Tarihçe-i Hayat - page 643

Ben flimdi hürriyetime çok muhtac›m. Yirmi seneden
beri lüzumsuz ve haks›z ve faidesiz tarassutlar art›k yeter.
Benim sabr›m tükendi. ‹htiyarl›k vaziyetinden, flimdiye
kadar yapmad›¤›m bedduay› yapmak ihtimali var. “Maz-
lumun ah›, tâ Arfla kadar gider” diye bir kuvvetli hakikat-
tir.
Sonra o zalim, dünyaca büyük makamlarda bulunan
bedbahtlar dediler: “Sen, yirmi senedir bir tek defa tak-
kemizi bafl›na koymad›n, eski ve yeni mahkemelerin hu-
zurunda bafl›n› açmad›n, eski k›yafetinle bulundun. Hâl-
buki, on yedi milyon bu k›yafete girdi.”
Ben de dedim: On yedi milyon de¤il, belki yedi milyon
da de¤il, belki r›zas›yla ve kalben kabulüyle ancak yedi
bin Avrupaperest sarhofllar›n k›yafetlerine ruhsat-›
fler’iye ve cebr-i kanunî cihetiyle girmektense, azimet-i
fler’iye ve takva cihetiyle, yedi milyar zatlar›n k›yafetleri-
ne girmeyi tercih ederim. Benim gibi yirmi befl seneden
beri hayat-› içtimaiyeyi terk eden adama, “‹nat ediyor,
bize muhaliftir” denilmez. Haydi, inat dahi olsa, madem
Mustafa Kemal o inad› k›ramad› ve iki mahkeme k›rma-
d› ve üç vilâyetin hükûmetleri onu bozmad›; siz neci olu-
yorsunuz ki, beyhude hem milletin, hem hükûmetin
zarar›na, o inad›n k›r›lmas›na çabal›yorsunuz? Haydi si-
yasî muhalif de olsa, madem tasdikinizle yirmi senedir
dünya ile alâkas›n› kesen ve manen yirmi seneden beri
ölmüfl bir adam, yeniden dirilip, faidesiz kendine çok za-
rarl› olarak hayat-› siyasiyeye girerek sizin ile u¤raflmaz.
Bu hâlde onun muhalefetinden tevehhüm etmek,
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 643
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
nülden.
madem:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay›, böyle ise, hele.
manen:
iç varl›k bak›m›ndan,
duyguca, gönülce, yürekçe, ruh-
ça, mana itibariyle, manaca.
mazlum:
zulüm görmüfl, zulme
u¤ram›fl.
muhalefet:
birinin düflüncesine
z›t düflüncede bulunma, karfl›
koyma, bir düflünce, fiil veya ha-
rekete karfl› durma.
muhalif:
karfl›, uyma, karfl›t.
r›za:
kabul etme, evet deme.
ruhsat-› fler'iye:
fleriat›n ruhsat›,
‹slâmiyetin izin vermesi.
sab›r:
sab›r, dayanma, katlanma,
zorluklara dayanma gücü.
siyasî:
siyaset gere¤i olan, siya-
setle ilgili, siyasete ait.
takva:
Allah'tan korkma, Allah
korkusuyla dinin yasak etti¤i fley-
lerden kaç›nma, Allah'›n emirleri-
ni tutup azab›ndan korunma, Al-
lah'›n yasaklar›ndan kaç›nmada
azamî titizlik gösterme.
tarassut:
gözleme, gözle takip et-
me, gözalt›nda tutma.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme,
onaylama.
tercih:
bir fleyi di¤erlerinden üs-
tün tutma, öne alma, seçme, da-
ha çok be¤enme.
terk:
b›rakma, sal›verme, vazgeç-
me.
tevehhüm:
vehimlenme, kurun-
tuya kap›lma.
vilayet:
il.
zalim:
zulmeden, haks›zl›k eden,
ac›mas›z ve haks›z davranan.
zat:
kifli, flah›s, fert.
alâka:
ilgi, iliflki. ba¤.
Arfl:
kürsü, taht, yüce ma-
kam; en yüksek gök; Allah'›n
kudret ve saltanat›n›n tecelli
yeri.
Avrupaperest:
Avrupa'y› kö-
rü körüne sevenler, Avrupa
taklitçileri.
azimet-i fler'iye:
dinî azimet.
bedbaht:
zavall›, bahts›z.
beddua:
inkisar, ilenç, bir
kimsenin kötü olmas› için
dua, kötü dua.
beyhude:
bofluna, faydas›z.
cebr-i kanunî:
kanunî zorla-
ma, kanuna ait bask›.
cihet:
sebep, vesile, mucip,
bahane.
faide:
fayda, menfaat, kâr,
kazanç.
hakikat:
gerçek, as›l, esas.
hâlbuki:
hakikat ve do¤rusu
fludur ki, öyle iken, oysa ki,
hakikat flu ki.
hayat-› içtimaiye:
sosyal ha-
yat, cemiyet hayat›, toplum
hayat›.
hayat-› siyâsîye:
siyasete ait
hayat, politik hayat, siyasi ha-
yat.
huzûr:
yan, kat, ön, karfl›.
hükümet:
yönetim.
hürriyet:
serbestlik, özgürlük.
ihtiyar:
yafllanm›fl kimse,
yafll›.
inat:
bir konuda, bir hususta
›srarl› olma, sözünde ayak di-
reme, dikine gitme, vaz geç-
meme.
kalben:
kalp ile, kalpten, sa-
mimî, içten, gönülden, yürek-
ten, kendi kendine, can ü gö-
1...,633,634,635,636,637,638,639,640,641,642 644,645,646,647,648,649,650,651,652,653,...1390
Powered by FlippingBook