Tarihçe-i Hayat - page 645

Bu f›kra bir casus vas›tas›yla resmî memurlar›n
eline geçti¤i için Lâhikaya girmifltir.
2
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
í`u
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
Àn
T r
øp
e r
¿p
G n
h @
1
o
¬n
fÉn
ër
Ñ°o
S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Ramazan-› fleriften bir gün evvel, gizli z›nd›k düflman-
lar›m taraf›ndan verildi¤ine kuvvetli ihtimal verdi¤imiz
—doktorun tasdikiyle— bir zehirin hastal›¤›yla hararetim
k›rk dereceden geçmeye bafllam›flken, Kastamonu’da
adliye müddeiumumîleri ve taharri komiserleri, menzili-
mi taharri etmeye geldiler. Ben, o dakikadan sonra, ba-
fl›ma gelen dehfletli taarruzu bir hiss-i kable’l-vuku ile an-
layarak ve “fiiddetli zehirli hastal›¤›m dahi ölüme gidi-
yor” diye Isparta vilâyetinde k›ymettar kardefllerimin ku-
caklar›nda teslim-i ruh edip, o mübarek toprakta defno-
lunmam› kalben niyaz ettim.
Hizbü’l-Ekberü’l-Kur’ân
’›
açt›m; birden bu ayet-i kerime,
3
n
?u
`Hn
Q p
ór
ªn
ëp
H r
í`u
Ñ°n
S n
h Én
æp
æo
«r
Yn
Ép
H n
?s
fp
Én
a n
?u
Hn
Q p
ºr
µ` o
ëp
d r
ôp
Ñ°r
UGn
h
karfl›ma ç›kt›. “Bana bak” dedi. Ben de bakt›m. Üç kuv-
vetli emare ile, mana-i iflarî bana ve bize teselli veriyor.
fiimdi bafl›m›za gelen bu musibeti bir cihette hiçe indirdi
ve Isparta’ya mevkufen beflinci nefyimi, o kalbî duam›n
kabul olmas›na delil eyledi.
Birinci emare:
fieddeler say›l›r, hesab-› ebcedî ile bin
üç yüz altm›fl iki, bu senenin Arabî ayn› tarihine tevafuk
edip, manas›yla der: “Sabreyle. Bafl›na gelen kaza-i Rab-
baniyeye teslim ol. Sen inayet gözü alt›ndas›n, merak et-
me. Gecelerde tesbihat ve tahmidata devam eyle.”
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 645
D
EN‹ZL‹
H
AYATI
manda, nüfuz.
inayet:
yard›m, ihsan, lütuf.
kalben:
kalp ile, kalpten, samimî,
içten, gönülden, yürekten, kendi
kendine, can ü gönülden.
kalbî:
kalbe mensup, kalple ilgili,
kalbe ait.
kaza-i Rabbaniye:
Cenab-› Hak
taraf›ndan takdir olunan fleylerin
vukua gelmesi.
k›ymettar:
k›ymetli, de¤erli.
mana:
anlam.
mana-y› iflarî:
yaz› ve iflaretlerle
ifade edilen mana.
menzil:
yer.
mevkufen:
mevkuf olarak, tu-
tuklu olarak, mevkuf oldu¤u hâl-
de.
muhakkak:
hakîkat› ve gerçe¤i
belli olmufl, do¤rulu¤u kesinlik
kazanm›fl, flüphesiz, mutlak.
musibet:
felâket, belâ, ans›z›n
gelen belâ, dert, s›k›nt›.
mübarek:
hay›rl›, mutlu, kutlu,
u¤urlu.
müddeiumumî:
savc›.
nefiy:
sürme, sürgün etme, ceza-
land›rarak baflka bir yerde ika-
met etmeye mecbur etme.
niyaz:
dua, yalvarma.
Rab:
besleyen, yetifltiren, verdi¤i
nimetlerle mahlûkat› ›slah ve ter-
biye eden Allah.
ramazan-› flerif:
mübarek, flerefli
ramazan ay›.
sab›r:
bafla gelen üzücü olaylara,
belâ ve âfetlere veya bir haks›zl›-
¤a katlanma, tahammül göstere-
rek Allah'a tevekkül edip s›k›nt›-
lara gö¤üs germe.
fledde:
Arapça ve Farsçada iki de-
fa okunmas› gereken bir harfin
üzerine konulan ve o harfi iki de-
fa okutan iflaret.
taarruz:
hücum, sald›rma.
taharri:
arama, araflt›rma, incele-
me, tahkik etme.
tahmidat:
hamd etmeler, flükret-
meler.
tenzih:
Allah'› flan›na lây›k olma-
yan fleylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma,
münezzeh sayma.
tesbih:
Allah'› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tutma
tesbihat:
tesbihler
teselli:
avutma, ac›s›n› dindirme.
teslim-i ruh:
ruhu teslim etme,
ölme.
tevafuk:
uyma, uygun gelme,
uygunluk, rastlamak, münasebet,
birbirine denk gelme.
yekûn:
toplam, tutar.
z›nd›k:
Allah'a ve ahirete inan-
mayan, Allah'› inkâr eden, iman-
s›z, münkir.
adliye:
mahkeme, yarg›lama
iflleriyle u¤raflan daire.
casus:
çeflitli konularda s›r
mahiyetindeki fleyleri ö¤re-
nip baflkalar›na bildiren kim-
se.
cihet:
yan, yön, taraf.
defin:
gömme.
dehfletli:
korkunç, ürkütücü.
emare:
alâmet, niflan, eser,
ipucu, belirti, karine.
f›kra:
k›s›m, fas›l, bölüm.
hamd:
Allah'a karfl› olan flük-
ran ve memnuniyetini onu
överek bildirme, Allah'›n yü-
celi¤ini övme.
hesab-› ebcedî:
Arap alfabe-
sinin ilk tertibi ve harflerinin
tafl›d›¤› say› de¤erlerine da-
yanan ebced hesab›.
himaye:
koruma, esirgeme,
muhafaza etme.
hiss-i kablelvuku:
Bir fleyi
vukuundan önce hissetme,
bir hadisenin gerçekleflme-
sinden önce kalbe do¤mas›.
hüküm:
emir, buyruk, ku-
1.
Allah’›n ad›yla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz.
2.
Hiçbir fley yoktur ki hamd ile O'nu tesbih etmesin. (‹sra Suresi: 44.)
3.
Rabbinin hükmü gelinceye kadar sabret. Muhakkak ki sen Bizim himayemiz alt›ndas›n.
Kalkt›¤›nda Rabbini hamd ile tesbih et. (Tur Suresi: 48.)
1...,635,636,637,638,639,640,641,642,643,644 646,647,648,649,650,651,652,653,654,655,...1390
Powered by FlippingBook