plânlar ile bizleri çürütmek ve da¤tmak fikriyle, bu hücu-
mu yaptlar.
Evvelâ:
Ürkütmek ve korkutmak ve o mesle¤in sû-i is-
timalâtn göstermek.
Saniyen:
O mesle¤in erkânlarnn ve müntesibininin
kusuratlarn teflhir etmek.
Ve salisen:
Maddiyyun felsefesinin ve medeniyetinin
cazibedar sefahat ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsat et-
mekle mâbeynlerinde tesanüdü krmak ve Üstadlarn
ihanetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin, felsefenin
baz düsturlaryla nazarlarndan sukut ettirmektir ki, Nak-
flîlere ve ehl-i tarikate karfl istimal ettikleri ayn silâh ile
bizlere hücum ettiler, fakat aldandlar. Çünkü,
Risale-i
Nurun meslek-i esas, ihlâs- tam ve terk-i enaniyet ve
zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâkî lezzetleri hisse-
dip aramak ve fânî ayn- lezzet-i sefihânede elîm elemle-
ri göstermek ve imann bu dünyada dahi hadsiz lezzetle-
re medar olmasn ve hiçbir felsefenin eli yetiflmedi¤i
noktalar ve hakikatleri ders vermek oldu¤undan
, onlarn
plânlarn inflaallah tam akim brakacak ve
meslek-i Risa-
le-i Nur ise tarikatlere kyas edilmez diye, onlar sustura-
cak.
Said Nursî
ì@Ġ
akim:
neticesiz, sonu yok, baflar-
sz.
ayn- lezzet-i sefihâne:
sefahat-
ten alnan zevkin, lezzetin kendi-
si.
bâkî:
ebedî, daimî, sonu gelmez,
bitip tükenmez, ölmez, sonsuz.
cazibedar:
çekici, cazibeli, alml,
cezp edici.
düstur:
kanun, kaide, kural, pren-
sip, esas.
ehl-i tarikat:
tarikata mensup
olanlar.
elem:
dert, üzüntü, kayg, tasa.
elîm:
çok dert ve keder veren,
çok ac verici, ackl.
erkân:
reisler, ileri gelenler.
evvelâ:
birinci olarak, her fleyden
önce, ilk önce.
fânî:
muvakkat, geçici.
fikir:
düflünme, düflünce.
hadsiz:
snrsz.
hakikat:
gerçek, asl, esas.
hücûm:
saldrma, hamle ile ileri
atlmak.
ifsat:
fesada u¤ratma, bozma,
düzensizlik meydana getirme.
ihanet:
hyanet, arkadan vurma.
ihlâs- tam:
tam ihlâs, yapt¤ her
iflinde Allah'n emrini ve rzasn
gözetme, dünyevî veya uhrevî
hiç bir karfllk beklememe.
iman:
inanma, inanç, itikat, tas-
dik.
inflaallah:
Allah izin verirse.
istimâl:
kullanma.
kyas:
benzetme yolu, örnekle-
me.
kusûrat:
kusurlar, noksanlklar,
eksiklikler, özürler, suçlar, kaba-
hatler.
mabeyn:
ara, aralk, iki fleyin ara-
s.
maddiyyun:
maddenin ezelî ve
ebedî oldu¤una, sonradan yaratl-
mamfl bulundu¤una inananlar,
maddeye ba¤l kalanlar, madde-
ciler, materyalistler.
medar:
dayanak noktas, sebep,
654 |
BEDÜZZAMAN SAD NURSÎ
D
ENZL
H
AYATI
vesile.
medeniyet:
medenîlik, flehir-
lilik, uygarlk.
meslek-i esas:
esas meslek.
meslek-i Risale-i Nur:
Risale-
i Nur mesle¤i, Risale-i Nur yo-
lu, Risale-i Nur tarz.
müntesip:
mensup.
Nakflî:
Hz. fiah- Nakflibend'in
kurdu¤u tarikat ve bu tarika-
ta mensup olan.
nazar:
itibar.
rahmet:
Allah'n kullarn esir-
gemesi, onlara acyp ba¤flla-
mas, onlara maddî ve mane-
vî nimetler vermesi, onlarn
günahlarn silmesi.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci derecede,
ikinci olarak.
sefahat:
yasak fleylere, zevk
ve e¤lenceye aflr derecede
düflkünlük.
sû-i istimâlât:
kötü kullan-
malar.
sükût:
düflme, düflüfl, afla¤
inme.
tarikat:
ayn dinden olmakla
birlikte, baz lâhî hakikatlere
varma ve Allah'a vasl olma
yolunda farkl görüfl taflyan-
larn meydana getirdi¤i toplu-
luk.
terk-i enaniyet:
benlik ve
enaniyetten vazgeçme.
tesanüt:
dayanflma, birbirine
dayanma, birbirinden destek
alma, omuzdafllk.
teflhir:
gösterme.
üstad:
ö¤retici.
zahmet:
sknt, eziyet, me-
flakkat.