1.
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i ‹mran Suresi: 173.)
2.
Allah bana yeter. Ondan baflka ibadete lây›k hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim.
Yüce Arfl›n Rabbi de Odur. (Tevbe Suresi: 129.)
644 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
divaneliktir. Divanelerle ciddî konuflmak dahi bir divane-
lik olmas›ndan, sizin gibilerle konuflmay› terk ediyorum.
Ne yaparsan›z minnet çekmem dedi¤im, onlar› hem k›z-
d›rd›, hem susturdu. Son sözüm:
p
¬r
«n
?n
Y n
ƒo
g s
’n
G n
¬'
d p
G B n
’ *G n
»p
Ñr
°ùn
M
1
@ o
?«/
cn
ƒr
dG n
ºr
©p
f n
h *G Én
æ o
Ñ°r
ùn
M
2
p
º«/
¶n
©r
dG p
¢Tr
ôn
©r
dG t
Ün
Q n
ƒo
g n
h o
âr
?s
cn
ƒn
J
‚è
‹slâmiyet düflmanlar›, Bediüzzaman Said Nursî ve Nur
Talebelerini mahkemelere sevk ederken, ortal›¤a korku-
lar ve tehditler yayarlar, resmî makamlara bütün bütün uy-
durma malûmatlar yazd›r›rlar, herkesi Bediüzzaman ve Ri-
sale-i Nur'dan uzaklaflt›rmak için u¤rafl›rlar, Nur Talebele-
rinin aralar›na fesat sokarak tesanütlerini bozmak için ent-
rikalar çevirirler.
Bediüzzaman Said Nursî, Nur Talebelerinin menfi pro-
pagandalara aldanmamalar› ve hem de Nur Talebelerinin,
sevgili Üstadlar›yla görüflmek ifltiyak› fliddetli oldu¤undan,
bu ruhî ihtiyac› tatmin için, sair zamanlarda oldu¤u gibi,
Denizli hapsinde de yazd›¤› mektuplardan bir k›sm›n› bu-
raya derç ediyoruz. Hapishanelerde yaz›lan mektup ve
eserleri Nur Talebeleri gizlice Üstadlar›ndan getirmeyi te-
min ederler. Zira, Hazret-i Üstad her hapishanede tecrid-i
mutlak içinde b›rak›lm›fl ve baflkalar›yla görüflmesi yasak
edilmifltir.
‚è
Arfl:
kürsü, taht, yüce makam; en
yüksek gök; Allah'›n kudret ve
saltanat›n›n tecelli yeri.
derç:
ekleme, alma.
divane:
deli, akl› bafl›nda olma-
yan, budala, al›k.
entrika:
bir ç›kar sa¤lamak veya
birine zarar vermek maksad›yla
haz›rlanan düzen, dalavere, hile,
desise.
evvel:
önce, ilk, birinci, iptida,
bafllangݍ.
fesat:
kar›fl›kl›k, nifak.
hamd:
Allah'a karfl› olan flükran
ve memnuniyetini onu överek
bildirme, Allah'›n yüceli¤ini övme.
hararet:
atefl, yanma, humma,
vücutta meydana gelen afl›r› s›-
cakl›k.
Hazret-i Üstad:
Üstad Hazretleri,
Bediüzzaman Said Nursî.
ibadet:
kulluk.
ilâh:
tanr›, mabud.
ifltiyak:
afl›r› isteme, çok fazla ar-
zu etme.
lây›k:
yak›flan, yarafl›r, yak›fl›r.
kusur:
eksiklik, noksan.
malûmat:
haber.
menfi:
hakikatin aksini iddia
eden, olumsuz.
minnet:
flükür, teflekkür etme.
noksan:
eksiklik, azl›k, tam olma-
y›fl.
propaganda:
bir inanç, düflünce,
doktrin v.b. ni baflkalar›na tan›t-
mak, benimsetmek amac›n› gü-
den ve çeflitli vas›talarla yap›lan
faaliyet.
Rab:
efendi, sahip, her fleyin ma-
liki, malik.
resmî:
devletin olan, devlete ait,
devletle ilgili.
ruhî:
ruha ait, ruhla ilgili.
sair:
di¤er, öteki, baflka.
sevk:
yollama, gönderme.
talebe:
ö¤renci, tahsil gören.
tasdik:
bir fleyin veya kimsenin
do¤rulu¤una kesin olarak
hükmetme.
tatmin:
doyma, doygunluk.
tecrid-i mutlak:
tam bir yal-
n›zl›k, hiç kimseyle görüfle-
memek.
tehdit:
gözda¤› verme, birisi-
ni korkutma, birinin gözünü
korkutma, korku verme, göz-
da¤›.
temin:
sa¤lama.
terk:
b›rakma, sal›verme,
vazgeçme.
tesanüt:
dayan›flma, birbirine
dayanma, birbirinden destek
alma, omuzdafll›k.
tevekkül:
Allah'a dayanma
ve güvenme, gücünün yet-
medi¤i yerde Allah'tan bekle-
me.
üstat:
ö¤retici, hoca.
vas›ta:
arac›l›k.
vekil:
kullar›n›n ifllerine ve
r›zk›na kefil olan, her fleyi ida-
resi alt›nda bulunduran, ken-
disine dayan›lan, gözeten, fla-
hit ve koruyucu Allah.
zira:
çünkü, ondan ki, flun-
dan, flu sebepten ki, onun
için.