edecek olan bir mucize-i Kurâniyedir
deyip, Nura ait
hizmeti, zamann en büyük meselesi olarak kabul eder,
bu ehemmiyetle davranrd.
Üstat, süratli bir yazya ve hüsn-i hatta malik olmad-
¤ için, Risale-i Nurun makbul, bereketli ve nurlu her
günkü hizmetine, o da tashihatla ifltirak ederdi. Saatler-
ce çalflr, yorulmak nedir bilmezdi. Nur hizmetlerinin ifa-
s, Üstat için manevî bir gda hükmünde idi. Bilhassa flid-
detli hastalkl zamannda dahi çalflmas görülüyordu.
Hayat- içtimaiyeden çekilmifl olup, kimse ile görüflmez;
muhabereden de menedildi¤inden, insanlarn cemaatle-
rinden gelen ünsiyet ve teselliden mahrum idi. Fakat, o,
bu yokluk içinde tükenmez bir varl¤a kavuflmufltu. Rah-
met-i lâhiye ona Nurlar ihsan etmiflti. Evlâd ü iyal, mal,
mülk, hiçbir fley ve yeryüzünde taht- temellükünde bir
karfl yeri yoktu; yalnz bir Risale-i Nuru vard. Her fleyi
o idi. Sevinci, medar- tesellisi o idi. Bütün istidatlar ile
Nurlara müteveccih idi. Ftrî vazifesini, Nurlarn ders ve
taallümü ile insanlara neflri biliyordu.
Üstadn sözlerindeki halâvet ve hitabndaki belâgat
fevkalâdedir. Gezinti esnasnda, rastlad¤ insanlar ara-
snda her snf halk bulundu¤u gibi, bilhassa da¤larda,
krlarda, ormanlarda ziraat ve. ticaretle u¤raflan halktan
pek çoklaryla görüflmüfl ve sohbet etmifltir.Üstadn ge-
nifl, küllî hizmet-i Kurâniyesinden sarf- nazar, faraza,
bütün meflgalesi ve hizmeti e¤er sohbetine ve görüfltü¤ü
insanlara olan ders ve irfladna münhasr olsa dahi, yine
emsalsiz denecek kadar büyük ve müessir bir hizmettir.
TARHÇE- HAYATI
| 709
E
MRDA/
H
AYATI
gafletten uyandrma.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
ifltirak:
katlma, ortak olma.
küllî:
umumî, genel, bütün olan.
mahrum:
bir fleye sahip olama-
yan, yoksun.
makbul:
kabul edilmifl, geçerli.
malik:
sahip.
manevî:
manaya ait, maddî ol-
mayan.
medar- teselli:
ferahlk sebebi,
teselli kayna¤.
men:
yasak etme, engelleme.
mesele:
önemli konu.
meflgale:
ifl, u¤rafl, meflgul olu-
nan fley.
mucize-i Kurâniye:
Kurâna ait
mucize.
muhabere:
haberleflme.
mülk:
sahip olunan, üzerinde ta-
sarruf hakk bulunan her fley.
münhasr:
snrl, bir fleye veya
kimseye mahsus.
müteveccih:
birbirine karfl sevgi-
si ve iyi düflünceleri olan.
neflir:
herkese duyurma, yayma,
tamim.
nurlu:
flkl, parltl.
Rahmet-i lâhîye:
Allahn sonsuz
rahmeti, lâhî rahmet.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursînin eserlerinin
ad.
sarf - nazar:
yüz çevirme, vaz-
geçme, görüflün de¤iflmesi.
taallüm:
ö¤renme, belleme.
taht- temellük:
mülkü altnda,
mülkiyeti altnda.
tashihat:
düzeltmeler, tashihler.
teselli:
avutma, acsn dindirme.
ünsiyet:
alflkanlk, ülfet, dostluk.
vazife:
görev.
müessir:
tesirli.
belâgat:
söz ve yazda sanat-
l ve tesirli ifade; bir fleyde
sakl bulunan derin anlam.
bilhassa:
özellikle.
cemaat:
topluluk, aralarnda
çeflitli ba¤lar bulunan insanlar
toplulu¤u.
ehemmiyet:
önem, de¤er,
kymet.
emsalsiz:
benzersiz.
evlâdüyal:
çoluk çocuk.
faraza:
farz edelim ki, öyle
sayalm ki, söz gelifli.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
Ftrî:
tabiî, do¤al.
halâvet:
tatllk, flirinlik.
Hayat- içtimaiye:
sosyal ha-
yat, toplum hayat.
hitap:
söz söyleme, toplulu¤a
veya birisine karfl konuflma.
hizmet-i Kurâniye:
Kurân
hizmeti.
hükmünde:
de¤erinde, yerin-
de.
hüsn-i hat:
güzel yaz, hat.
ifa:
bir ifli yapma, yerine ge-
tirme.
ihsan:
ba¤fllama, ikram et-
me, lütuf.
irflat:
do¤ru yolu gösterme,