›n ve sapk›n
kimseler.
enfüsî:
nefiste meydana ge-
len, nefse ait, flahsî.
envar-› Tevhid:
tevhid nurla-
r›, Allah’›n birli¤ine inanman›n
meydana getirdi¤i ayd›nl›klar.
f›trat:
yarat›l›fl, tabiat, mizaç,
huy.
forma:
hususî, özel giysiler.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek.
harika-i zaman:
zaman›n ha-
rikas›, yaflan›lan ana ait olan
1...,689,690,691,692,693,694,695,696,697,698 700,701,702,703,704,705,706,707,708,709,...1390
Powered by FlippingBook