dostluk göstermifller, hizmetine koflmufllar, s›rf lillâh için
olan bu irtibatlar›n› sû-i tefsir edenlerin yalan ve tezvira-
t›na ald›rmayarak, alâkalar›n› gevfletmemifllerdi. Çal›fl-
kan’larla beraber Emirda¤’›nda birçok sâd›k mü’minler
Nura talebe olmufllar, Üstad›n hizmet-i Nuriyesine ifltirak
etmifller,
(HAfi‹YE 1)
Nur Risalelerini okuyup yazmaya ve et-
rafa neflre bafllam›fllard›. Üstad›n Emirda¤’›nda ikametin-
den sonra, Risale-i Nur’un dersleriyle halk›n mühim bir
k›sm›n›n ilim, iman, ahlâk ve fazilet bak›m›ndan terakki
etti¤i herkesçe malûm oldu¤u gibi, resmî zatlar›n ikrâr›y-
la da sabittir.
(HAfi‹YE 2)
Emirda¤ talebeleri, Üstad›n Emirda¤’›ndaki hayat›na
dair diyorlar ki:
“Üstat Emirda¤’›nda daimî tarassut alt›nda bulunuyor-
du. Aç›k havalarda gezmeye ç›kard›. Üstad›n, bahar ve
yaz mevsimlerinde mutlaka k›rlara ç›kmak âdeti idi. Yal-
n›z bafl›na gider, birkaç saat kal›r, sonra evine dönerdi.
K›rlara ç›kt›¤› zaman, çok defa arkas›ndan takip ettirilir-
di. Bazen bekçiler, bazen jandarmalar takip ederdi. Hat-
ta bir defa arkas›ndan kurflun att›r›lm›fl, fakat isabet
HAfi‹YE 1:
Bugün Emirda¤ halk›, umumiyetle, Nurlara dost ve taraftar-
d›r, pek çok talebesi vard›r. Emirda¤’›nda ve civar köylerde Nur dersleri
okunmaktad›r.
HAfi‹YE 2:
Üstad Said Nursî, Emirda¤’›n› bir dershane-i Nuriye mânâ-
s›nda kabul etti¤ini söyler. Sav, Barla, Emirda¤, Eflâni gibi Nurlar›n ekse-
riyetle yay›l›p okundu¤u kasaba ve köyleri, birer dershâne-i Nuriye ünva-
n›yla yâd eder. Ve kendi Nurs köyü gibi, sa¤ ve ölü umum ahalisine, ma-
sum çocuklar ve mübârek han›mlar›na dua eder, manevî kazanc›na hisse-
dar eder.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
daimî:
sürekli, devaml›.
dair:
alâkal›, ilgili.
fazilet:
de¤er, meziyet, iman ve
irfan itibariyle olan yüksek dere-
ce.
hafliye:
dipnot.
hafliye:
dipnot.
hizmet-i Nuriye:
Nur hizmeti, Ri-
sale-i Nur için çal›flma.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
702 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
M‹RDA/
H
AYATI
ikrar:
baflkas›n›n kendi üze-
rindeki bir hakk›n› bildirme,
haber verme.
ilim:
bilgi, marifet.
iman:
inanç, itikat.
irtibat:
ba¤, münasebet.
ifltirak:
kat›lma, ortak olma.
lillâh:
Allah için.
malûm:
bilinen, bilinir olan.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
mü’min:
iman eden, inanan.
neflir:
herkese duyurma, yay-
ma, tamim.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin
eserlerinin ad›.
sabit:
ispat edilmifl, ispatlan-
m›fl.
sad›k:
do¤ru, gerçek; sözün-
de, vaadinde, iflinde do¤ru
olan.
sû-i tefsir:
yanl›fl yorumlama.
talebe:
ö¤renci.
tarassut:
gözetme, göz alt›n-
da tutma.
terakki:
ilim, sanat ve teknik
gibi alanlarda ilerleme, daha
yüksek bir seviyeye gelme.
tezvirat:
tezvirler, söze yalan
kar›flt›rmalar.
zat:
kifli, flah›s.