Tarihçe-i Hayat - page 711

Üstad›n masum çocuklarla sohbet ve muhaveresi ise,
çok ibretli ve saadetlidir. Emirda¤’› ve civar› köylerinde,
yan›na gelen masumlara, büyükler gibi ehemmiyet ve-
rip, kalben onlara müteveccih olurdu. “Evlâtlar›m, siz
masumsunuz, daha günah›n›z yoktur. Ben çok hastay›m,
bana dua ediniz, sizin duan›z makbuldür. Ben sizi mane-
vî evlâtlar›m ve talebelerim olarak duama dahil ettim”
derdi. O çocuklar, gözlerinden akan muhabbet nurlar›y-
la Üstad› selâmlarlar; Üstat, gafil büyüklerden ziyade,
onlara samimî ve ciddî selâm ederdi. Ve “Bunlar istikba-
lin Nur Talebeleridir. Bana olan bu alâka ve teveccühle-
rinin sebebi ise, masum ruhlar› hissediyor ki, Risale-i
Nur onlar›n imdad›na gelmifl. Ben de o Nurun bir tercü-
man› olmam hasebiyle, gayr-i ihtiyarî, bu fedakârâne
muhabbet ve alâkay› gösteriyorlar” derdi.
Üstat, yan›na gelen gençlere de daima Nur derslerini
okumalar›n›, zaman›n ahlâks›zl›k tehlikelerinden sak›n-
malar›n›n büyük menfaat ve saadetini onlara telkin ede-
rek, namaz k›lmalar›n›n lüzumunu ihtar ederdi. Bu tarz-
daki dersinden, belki binlerce gençler intibaha gelmifller-
dir.
Yine k›rlarda ve yollarda rastlad›¤› memur ve iflçilere,
herbirisine münasip ders verir, namaz k›lmalar›n›n
ehemmiyetini söyler ve o zaman dünyevî meflgalelerinin
ahiret hesab›na geçece¤ini telkin ederdi. Bilhassa bu ne-
vî dersi, “Din, terakkiye mânidir” diyenlerin fikirlerinin
ancak birer hezeyan oldu¤unu gösterir. Bilakis hem o in-
san için, hem vatan ve millet için iman nuruna mazhar
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 711
E
M‹RDA/
H
AYATI
mazhar:
nail olma, flereflenme.
menfaat:
fayda.
meflgale:
ifl, u¤rafl, meflgul olu-
nan fley.
muhabbet:
sevgi, sevme.
muhavere:
konuflma, sohbet et-
me.
münasip:
uygun.
müteveccih:
birbirine karfl› sevgi-
si ve iyi düflünceleri olan.
nevi:
çeflit, tür.
nur:
ayd›nl›k, par›lt›, ›fl›k.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
ruh:
dirilik kayna¤›, hayat›n te-
meli ve sebebi olan manevî var-
l›k.
saadet:
mutluluk.
samimî:
içten, candan, gönülden.
selâm:
bar›fl, rahatl›k, selâmet ve
esenlik dileme.
talebe:
ö¤renci.
tarz:
biçim, flekil.
telkin:
fikir afl›lama, zihinde yer
ettirme.
terakki:
ilim, sanat ve teknik gibi
alanlarda ilerleme, daha yüksek
bir seviyeye gelme.
teveccüh:
yönelme, sevgi, ilgi.
ziyade:
fazla, fazlas›yla.
ahiret:
dünya hayat›ndan
sonra bafllay›p ebediyen de-
vam edecek olan ikinci hayat.
alâka:
ilgi, iliflki, yak›nl›k.
Bilakis:
aksine, tersine.
Bilhassa:
özellikle.
ciddî:
gerçek olarak, hakika-
ten.
civar:
çevre, yöre, etraf.
dâhil:
içine alma, sokma.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
dünyevî:
dünyaya ait.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
k›ymet.
Evlât:
veletler, çocuklar.
evlât:
veletler, çocuklar.
fedakârâne:
fedakârca, feda-
kârl›kla.
gafil:
gaflette bulunan, endi-
flesiz, nefsine uyarak Allah’›n
emirlerini unutan.
gayr-› ihtiyarî:
elinde olma-
yarak, istemeksizin, düflün-
meksizin yap›lan.
haseb:
dolay›, cihetince, ge-
re¤ince.
hezeyan:
saçmalama, herze.
ihtar:
dikkat çekme, hat›rlat-
ma, uyar›.
iman:
inanç, itikat.
imdat:
yard›m.
intibah:
uyan›kl›k.
istikbal:
gelecek.
kalben:
kalp ile, kalpten; iç-
ten ve samimî olarak.
makbul:
kabul edilmifl, ge-
çerli, reddedilmeyen.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mâni:
engel.
masum:
suçsuz, günahs›z,
saf, temiz.
1...,701,702,703,704,705,706,707,708,709,710 712,713,714,715,716,717,718,719,720,721,...1390
Powered by FlippingBook