memurlarda bir dikkat, bir ifltiyak uyandryor. Merak et-
meyiniz. O Nurlar parlayacaklar!
Said Nursî
ì@Ġ
Aziz kardefllerim,
Ben tahmin ediyorum ki, hakikî ve en son müdafa-
anamemiz, Denizli hapsinin meyvesi olan risalecik ola-
cak. Çünkü, evvelce baz evham yüzünden bir seneden
beri aleyhimize genifl bir tarzda çevrilen plânlar bunlar-
dr: Tarikatçlk, komitecilik ve dinî hissiyat siyasete alet
etmek ve cumhuriyet aleyhinde çalflmak ve idare ve asa-
yifle iliflmek gibi aslsz bahaneler ile bize hücum ettiler.
Cenab- Hakka hadsiz flükür olsun ki, onlarn plânlar
akim kald.
O kadar genifl bir sahada, yüzer talebelerde, yüzler ri-
salede, on sekiz sene zarfndaki mektup ve kitaplarda
hakikat-i imaniyeden ve Kurâniyeden ve ahiretin tahki-
kinden ve saadet-i ebediyeye çalflmaktan baflka bir fley
bulmadlar. Plânlarn gizlemek için gayet adî bahaneleri
aramaya baflladlar. Fakat hükûmetin baz erkânn i¤fal
edip aleyhimize çeviren dehfletli ve gizli bir zndka
komitesi flimdi do¤rudan do¤ruya küfr-i mutlak hesabna
bize hücum etmek ihtimaline karfl, günefl gibi zâhir ve
flüphe brakmaz ve da¤ gibi metin, sarslmaz olan
adî:
baya¤, afla¤, de¤ersiz.
ahiret:
öbür dünya, öteki dünya,
kyametten sonra kurulacak olan
âlem.
akim:
neticesiz, sonu yok, baflar-
sz.
aleyhinde:
zararna olarak.
asayifl:
düzen, nizam.
aziz:
muhterem, saygn.
bahane:
yalandan özür, asl sebe-
bi gizlemek için ileri sürülen uy-
durma sebep.
Cenab- Hak:
Allah.
cumhuriyet:
siyasî mekanizmas
seçimle kurulan, adalet ve huku-
kun üstünlü¤üyle temel hak ve
hürriyetleri sa¤lamay amaçlayan
idare flekli.
dehfletli:
korkunç, ürkütücü.
dinî:
din ile ilgili, dine ait.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
evham:
vehimler, zanlar, kuflku-
lar, esassz fleyler, kuruntular.
evvelce:
daha evvel, daha önce.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hadsiz:
sonsuz.
hakikat- imaniye:
imana ait
olan gerçek.
hakikî:
gerçek, sahici.
hissiyat:
hisler, duygular.
hücûm:
saldrma, hamle ile ileri
atlmak.
hükümet:
devlet, yönetim.
658 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
D
ENZL
H
AYATI
idare:
yönetim.
i¤fal:
yanltma, gaflete düflü-
rerek kandrma, yanlfl ifl yap-
trma, aldatma, aldatlma.
ihtimal:
olabilirlik, bir fleyin
olabilmesi mümkün olma,
gerçekleflebilirlik.
ifltiyak:
aflr isteme, çok fazla
arzu etme.
komite:
kötü bir maksat için
toplanmfl gizli cemiyet, top-
luluk.
küfr-i mutlak:
kaytsz flartsz
küfür, mutlak küfür, hiç bir
imanî hükmü, delili, hakikati
kabul etmeme, kesin ve tam
bir inkâr.
metin:
sa¤lam ve dayankl,
kavi, berk.
müdafaaname:
müdafaa
metni, savunma mektubu,
savunma dilekçesi.
saadet-i ebediye:
zevalsiz,
sonu olmayan mutluluk, son-
suz mutluluk.
siyaset:
politika.
flükür:
görülen bir iyili¤e kar-
fllk hoflnutluk, memnunluk
ve minnettarlk ifade etme,
teflekkür.
tahkik:
do¤rulu¤unu ispat et-
me, do¤rulama.
talebe:
ö¤renci, tahsil gören.
tarikat:
Allah'a ulaflmak için,
fleyhin gözetiminde müridin
takip edece¤i terbiye usul ve
yolu, seyir ü sülûk srasnda
tutulan yol.
tarz:
biçim, flekil.
zahir:
açk, belli, meydanda.
zarfndaki:
içerisindeki.
zndka:
dinsizlik, inançszlk.