Tarihçe-i Hayat - page 660

Aziz, s›dd›k kardefllerim,
Bu dünyan›n hayat› pek çabuk de¤iflmesine ve zevali-
ne ve fenâ ve fânî, ak›betsiz lezzetlerine ve firak, iftirak
tokatlar›na karfl› bir ehemmiyetli medar-› teselli ise, sa-
mimî dostlar ile görüflmektir.
Evet, bazen bir tek dostunu bir-iki saat görmek için,
yirmi gün yol gider ve yüz liray› sarf eder. fiimdi bu acip,
dostsuz zamanda samimî k›rk-elli dostunu birden bir-iki
ay görmek ve Lillâh için muhabbet etmek ve hakikî bir
teselli al›p vermek; elbette bafl›m›za gelen bu meflakkat-
ler ve zayiat-› maliye, ona karfl› pek ucuz düfler; ehem-
miyeti kalmaz. Ben kendim, buradaki kardefllerimden on
sene firaktan sonra bir tekini görmek için bu meflakkati
kabul ederdim.
Teflekki, kaderi tenkit ve teflekkür, kade-
re teslimdir
.
Said Nursî
ì@Ġ
Aziz ve s›dd›k kardefllerim,
Madem ahiret için, hay›r için, ibadet ve sevap için,
iman ve ahiret için Risale-i Nur ile ba¤lanm›fls›n›z; elbet-
te bu a¤›r flerait alt›nda her bir saati yirmi saat ibadet
hükmünde ve o yirmi saat ise Kur’ân ve iman hizmetin-
deki mücahede-i maneviye haysiyetiyle yüz saat kadar
k›ymettar ve yüz saat ise böyle her biri yüz adam kadar
ehemmiyetli olan hakikî mücahit kardefller ile görüflmek
ve akd-i uhuvvet etmek, kuvvet vermek ve almak ve te-
selli etmek ve müteselli olmak ve hakikî bir tesanütle
acip:
tuhaf, hayret veren, hayret-
te b›rakan, flafl›lacak fley.
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya,
k›yametten sonra kurulacak olan
âlem.
akd-i uhuvvet:
kardefllik anlafl-
mas›.
ak›bet:
sonuç, netice.
aziz:
muhterem, sayg›n.
ehemmiyet:
k›ymet, de¤er,
önem.
elbette:
kesinlikle, mutlaka, flüp-
hesiz.
fânî:
muvakkat, geçici.
fenâ:
yok olma, yokluk, geçip git-
me, son bulma, ölümlülük.
firak:
ayr›l›k, ayr›lma, hicran.
hakikî:
gerçek, sahici.
hayr:
iyi ifl, iyi fley.
haysiyet:
k›ymet, derece.
hükmünde:
de¤erinde.
ibadet:
Allah'›n emrettiklerini ye-
rine getirme, Allah'a karfl› kulluk
vazifesini yapma.
iftirak:
hicran, ayr›l›k.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
kader:
takdir, k›smet, kudret, ‹lâ-
hî hüküm.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli, pa-
hal›.
madem:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay›, böyle ise, hele.
medar-› teselli:
ferahl›k sebebi,
660 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
teselli kayna¤›.
meflakkat:
zahmet, s›k›nt›,
güçlük, zorluk.
muhabbet:
ülfet, sevgi, sev-
me, dostluk.
mücahede-i maneviye:
ma-
nevî olarak yap›lan cihat.
mücahit:
cihat eden, din u¤-
runa din düflmanlar›yla, Allah
r›zas› için ve Allah'›n ad›n› yü-
celtmek gayesiyle savaflan.
mütesellî:
teselli bulan, avu-
nan, ac›y› unutur gibi olan,
üzüntüsü da¤›lan.
samimî:
içten, candan, gönül-
den, kalbî, menfaatsiz, riyas›z.
sarf:
harcama, masraf etme,
gider.
sevap:
hay›rl› bir ifle karfl› Al-
lah taraf›ndan verilen mükâ-
fat.
s›dd›k:
çok do¤ru, çok dürüst.
flerait:
flartlar.
tenkit:
elefltirme.
tesanüt:
dayan›flma, birbirine
dayanma, birbirinden destek
alma, omuzdafll›k.
teselli:
avunma.
teslim:
karfl›s›ndakinin hük-
mü alt›na girme, boyun e¤-
me, r›za gösterme.
teflekki:
flikâyet etme, s›zlan-
ma.
teflekkür:
yap›lan bir iyilik
karfl›s›nda minnet, memnuni-
yet ve flükür ifade etme, flük-
retme.
zayiat-› maliye:
malî zarar ve
ziyan.
zeval:
zail olma, sona erme,
yok olma.
1...,650,651,652,653,654,655,656,657,658,659 661,662,663,664,665,666,667,668,669,670,...1390
Powered by FlippingBook