Aziz, sddk kardefllerim,
Bu dünyann hayat pek çabuk de¤iflmesine ve zevali-
ne ve fenâ ve fânî, akbetsiz lezzetlerine ve firak, iftirak
tokatlarna karfl bir ehemmiyetli medar- teselli ise, sa-
mimî dostlar ile görüflmektir.
Evet, bazen bir tek dostunu bir-iki saat görmek için,
yirmi gün yol gider ve yüz liray sarf eder. fiimdi bu acip,
dostsuz zamanda samimî krk-elli dostunu birden bir-iki
ay görmek ve Lillâh için muhabbet etmek ve hakikî bir
teselli alp vermek; elbette baflmza gelen bu meflakkat-
ler ve zayiat- maliye, ona karfl pek ucuz düfler; ehem-
miyeti kalmaz. Ben kendim, buradaki kardefllerimden on
sene firaktan sonra bir tekini görmek için bu meflakkati
kabul ederdim.
Teflekki, kaderi tenkit ve teflekkür, kade-
re teslimdir
.
Said Nursî
ì@Ġ
Aziz ve sddk kardefllerim,
Madem ahiret için, hayr için, ibadet ve sevap için,
iman ve ahiret için Risale-i Nur ile ba¤lanmflsnz; elbet-
te bu a¤r flerait altnda her bir saati yirmi saat ibadet
hükmünde ve o yirmi saat ise Kurân ve iman hizmetin-
deki mücahede-i maneviye haysiyetiyle yüz saat kadar
kymettar ve yüz saat ise böyle her biri yüz adam kadar
ehemmiyetli olan hakikî mücahit kardefller ile görüflmek
ve akd-i uhuvvet etmek, kuvvet vermek ve almak ve te-
selli etmek ve müteselli olmak ve hakikî bir tesanütle
acip:
tuhaf, hayret veren, hayret-
te brakan, flafllacak fley.
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya,
kyametten sonra kurulacak olan
âlem.
akd-i uhuvvet:
kardefllik anlafl-
mas.
akbet:
sonuç, netice.
aziz:
muhterem, saygn.
ehemmiyet:
kymet, de¤er,
önem.
elbette:
kesinlikle, mutlaka, flüp-
hesiz.
fânî:
muvakkat, geçici.
fenâ:
yok olma, yokluk, geçip git-
me, son bulma, ölümlülük.
firak:
ayrlk, ayrlma, hicran.
hakikî:
gerçek, sahici.
hayr:
iyi ifl, iyi fley.
haysiyet:
kymet, derece.
hükmünde:
de¤erinde.
ibadet:
Allah'n emrettiklerini ye-
rine getirme, Allah'a karfl kulluk
vazifesini yapma.
iftirak:
hicran, ayrlk.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
kader:
takdir, ksmet, kudret, lâ-
hî hüküm.
kymettar:
kymetli, de¤erli, pa-
hal.
madem:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay, böyle ise, hele.
medar- teselli:
ferahlk sebebi,
660 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
D
ENZL
H
AYATI
teselli kayna¤.
meflakkat:
zahmet, sknt,
güçlük, zorluk.
muhabbet:
ülfet, sevgi, sev-
me, dostluk.
mücahede-i maneviye:
ma-
nevî olarak yaplan cihat.
mücahit:
cihat eden, din u¤-
runa din düflmanlaryla, Allah
rzas için ve Allah'n adn yü-
celtmek gayesiyle savaflan.
mütesellî:
teselli bulan, avu-
nan, acy unutur gibi olan,
üzüntüsü da¤lan.
samimî:
içten, candan, gönül-
den, kalbî, menfaatsiz, riyasz.
sarf:
harcama, masraf etme,
gider.
sevap:
hayrl bir ifle karfl Al-
lah tarafndan verilen mükâ-
fat.
sddk:
çok do¤ru, çok dürüst.
flerait:
flartlar.
tenkit:
elefltirme.
tesanüt:
dayanflma, birbirine
dayanma, birbirinden destek
alma, omuzdafllk.
teselli:
avunma.
teslim:
karflsndakinin hük-
mü altna girme, boyun e¤-
me, rza gösterme.
teflekki:
flikâyet etme, szlan-
ma.
teflekkür:
yaplan bir iyilik
karflsnda minnet, memnuni-
yet ve flükür ifade etme, flük-
retme.
zayiat- maliye:
malî zarar ve
ziyan.
zeval:
zail olma, sona erme,
yok olma.